BIST 10.083
DOLAR 32,42
EURO 34,77
ALTIN 2.432,87
HABER /  DÜNYA

Muhalefet 5 generalin kırmızı çizgisine sahip çıkıyor

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bazı siyasi partililerin yeni anayasanın ortaya çıkması için değil, çıkmaması için mücade...

Abone ol

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bazı siyasi partililerin yeni anayasanın ortaya çıkması için değil, çıkmaması için mücadele ettiklerini söyledi.
AK Parti Siyasi ve Hukuk İşler Başkanlığı Samsun’daki AK Parti Samsun İl Başkanlığında düzenlenen 12. Bölge Toplantısı’nı düzenledi. AK Parti İl Başkanı Fuat Köktaş’ın açılış konuşmasından sonra kürsüye çıkarak konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi ve Hukuk İşler Başkanı Mehmet Ali Şahin, “Son bölge toplantımızı Samsun’da düzenliyoruz. Siyasi Hukuk İşler Başkanlığı kardeşlerimiz sadece il başkanımıza veya ilçe başkanlarımıza vekalet edilen bir makam değildir. Siyaset ve hukuk bizim demokrasi anlayışımıza göre iki vazgeçilmez unsuru ve değeridir. AK Parti bu iki değere sahip çıkmaktadır. İçini doldurmaktadır ve bu iki değere sahip çıkan içini dolduran başka bir siyasi parti ve iktidarda gelmemiştir. Çünkü biz siyaset yoluyla halkımıza hizmet etmeyi görev etmeyi bilmiş ve bu amaçla göreve gelmiş insanlarız. İnsanlara hizmet etmenin veya insanlara en hayırlısının insanlara hizmet eden kişiler olduğuna inanıyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan ve hukuk devletini getirmeye amaçlayan bir siyasi iktidar ve partiyiz” dedi.

30 AĞUSTOS’U FARKLI BİR ANLAYIŞ İLE KUTLUYORUZ
30 Ağustos Zafer Bayramını Ankara’da çok farklı bir anlayış ve anlamla kutladıklarını belirten Genel Başkan Yardımcısı Şahin, “ Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler günleri hep Genel Kurmay öncülüğünde ve ordu evlerinde kutlandı. Bu yıl ilk kez anayasanın ilgili maddesine göre başkomutanlık sıfatını taşıyan ve bu görevini de TBMM adına yapması gereken Cumhurbaşkanımız Abdullah gül başkomutanlık göreviyle 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerini Çankaya köşkünde yapmaya başladı. Bu Türkiye’de son yıllarda ak parti iktidarıyla gelişmekte olan değişimin ve dönüşümün sivil siyaset anlayışının Türkiye’de egemen olmasının en canlı örneklerinden bir tanesidir” diye konuştu.

MUHALEFET 5 GENERALİN KIRMIZI ÇİZGİSİNE SAHİP ÇIKIYOR
12 Eylül’leri bundan sonra daha farklı bir şeklide kutlayacaklarının altını çizen Şahin, “Benim bahsettiğim 12 Eylül 2010 tarihidir. Bundan sonra biz 12 Eylül 2010 tarihini de mutlaka unutmayacağız. Çünkü o 12 Eylül 1980’deki darbenin ürünü olan anayasanın 26 maddesinin değiştiği ve böylece Türkiye’deki esaret rejiminin geri adım atmak durumda kaldığı ve sivil siyasetinin adımlarının atıldığı bir tarihtir. 1982 anayasasının yani 1980 darbe ürünü anayasanın 26. maddesinin değiştirilmesi keyfiyeti bana göre Türk siyasi tarihinin en önemli ve anlamlı adımlarından bir tanesidir. Türkiye’deki vesayet rejimi geriletilmiştir. Cumhurbaşkanımız bu yılki 30 Ağustos törenlerini Çankaya köşkünde sivil bir anayasa ile gerçekleştirmişse 12 Eylül 2010 tarihinde milletin onayından çıkan o anayasanın sonucunda bunu gerçekleştirebilmiştir. Şu anda bu kardeşiniz yeni anayasa yapmak amacıyla kurulmuş olan uzlaştırma komisyonunda üye olarak görev yapmaktayım. 26 maddelik anayasa değişikliği önemliyi ama asla yeterli değildi. O tarihte şuanda birlikte çalıştığımız siyasi partilerin tamamı bu anayasa değişikliğine karşı çıkmışlardı. Parlamentoda geceli gündüzlü muhalefet ederek bu değişiklik geçmesin diye ne çabalar sarf ettiğini yakinen yaşayan bir kardeşinizim. Referandum da o anayasa değişikliliğine ‘hayır’ demek için o siyasi partilerin nasıl bir çalıştığı sarf ettikleri halen hafızalarımızda. Ancak 12 Eylül 2010’da referandumda yüzde 58 oyla bu halkımız ‘evet’ deyince ertesin gün ‘hayır’ diyen bu siyasi partilerimizin tamamı Türkiye’nin yeni bir siyasi anayasaya ihtiyacı olduğunu ve bu 1982 darbe ürünü anayasasının değişmeye ihtiyacı olduğunu söylemeye başladı. Çünkü millet irade ortaya koydu. Demiştir ki, Biz devleti önceleyen ve insan, vatandaş devlet içindir anlayışını getiren, temel hak ve özgürlük alanlarını daha da daraltan böyle bir anayasayı istemiyoruz sivil bir anlayış ile yeni bir anayasa istiyoruz görüşünü ortaya koymuştu ve siyasi partilerde milletin iradesine göre bizlerle birlikte mesafe almaya karar vermişlerdir. 2011 seçimlerine doğru giderken bütün siyasi partilerin seçim vaatlerinden bir tanesi yeni anayasa idi. Yeni anayasa çalışmaları 2 yıla yaklaştı. Ama masada birlikte çalıştığımız arkadaşlarımıza haksızlık etmem. Ancak bazı siyasi partiler yeni bir anayasanın ortaya çıkması için değil çıkmaması için mücadele ediyorlar. Bu Benim o masada 2 yıla yakın tespitimdir. Bu tespitimi sadece burada söylemiyorum yüzlerine de söylüyorum. Ancak daha 1982 anayasasında yapılması gereken değişiklikler var. Masaya otururken ‘kırmızı çizgilerimiz var. Mevcut anayasanın ilk 4 maddesine asla dokundurtmayız. Noktası, virgülünü bile değiştirtmeyiz. Bir kelime bile değiştirmeyiz’ bile deseniz. Siz buradan bir uzlaşmanın çıkmayacağını peşin bir şekilde ortaya koymuş oluyorsunuz. Böyle deyince kafalarda şu soru işareti belirir, ‘siz AK Parti olarak anayasanın Cumhuriyet olma vasfını mı değiştirmek istiyorsunuz? Cumhuriyetin temel niteliklerini mi değiştirmek istiyorsunuz?’ Hayır demokrasi, laiklik ve sosyal hukuk devleti ilkelerini değiştirmek istemiyoruz. Bunların değiştirilemez olduğu ile ilgili 4. maddeye gerek olmadığını söylüyoruz. Çünkü Cumhuriyeti kuranlar 1970 anayasasında böyle bir madde ön görmemişler. Cumhuriyet yeni kurulmuş, bir imparatorluğun üzerine kurulmuş olan bir cumhuriyeti kuranlar değiştirilemez şeklinde bir maddeye gerek görmemişler. 1961 anayasasını yapanlarda 27 Mayıs 1960 darbesini yapanlar veya yaptıranlar. Onlar bile böyle bir maddeyi ön görmemişler. Hatta 1982 anayasasını yapan danışman meclisi bile böyle bir değiştirilebilen bir madde yok çünkü artık Cumhuriyet ve nitelikler millet tarafından benimsenmiş. Bunun tartışılmasına bile ihtiyaç yoktur’ diye gerekçe yazdıkları halde 5 tane general bunu koymuştur. Şimdi CHP ve MHP diyor ki, ‘biz sonuna kadar buna sahip çıkacağız. Bizim kırmızı çizgimizdir’ diyorlar. Bizde onlara diyoruz ki, ‘o kırmızı çizgi sizin kırmızı çizginiz olamaz o darbeci 5 tane generallerin kırmızı çizgisidir niye onlara sahip çıkıyorsunuz’ diyoruz. Hatta CHP’sine şunu söylüyoruz, ‘CHP’yi kuran parti biziz’ diyorsunuz evet CHP’nin bu yönüyle hazırlamış olduğu 1923 anayasasında bile böyle bir şey yok. Niye siz kendi anayasanıza sahip çıkmıyorsunuz, darbecilerin anayasanıza sahip çıkıyorsunuz”

