BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,76
ALTIN 2.440,32

Lozan üzerinden algı senaryoları 2.0

Egemenlik haklarımız elimizden alınır ama bu bize büyük bir zafer olarak yutturulur da farkında bile olmayız...

Bazı şeyler vardır, tarihi süreç içerisinde netlik kazanır, ne olduğu, ne olmadığı üzerinde bir fikir birliğine varılır ve genel bir kanaat oluşur. Lozan anlaşması bunlardan birisidir mesela.

Adeta bir teslim anlaşması olan Lozan, geçmişte olduğu gibi bugün de algı operasyonları ile adeta bir zafer olarak yutturulmaya çalışılıyor.

İmzalandığı tarihlerde algı operasyonlarının birincisi ile millete büyük bir zafer olarak anlatılan Lozan Anlaşması’nın üzerinden yıllar geçip daha demokratik ortamlar oluştukça ve bilgiye ulaşmanın önündeki engeller kalktıkça aslında bir hezimet anlaşması olduğu ortaya çıktı.

Düşünün, galip bir devlet olarak masada istenilen her şeyi hatta istenilmeyenleri de veriyorsunuz!

Aldıklarınız ise devede kulak misali. Ne savaş tazminatı alabiliyorsunuz ne de bir karış fazla toprak alabiliyorsunuz. Üstüne üstlük burnunuzun dibindeki toprak parçalarını da adeta altın tepside ikram ediyorsunuz.

Masada oturan İngilizlerin bile verilen tavizler karşısında hayretler içerisinde kaldığı ve bıyık altından gülerek dalga geçtikleri İsmet İnönü yurda döndüğünde algı oyunları ile millete bir kahraman olarak lanse edildi. O günün şartları içerisinde sonuç veren bu algı oyunları sayesinde İsmet İnönü ancak rüyalarında görebileceği makamlara geldi, devlet yönetti.

Yaklaşık 90 yıl önce sergilenen algı oyunlarının "ikinci versiyonu" bugünlerde sahnelenmeye başlandı.

Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde ve diğer şehirlerde “Lozan Zaferi!”nin kutlamaları yapılıyor!

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde ve şehirlerin büyük meydanlarında Lozan’ın yıl dönümü kutlanıyor. Sosyal medya hesaplarında zafer kutlamaları almış başını gidiyor!

Oysa ki bugün Lozan Anlaşması’nın bir hezimet olduğu neredeyse kesin olarak anlaşılmıştır. Gerek tarihçiler gerekse sosyologlar bu hezimetin köşe taşlarını bir bir ortaya dökmüşlerdir.

Zaten Lozan’ın bir hezimet olduğunu anlamak için bir tarihçi veya sosyolog olmaya gerek yok. Anlaşma maddelerini okuyan herkes bunun bir hezimet anlaşması olduğunu çok rahat anlayabilir.

Mesela Lozan anlaşmasından kazanım elde eden bir devlet olarak mı kalktık, yoksa kaybetmiş bir devlet olarak mı?

Kazanmış bir devlet olarak kalktıysak eğer neden “Misak-ı Milli” sınırları içinde kalan bölgelerin (Musul, Kerkük, Batı Trakya, Ege Adaları) büyük kısmından vazgeçtik?

Hani nerede zafer?

Lozan görüşmeleri “onaylanma” durumuna geldiği zaman diliminde “Birinci Meclis” neden lâğvedildi?

Birinci Meclis içindeki muhalefet kanadının savunduğu tez kabul edilseydi, Türkiye’nin bugünkü yüzölçümü kaç kilometrekare daha artmış olurdu?

İstanbul ve yöresi İngilizlerin, Maraş Fransızların işgali altında olduğu halde, neden sadece İzmir’i işgal eden Yunan ordusuyla savaştık? Madem ki Yunanistan’la savaştık, neden Lozan’da karşımıza İngiltere çıktı?

Lozan’da, Ege Adaları ile Batı Trakya’yı Yunanistan’a, Musul ve Kerkük’ü İngiliz hakimiyetine neden bıraktık?

Neden, II. Dünya Savaşı biterken Almanya saflarında çarpışan İtalya, savaş sonunda nasılsa elinden çıkacağını bildiği adaları, Almanya’nın tavsiyesi üzerine Türkiye’ye teklif etti ama “Milli Şef” İsmet Paşa yönetimindeki Türkiye, bu teklifi, “Misak-ı Milli sınırları dışında bir talebimiz yok” diyerek geri çevirdi?

Neden İngilizler; “Türkiye bir acemi halı satıcısı gibiydi. Onlar çok kolay bütün isteklerimizi kabul ettiler” şeklinde gazetelerde manşet atarak İsmet İnönü’yü karikatürleştirdiler?

Hal böyleyken algı operasyonlarının “ikinci versiyonunun” altında yatan sebepler ne olabilir?

Bunu sadece bir günlük veya bir haftalık bir hezeyan olarak görmek ancak safdillikle izah edilebilir. Bunun arkasında yatan sebepleri iyi tahlil etmeli ve arkasından gelecek olan asıl oyunu görebilmek gerekir.

Kanaatimce millet ve toplum bir şeylere hazırlanmaya çalışılıyor.

90 yıl önce galip bir devleti, üstüne üstlük imparatorluk geleneğinden gelen bir devleti adeta kuşa çeviren zihniyet yeniden sahne almaya hazırlanıyor. Yapılmak istenen bunun altyapısını hazırlamak.

Lozan’ı zafer olarak lanse eden zihniyet, yeni bir hezimet anlaşmasının tohumlarını önce zihinlere ekiyor.

Zihinler yeni bir hezimete hazırlanıyor ama o hezimet de yine algı oyunları ile millete zafer olarak yutturulmaya çalışılacak.

Uyanık olmak lazım.

Verilmek istenen narkozu fark etmek gerekiyor.

Yoksa maazallah egemenlik haklarımız elimizden alınır ama bu bize büyük bir zafer olarak yutturulur da farkında bile olmayız...

facebook.com/msbeser

twitter.com/msbeser

instagram.com/msbeser