BIST 10.046
DOLAR 32,31
EURO 34,65
ALTIN 2.409,43
HABER /  MEDYA

'Kürt sorununu çözeyim derken Türk sorunu üretmek...'

Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü yazısında çözüm sürecini kötü etkileyen noktaları ve sokak eylemlerinin bir 'Türk sorunu' yaratacak kadar büyüdüğünü ileri sürdü.

Abone ol

INTERNETHABER.COM

Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü yazısında çözüm sürecinin bir 'dar boğaz'dan geçtiğini, adeta bir 'stres testi'ne tabi tutulduğunu ve çözüm sürecinin böyle giderse "Kürt sorununu çözelim derken Türk sorunu üretmek gibi bir eğilim taşıyacağını" ileri sürdü.

Selvi, "Kobani'deki gelişmeler, Kandil'in ABD ile girdiği işbirliği süreci ve 6-8 Ekim olayları sırasında HDP'nin sergilediği performans"ın özellikle çözüm sürecini etkileyen olumsuz faktörlerin başında geldiğini ileri sürdü.

Ancak, Selvi'ye göre, iktidar açısından belirleyici olan bir nokta var; o da "çözüm sürecinin oluşturduğu iklimi fırsat bilerek PKK'nın şehirlerde otorite haline gelmesi" ve "kamu otoritesiyle anlatılmak istenen bu"

İşte Selvi'nin o yazısından çarpıcı satırlar:

Bu durum çözüm denilince bölgeyi PKK'ya mı terk ettiniz ya da çözümden maksadınız dağdaki PKK'yı şehirlere indirmek miydi şeklinde sorunlara yol açıyor. Kürt sorununu çözelim derken Türk sorunu üretmek gibi bir eğilim taşıyor.

(...)

Çözüm süreci sırat köprüsünden geçiyor. Bıçak sırtı bir durum söz konusu.

(...)

Efkan Ala ayrıca bir tespitte bulunuyor ki bence çok önemli bir tespit. 'Sorun PKK'dan kaynaklanıyor. Oslo'da anlaşmıştık. Oslo'yu PKK bozdu.'

Efkan Ala, 'Kamu otoritesini sağlamakta kararlıyız' diye bitiriyor sözlerini. Çözüm sürecinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ise çözüm sürecinden PKK'nın isteklerinin yapılıyor gibi bir algının oluşmaya başladığına vurgu yapıyor. 'Bu doğru değil' diyor.

Gelinen noktada çözüm süreci açısından bir hasar tespitinde yarar var.

"ŞARTLI MÜZAKERE"

Öyle ki parti içerisinde önemli görevlerde bulunmuş bir milletvekili, 'Ben şu saatten sonra çözüm sürecine karşıyım' diye bir çıkış yapıyor.
Bununla birlikte bölge milletvekilleri de 'Ne yapıp edip çözüm sürecini devam ettirmemiz lazım' diyerek, çözüm yönünde güçlü bir irade ortaya koyuyorlar. Olumsuz bir hava yansıttığımın farkındayım. Ama tablo bu. İlk günkü olumsuz hava son gün Başbakan Davutoğlu'nun başkanlığında yapılan toplantıda daha sağlam bir zemine kavuşuyor. Başbakan çözüm süreci açısından güçlü bir irade ortaya koyuyor. Ama kamu otoritesinin sağlanması noktasında da uyarılarda bulunuyor. Çıkan tabloyu tam ifade edebilir mi bilemiyorum ama 'Şartlı müzakere' dönemine geçiliyor demek daha doğru olur.

"MAKAS AÇILMAMALI"

Gezi sürecini fırsat olarak görüp geri çekilmeyi durduran bir Kandil, 17-25 Aralık darbe girişimleri karşısında Erdoğan gidecek mi diye pusuya yatan PKK yönetimi, Kobani bahane edilerek yapılan şiddet çağrısı bu sürece kan ve zaman kaybettirdi.

(...)

Tüm çekincelere rağmen edindiğim izlenim çözüm süreci bir stres testinden geçiyor. Ama sürece ilişkin inanç güçlü bir şekilde devam ediyor. Ben çözüm sürecinin bu testi de geçeceğine inanıyorum. Tünelin ucunda ışık var. Dilerim bu üzerimize gelen kamyonun farları olmaz. Çözümün ışığı olur.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ!