BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

Kültür;kalkınmanın odağında olmalı!..

Kültür ve sanatın bir toplumun gelişmesindeki rolü üzerine çok yazılar yazıldı. Ama, popüler kültür, devleti yönetenlerin de desteği ile hep aslolan kültürü/sanatı ezdi, geçti… “Arabesk” olarak yanlış adlandırılan tür...

Kültür ve sanatın bir toplumun gelişmesindeki rolü üzerine çok yazılar yazıldı.

Ama, popüler kültür, devleti yönetenlerin de desteği ile hep aslolan kültürü/sanatı ezdi, geçti…  “Arabesk”  olarak yanlış adlandırılan tür devletten paye gördü.

Batı müziği mensuplarının Türk müziğine yukardan bakışı hiç bitmedi. Çağdaşlığı çoksesli müzik dinleme olarak görenler eksilmedi. CHP Belediyeleri konser salonlarını Türk müziğine açmaktan hep kaçındı. CHP Belediyeleri, çoksesli orkestralar kurmayı bir başarı zannettiler.

Ülkenin tarihiyle oluşan Türk müziğini ve onu sevenler görmezden gelindi. Türk müziği konservatuarların kapısından içeri sokulmadı.

Sokulmadı  da batı müziğinde  kalitemi arttı?

Seyircileri mi çoğaldı?

Yeni besteciler mi çıktı?

Olağanüstü besteler mi yapıldı?

Kurum olarak saygınlıkları mı arttı?

Kültür Bakanlarının uğrak yeri mi oldular?

Sorunları hemen çözüldü mü?

Kadroları hemen verildi mi?

Oysa, batı müziğine karşı olmayan, kendi kültür değerlerini yaşamak ve yaşatmak isteyen; büyük kesimi yanlarına alabilir, makamları kullanabilir, müzik eğitimi ktaplarının/metodlarının yazılmasına öncülül edebilir, büyük bestelerin yazılmasına çare olabilir, eğitimle müziğin kurallarının oluşmasını sağlayabilirlerdi… İstanbul Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı’nın (1975) kurulması ile batı müziği ve Türk müziği mensuplarının bir araya gelmesi iyi bir başlangıç olmuştu. Konservatuarlarda Türk müziği eğitimlerinin başlaması bundan sonra olmuştur. Ama, 2016 Türkiyesinde hala aynı düşünceyi devam ettirenler varmış..Yazık..Yeni bir jenersayon geliyor derken, dejenersyon geliyormuş ta haberimiz yokmuş!…

Tarihi bir fırsat kaçtı…Müzik tarihi bunları çok iyi yazacaktır. Girişi niyemi böyle yaptım? Çünkü, üretim olmadı mı, başarı da görmüyorum…Hala, Türk müziği çalgılarının orkestralar için geliştirilmemesini, Türk müziğinin orkestra sistemine geçmemesini, batı/Türk müziği  orkestralarının artmamasını doğru /yeterli bulmuyorum.

Çünkü; Türkiye`de ilk konservatuvar 1914 yılında “Darülbedayi” adıyla kurulmuştu. Amaç; “ustadan - çırağa, gelenek ve görenekle yetişmiş müzik ve tiyatro sanatçılarının yeni koşullar karşısında bilinçlendirmek, eğitimli hale getirmek, disiplinli ve metotlu bir calışmanın içine alarak, ülkenin sanat hayatını geliştirmekti.” 

Yıl 2016, ne kadar başarılı olunmuş, sizlerin yorumuna bırakıyorum…Bazen diyorum ya “müzik stk ları daha iyi çalışıyor, güzel projeler üretiyorlar” diye… Başkanı olduğum MÜZDAK’ın 23 yıldır gerçekleştirdiği, ”İstanbul Türk Müziği Günleri” bunlardan sadece  birisi…

Şimdi de İKSV çok iyi bir işe imza atmış…Hem de, 38 farklı ildeki konservatuarların/GSF Müzik Bölümlerinin, v.b. diğer sanat kurumların  yapması gereken işi yapmış,bir rapor hazırlamış ve demiş ki; “ Kültür, kalkınmanın odağında olmalı”, teşekkür ederiz.

Cumhurbaşkanımızdan-Başbakana, Bakanlardan-Belediye Başkanlarına, Kültür Müdürlerine kadar kültür/sanat ile ilgili her kişi bu bilinçte olmalı ki; ülke güzelleşsin, kavga bitsin, barış gelsin, kalemler kin damlatmasın, hoşgörü olsun v.s.

Şimdi İKSV’nin raporuna kısaca bakalım;

  “İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) kültür politikaları çalışmaları kapsamındaki beşinci raporu 'Yerel Yönetimler İçin Kültürel Planlama' başlığı ile yayımlandı. Kültürü planlama süreçlerine dahil ederken yerel yönetimlere kılavuzluk etmesi amaçlanan rapor, referans belgesi niteliği taşıyor. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, raporu tek cümleyle tanımlıyor: 

“Bu rapor, ‘Kültürü kalkınmanın odağına koyalım mı?’ sorusunun cevabını, hep birlikte ve yüksek sesle ‘Evet’ diye verebilmenin cesaretini paylaşan yerel yönetimlerin elini güçlendirmek isteyen bir rapor.”

İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece, “Bu raporu yayınlamış olmakla yetinmeyeceğiz. Sahaya da ineceğiz ve isteyen herkese yapılabilecekler, dünya örnekleri, uluslararası bağlantılar konusundaki bütün bilgilerimizi aktaracağız. Bu konuda istekli olan yerel yönetimlere, katkı sağlamak için elimizden geleni yapacağız. Kültürün, yaratıcı kent modeli ve ekonomi üzerindeki güçlü etkisine ek olarak, kentlilerin bir arada yaşamasını sağlayan özelliğiyle planlama süreçlerine dahil edilmesi için çalışacağız” diyor. Çalışmalarına 2015 yılında başlanan Yerel Yönetimler İçin Kültürel Planlama raporunu yayıma hazırlayanlar arasında; İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece ile aynı bölümden Araştırma Uzmanı Ceren Yartan, Vrije Universiteit Brussel’den R. Gökçe Sanul ve İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eda Ünlü Yücesoy yer alıyor.”

İKSV’yı tebrik ediyoruz. Kişilerle işimiz yok ama, İnanın ki; “umut etmek istiyor” ve “kul hakkı” için, “kul aşkına “ yazıyoruz.

KUL  AŞKINA

VİRAN OLSA UMUT DAĞIN

ATEŞ YAKMA KÜL AŞKINA

FIRTINALAR GELİR GEÇER

DALI KIRMA GÜL AŞKINA…


YÜRÜR İSEN,  DOĞRU YOLDA

AHIN KALMAZ ZALİM KULDA

YALAN, FÂNİ ŞU DÜNYADA

VEBÂL  ALMA  KUL AŞKINA…


HER GÖNÜLDE BİN BİR YARE

LOKMAN HEKİM BULMAZ ÇÂRE

GARİP KALMIŞ DOST BÎÇÂRE

DERMAN ARA YOL AŞKINA….


VEFÂSIZLIK GELSE DİLE

BÜTÜN ÖMÜR DOLSA ÇİLE

DOST KELÂMI YAKSA BİLE

GÖNÜL YIKMA SÖZ AŞKINA

HER BAHARIN DÖNSE KIŞA

HAYKIRMA HİÇ DAĞA TAŞA

KADER NEYSE GELİR BAŞA

YAŞINI SİL GÖZ AŞKINA

YOLUN DOĞRU, TEMİZ OLSUN

ÖMRÜN SONSUZ HUZUR DOLSUN

RIZKIN, AŞIN HELÂL OLSUN

OCAK TÜTSÜN KÖZ AŞKINA

SEVGİ ALLAH HEDİYESİ

İNSANLIĞIN İLK GÂYESİ

MUTLULUKTUR TEK PÂYESİ

TUTKUYLA SEV YAR AŞKINA (Söz : Fatoş Koçarslan / Eylül 2012/ İlk 3 kıtası Udi Hüseyin İpek tarafından  “Hicaz  İlahi” olarak bestelenmiştir.)/)

MİSYON’UN  KULLANILMASINA  İTİRAZ VAR!...

Gazeteci,Yazar Recep Arslan şöyle diyor; “Misyon kelimesi ise tam bir rezalet. Müslümanların yaşadığı topraklarda, çoğrafyalarda, vatanlarda Hıristiyanlık yaymaya çalışan insana misyoner denir. Kelime anlamı Türkçe’de görevli demektir. Neyle görevli? Müslümanları Nasranileştirmekle görevli. Şimdi her kurumumuz misyonumuz diye paragraf açıyor. Yani hepsinin misyonu var. Misyonu olana ne denir? Misyoner. Buyurun bakalım. Herkes misyoner Türkiye’de.” 

Sn. Arslan; bu konuda bende bir yazı yazmıştım. Misyon ve vizyon kelimesinin yanlış kullanıldığına dair. Konservatuar Müdürü  olan  arkadaşlar, bana küstüler/kırıldılar ve internet sayfalarındaki yanlışları düzeltmediler. Oysa, benim gibi kişiler, doğrularla yol gösteriyor/buluyor/söylüyor; yararlansanıza, kurumlarınızı yüceltsenize…Ama, “ben” varya “ben”, yok edemedik bir türlü…

GÜNÜN SÖZÜ

“Tarihçi yazar Özlem Kumrular, kendini övmeyi hayat biçimi haline getiren insancıklardan bıkmış olmalı ki, Facebook’ta şu mesajı yayınlıyor: “Üst üste kendi ile ilgili 3 cümle kuran arkadaşlara mesafe koyacağım artık. Ego çok sıkıcı bir durum alıyor. Biraz da defolarınızı anlatın da gülelim. Sanırım bu aralar hep öyle denk geldi. Yordu beni! Bakın bi aynaya, belki kötü yaptığınız şeyler de vardır...”

TÜBA “İstanbul Akademi Konferansları”

TÜBA 2015 Uluslararası Akademi Ödül Sahibi, İstanbul Şehir Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Mehmet GENÇ, 30 Mart 2016 Çarşamba günü, saat 18.00’da TÜBA İstanbul Ofisinde, “Osmanlı İktisadi ve İçtimai Sistemde Vakıflar” konulu bir konferans verecektir. Konferans özeti aşağıda afişi ise ekte sunulmaktadır. Konferansa katılmanız ricasıyla, en iyi dileklerimi sunarım.Prof. Dr. Ahmet GÜL      

Adres: İTÜ. Eski Maden Fakültesi, Yabancı Diller Yüksekokulu (Harbiye Mah. Maçka Cad. No:4 Maçka- Şişli – İSTANBUL) (0212 219 1660)

SERGİMİZ VAR…

TOLGA BOZTOPRAK RESİM SERGİSİ "MÜLKSÜZ”
Açılış:22 MART 2016 SALI Saat:18.30 
Sergi Süresi: 22 MART - 12 NİSAN
Yer: Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi 
Küratör: Mehmet Lütfi ŞEN