BIST 9.080
DOLAR 32,35
EURO 35,12
ALTIN 2.308,88
HABER /  GÜNCEL

Kutsal topraklardan ilk görüntüler

Hac görevlerini yerine getirmek için dünyanın dört bir yanından kutsal topraklara giden Hacı adayları haccın en önemli bölümlerinden olan Arafat'talar.

Abone ol

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, haccın bir dönüm noktası olması gerektiğini, adeta mahşeri yaşayanların, hac sonrasında elde ettiği beyaz sayfaları korumaya özen göstermesi gerektiğini bildirdi.

Türk hacı adaylarının geceyi geçirdiği Arafat'ta, irşad programının ardından Dr. Ömer Menekşe, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in hacı adaylarına gönderdiği bayram tebriği ile Arafat mesajını okudu.

Mesajına ''Rahman olan Yüce Allah'ın çok kıymetli misafirleri'' şeklinde başlayan Görmez, hacı adaylarının haccının mebrur, dualarının kabul olması temennisinde bulundu.

Haccın en önemli rüknünü yerine getirmek üzere, dilleri, ırkları, renkleri ve kültürleri farklı, fakat imanları ve gönülleri bir, milyonlarca Müslümanın Arafat'ta toplandığını belirten Görmez, Hazreti Adem'in çocukları olarak herkesin Allah'ın huzurunda eşit olduğunu, topraktan yaratılıp bir gün yine toprağa döneceğini hatırlatan bu mekanda, hacıların Arafat mahşerini yaşadığını ifade etti.

''ARAFAT, MARİFETİ YAKALAMA YERİDİR''

Hazreti Muhammed'in ''Hac nasıldır?'' sorusuna ''Hac, Arafat'tır'' cevabını verdiğini anımsatan Görmez, şunları kaydetti:

''(Hac, Arafat'tır) demek, hakikati bilmek, tanımak, anlamak, kavramak demektir. Diğer bir ifade ile arif olmaktır, marufa, marifete, Marifetullah'a ermektir. Dirilişi, mahşeri, Mahkeme-i Kübra öncesi bekleyişi, ölmeden önce ölmeyi, hesaba çekilmeden önce muhasebe yapmayı bilmektir. Arif olan anlar, Arafat'ı idrak eden, hacı olur, Arafat'ı kavrayan marifeti bulur. Arafat, arif olma yeridir. Arafat, marifeti yakalama yeridir. Arafat önce kendini bilme, kendini bulma deneyimidir. ''Kendini bilen, Rabbini de bilir'' fehvasınca, önce kendini tanıma, ardından da Rabbini tanımadır. Arafe günü, en bereketli zaman ile en mübarek mekan birleşir ve kutsal Arafat iklimi ortaya çıkar. Arafat, tıpkı Rahmet Elçisi gibi yüzünü Kabe'ye çevirip, sırtını Rahmet Dağı'nın eteklerine verip, ilahi rahmete nail olabilme arayışıdır. Bütün Müslümanların derdine derman bulabilme, günahlardan sıyrılabilme, cehaletten kurtulup Marifetullah'a erişebilmek için bulunmaz bir irfan ve marifet mektebidir.''



''BEYAZ SAYFALARI KORUMALIYIZ''

Arafat'ta vakfenin, bütün dünya Müslümanlarını temsilen gelen heyetlerin oluşturduğu dünyada eşi benzeri görülmeyen bir zirve olduğuna işaret eden Görmez, sadece halkı Müslüman olan ülkelerden gelenlerin değil, diğer ülkelerde yaşayan Müslümanların da katıldığı bir Dünya Müslümanları Buluşması olduğunu belirtti.

Geçmişte olduğu gibi, dini, ilmi ve ictimai meselelerini konuşup çözüme kavuşturabilecekleri düzenli bir zirve olmasa da gönüllerin, ruhların buluşmasının yaşandığına dikkati çeken Görmez, şöyle devam etti:

''Dilleri, tenleri, ırkları, renkleri, kültürleri ve coğrafyaları farklı olmasına rağmen, inançları, duyguları, dertleri, dilekleri ve duaları aynı olan milyonların yürekleri ve yanık yakarışları vardır vakfede. Bu milyonların içinde nice Allah dostu, gönül eri, takva ehli, duaları makbul ve hacları mebrur olanlar vardır kim bilir? Rahmeti ve mağfireti bol olan Rabbimiz, hepimizi bağışlananlardan eylesin. Hayatımızın en anlamlı yolculuğu olan hac, biz müminler için tam anlamıyla bir dönüm noktası olmalıdır. Adeta mahşeri yaşayanlar olarak, hac sonrasında elde ettiğimiz beyaz sayfaları korumaya özen göstermeliyiz. Geçmişte yapılan hatalar, işlenen günahlar artık bağışlanmış olarak geride kalmalıdır. Hacdan öncesi ile hacdan sonrası kesin bir şekilde birbirinden ayrılmalıdır. Bu anlamda haccımız, her birimiz için bir silkiniş, diriliş ve yeniden doğuş olmalıdır."