BIST 10.406
DOLAR 32,33
EURO 35,05
ALTIN 2.398,92
HABER /  GÜNCEL

Medya-iktidar ilişkisi

Süter, bazı medya kuruluşlarının, daha da büyümek için gücünü hükümetlere karşı pazarlık aracı kullandığını yazdı.

Abone ol

Gerek CHP gerekse parlamento dışı muhalefetin medyayı hedef almasını bugünkü köşesine taşıyan Akşam yazarı Şakir Süter, medya-iktidar ilişkisini kaleme aldı.

Süter, medya-iktidar ilişkisini ise kısaca şöyle özetliyor:

"İyi de; medya, geliri ve gideriyle kendi kendine yetecek durumda değil mi?

Yeteni var, yetmeyeni var.

Kendi kendine yetse bile, daha da büyümek için elindeki medya gücünü hükümetlere karşı 'pazarlık gücü' olarak görenler var.

Sadece bugünün meselesi de değil; özellikle son çeyrek asırda sıkça rastladığımız bir perişanlığı yaşıyor medya..."

İşte Şakir Süter'in yazısı:

'Hükümetin sesi' olmak

Gerek CHP gerekse parlamento dışı muhalefet medyayı hedef aldılar:

- Medya, AKP İktidarı'nın sesi haline geldi.

Gerçekte medyanın hali bu mu?

Burada, 'nereye baktığınız' önemli!

'Medya' denildiğinde sadece 'medyanın bir bölümünü' görüyorsanız, 'evet, doğruya yakın bir tespit' denilebilir.

Ama Türkçe'nin çok önemli 'bazı' sözcüğünün sihirini ıskalamadan, toptancılığa girip haksızlık etmeden yapılmalı bu tespit.

Medyanın hangi kanadına, hangi nedenlerle 'AKP'nin sesi' denildiğini hep biliyoruz.

Bu parantezi kapadıktan sonra bir başka soruya gelelim:

- Peki medyanın bir kanadı niçin böyle?

Tek kelimelik yanıtı var:

- Ekonomik!

* * *

İyi de; medya, geliri ve gideriyle kendi kendine yetecek durumda değil mi?

Yeteni var, yetmeyeni var.

Kendi kendine yetse bile, daha da büyümek için elindeki medya gücünü hükümetlere karşı 'pazarlık gücü' olarak görenler var.

Sadece bugünün meselesi de değil; özellikle son çeyrek asırda sıkça rastladığımız bir perişanlığı yaşıyor medya...

20 yıl önce başbakan tarafından bir gece yarısı telefonla aranmanın 'büyük şeref sayıldığı' günlerden geldik 2004'e..

En azından 'medya cephesinden' baktığımızda durum, özetle bu...

Bir de, 'hükümet cephesine' bakalım.

Aynı medyanın, geçmişteki iktidar dönemlerinde ANAP'a, DYP, eski SHP, MHP ve DSP'ye de aynı tutum içinde olduğu herkesin malumu.

Pekiyi, medya desteğinin 'kalıcı ve yeterli' olmadığı hala mı görülmedi?

En azından AK Parti lideri Tayyip Erdoğan, yakın geçmişte yaşanan bu 'ver krediyi, al manşeti' pazarlıklarını bilmez mi?

O pazarlıkların sonunda siyasi partilerin 'hüsranları' yaşadığını görmemesi mümkün mü?

Biliyor ve görüyordur mutlaka... O halde?

Hükümet, samimiyeti tartışmalı bu desteği istememeli değil mi?

İyi ama, medyanın bir bölümündeki 'yaranma hevesinin' sebebi ne ola ki?

Tek açıklaması var; beklentileri çok yoğun ve karşılanması zor!

Tayyip Erdoğan bir siyaset adamı olarak medya desteğini ister; normaldir.

Ancak bu desteğin ölçüsü kaçtığında -ki kaçıyor- medyanın itibarını yitireceğini de görüp, 'fazlasını' talep etmez.

Çünkü, itibarını yitirmiş bir medyanın hem kendine hayrı olmaz hem sözde desteklediği hükümetlere...

Sanırız medyanın geldiği aşama, tam bu kritik noktada bulunuyor!

Allah; akıl-fikir, insaf ve iz'an versin!..