BIST 10.277
DOLAR 32,35
EURO 34,85
ALTIN 2.390,49
HABER /  GÜNCEL

Mumcu ve Bayar aynı masada

Haziran'daki kongrede partiyi yenileyecek olan Erkan Mumcu, yelpazeyi geniş tutuyor. Erkan Mumcu, hafta sonunda Bayar ve birçok sürpriz isimle biraraya geldi.

Abone ol

İktidara alternatif olmak isteyen Mumcu önderliğindeki ANAP'ta Haziran ayında yapılacak kongre telaşı başladı. DYP'de yaşanan sancıları yaşamak istemeyen Mumcu, kamuoyunda bilinen isimlerle dirsek temasında. Kapıyı kimseye kapatmayan Mumcu, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin toplantısında biraraya geldiği siyasilere mesaj gönderdi. Halka ve Olaylara Tercüman yazarı Metin Işık, yazısıyla katıldığı bu toplantıdan ilginç izlenimlerle ayrıldı.

Yazı: Metin Işık
Haber:  

-RUMELİ Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin 38. Genel Kurul toplantısına gelirken "günlük siyasetten uzak" bir pazar yazısı yazmayı düşünüyordum, olamadı. Erkan Mumcu, Onur Öymen, Mehmet Ali Bayar, Ali Talip Özdemir, Ali Müfit Gürtuna, Mehmet Pak, Lütfü Türkkan'ın davetlileri arasındaki "muhalefet zincirini" oluşturdu.

Erkan Mumcu ve Mehmet Ali Bayar Ankara'dan İstanbul'a aynı uçakta geldi. Sonra aynı masayı paylaştı. Ali Talip Özdemir ve Ali Müfit Gürtuna da Türkkan'ın davetlisi olarak aynı masadaydı.

Demokrat Parti'nin, "isim hakkını" bünyesine katan ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun, "Yelpazeyi geniş tuttum. Bütünleşme için bir genel başkanın yapabileceği her fedakarlığa hazırım" sözleri açık bir siyasi davettti. Muhataplar ise susmayı tercih etti, ancak menfi konuşan da olmadı. Anlaşılan Erkan Mumcu ANAP'ı, DP'nin "özgürlükçü" misyonuna oturtmayı hedefliyor.

Haziran'daki kongrede isim değişikliği dahil ANAP'ta "yelpaze genişlemesi" süpriz olmamalı. Mumcu, aynı çağrıyı belki DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'a da yöneltecek. Genel Başkanlığı bırakmadan, eşit şartlarla mücadele şartıyla. Niye olmasın? Ağar, Nesrin Nas'a ve ANAP'a aynı çağrıyı yapmadı mı?

Kulaklar, Ankara'daki DYP Büyük Kongresi'ndeydi. Yardımcısı Miraç Akdoğan'ın Erkan Mumcu'ya telefonu ile DYP'li 4 milletvekilinin istifası öğrenildi. DYP'den 7 il başkanının istifa edeceği konuşuldu.
Anlaşılan Ağar'ın listesinde Demirel izi "tamamen" silinmişti. Kongre öncesi dolaylı da olsa "dirsek temasında" bulunulan Tansu Çiller ekibi de "son anda" tasfiye edilmişti.

Yani Mehmet Ağar kendi listesini yapmıştı. Anlaşılan DYP'de GİK'e girenler değil, girmeyenler konuşulacaktı. Sıkı Çiller'ci Saffet Kaya'nın, "bu iş olağanüstü kongreye gider" sözleri durumu özetliyordu.

Özal'ın kötü kopyası

Gelelim dünkü Rumeli Türkleri Dayanışma Derneği Kongresine. ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun Atatürk'ün sözlerini örnek gösteren konuşması duygusal, ama cılızdı. Düz bir ifadeyle Mumcu "dersine daha iyi çalışarak" kürsüye gelmeliydi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in Rumeli Türkleri için "ışığı alnında ilk görenler" tanımlaması anlamlıydı. CHP'nin 6 okundan birisinin milliyetçilik olduğunu, "milliyetçi",Atatürk Milliyetçisi olmaktan, "gocunmadıklarını" söyledi.

Mehmet Ali Bayar, Türkiye'nin Kafkasya, Kıbrıs, Hicaz'ın birer Rumeli olduğunu belirtti. ABD'lilerin Carnegie isimli 100 yıllık vakfının 1913 yılında hazırlanan raporunun 1993 yılında yeniden yayınlandığını söyledi.
Bu raporda Dünya savaşlarına Osmanlı'nın özellikle Avrupa tarafından dışarıdan enjekte edilen "saldırgan etnik milliyetçilik" kavgalarıyla yıkılmasını gösterdi. Balkanlar ve Türkiye'deki ayrımcılıktan en çok AB'nin zarar göreceği mesajını verdi.

İktidar kanadı ise her zamanki gibi kendi havasındaydı. Kemal Unakıtan eşi Ahsen hanım ile birlikte çıktığı kürsüde Özal'vari bir tiyatral tavır sergiledi. Özal'ı, "gazete sütunlarından" iyi izlediği belliydi. Ama başarılı bir taklit değildi. Bayar'ın Avrupa ve ABD'ye yönelik, "etnik milliyetçiliği teşvik etmeyin" mesajını, Türkiye'deki bazı grupların, "etnik milliyetçilik çabaları" olarak algıladı. Erdoğan'ın, "üç çeşit milliyetçiliğe karşıyız" tezini savundu.

Lütfü Türkkan Kosova'da 700 yıldır kullanılan Türkçe'nin yasaklandığını söyledi. Türk şehiri Prizern'de Türkçe yasaklanmış. Kim konuşacaksa İngilizce serbest. Rahmetli Mehmet Niyazi Özdemir'in "Boğaz'da rahat çay içebilmek için, Rumeli ile ilgileneceksiniz" sözlerini aktardı. Bu sözler bana, "Balkanlar İstanbul'dan başlar" tezini hatırlattı. Ne dersiniz? Öyle bir halimiz var mı? Yazık.