ANAYASADA ‘SAYGILI’ VE ‘DAYALI’ KELİMELERİ DEĞİŞMELİ
Anayasa’dan ‘saygılı’ ve ‘dayalı” kelimelerinin değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Şahin, “’Türkiye, insan haklarına dayalı bir Cumhuriyettir’ diyoruz. Ama anayasa ‘saygılı’ diyor. Saygılı ile dayalı arasında fark vardır. Arkadaşlar diyoruz ‘bu saygılı kelimesini çıkartalım ‘dayalı’ kelimesini koyalım’ diyoruz. Onlarda ‘haklısınız ama biz bunu kırmızı çizgi olarak ilan ettik bir kelimeyi bile değiştiremeyiz’ Ne olacak saygılı kelimesi yerine dayalı kelimesini yazsanız. Daha güçlendirmiş olmuyor musunuz? 1982 anayasası bu milleti ve ülkeyi devletin milletin bir ülkesi olarak görüyor. Türkiye ‘devleti ülkesi ve devleti ile bölünmez bir bütündür’ diyor. Yani ‘bu millet ve ülkede bu milletindir’ diyor. Biz diyoruz ki, ‘hayır bu devlette ve ülkede bu millete aittir’ diyoruz. Milletin devleti ve milletin ülkesi anlamına gelen bir değişiklik yapalım. ‘Türkiye devleti ülkenin millet olarak bölünmez bir bütündür’ yazalım. Bu daha doğrudur. Hem 1920 anayasası hem de 1923 anayasası egemenliğin kayıtsız şartsız millete aittir olduğu ve TBMM tarafından bu egemenliğin kullanılacağını düzenlemiştir. Ama gerek 1961, gerek 1982 anayasası egemenliği bölüştürmüştür. Yetkili organlar bölüştürülmüştür. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet bu egemenlik haklarını yetkili organları eliyle kullanır. Bu yetkili organların bir tanesi TBMM aynı yetkilere sahip Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi ne kadar devlet kurumu varsa hepside egemenlik hakkını kullanıyor. O nedenle birileri darbe teşebbüsü kullanınca ‘niye böyle bir teşebbüste bulundun’ diye sorulduğunda ‘ben millet adına egemenlik hakkına kullanıyorum’ diyor. Halbuki egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet egemenlik hakkını seçtiği organların eliyle hakkıyla kullanır. Anayasaya bunun yasılması lazım. İşte bizim önerimiz budur. Bu konuda özellikle CHP ve MHP ile anlaşamıyoruz. AK Parti olarak mutlaka bu milletin beklentisine uygun bir anayasa ortaya koyacağız. Ama mutlaka 2015 seçimlerine doğru giderken, bizim her yönüyle millet tarafından bilinen sivil, çağdaş bir anayasayı milletin önüne koyup ‘ey halkım ey millet sizin için düşündüğümüz yeni anayasanız budur. Bunun için sizden bunu parlamentodan geçirecek desteği istiyoruz’ diyeceğiz. Çünkü Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Halkımız 12 Eylül 2010 tarihinde yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu referandumda göstermiştir”
Daha sonra toplantıda, AK Parti Siyasi ve Hukuk İşler Başkan Yardımcısı Şamil Tayyar, “Darbeler ve Demokrasi”, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, “Hükümet İcraatları”, AK Parti MKYK Üyesi Prof.Dr. Yasin Aktay, “Türk Dış Politikasında Yeni Dinamikler”, AK Parti Amasya Milletvekili Prof.Dr. Naci Bostancı’da “Demokratikleşme ve Çözüm Süreci” konulu konuşma yaptı.
Toplantıya AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın yanı sıra, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı, Ak Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, MKYK Üyesi Prof.Dr. Yasin Aktay, Amasya Milletvekili Prof.Dr. Naci Bostancı, Samsun Milletvekilleri, Mustafa Demir, Tülay Bakır, Ahmet Yeni, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, ilçe belediye başkanları, Samsun İl Bakanı Fuat Köktaş, Sinop, Amasya, Çorum ve Tokat İl Başkanları ve partililer katıldı.
(İHA)