BIST 10.191
DOLAR 32,26
EURO 34,74
ALTIN 2.403,27
HABER /  GÜNCEL

KKTC'de banka krizi

Serdar Denktaş, kayınpederi Salih Boyacı'nın bankasının batmasına tepki gösterdi. Denktaş bankanın planlı batırıldığını ileri sürerken, hedefteki esas isimleri de açıkladı.

Abone ol

KKTC Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, kayınpederi Salih Boyacı'nın bankasının batmasına sert tepki gösterdi. Denktaş bankanın planlı bir şekilde batırıldığını ileri sürdü, hedefteki esas isimleri açıkladı. KKTC Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, kayınpederi Salih Boyacı'nın, Denktaşlara yakınlığı nedeniyle siyaen linç edildiğini ifade ederek, Boyacı'nın ''yıllar önce başlayan planlı bir hareket sonucu mahkum olduğunu, Kıbrıs Kredi Bankası'nın da Boyacı'nın değil, dönemin hükümetinin ihmaliyle battığını'' söyledi. Serdar Denktaş, Lefkoşa'da Ledra Palace yakınlarındaki Dış Basın Birliği lokalinde düzenlediği basın toplantısında, kayınpederi Salih Boyacı'yla ilgili açıklamalar yaptı. Salih Boyacı'nın kim olduğunu, Kıbrıs Kredi Bankası'nın kuruluş ve gelişme sürecini, yaşadığı mali krizin nedenlerini anlatan Serdar Denktaş, Boyacı'nın mahkumiyeti sürecini ve sonrasındaki gelişmeleri yorumladı. Mahkemelerin medyanın etkisiyle oluşturulan kamuoyunun etkisinde kaldığı görüşünü savunan Serdar Denktaş, Boyacı olayında esas hedefin kendisi ve babası Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olduğunu kaydetti. ''12 davadan yargılanıp beraat eden Salih Boyacı'nın suçlu olsa o dönemde ülkeden kaçabileceğini'' belirten Serdar Denktaş, ''Kaçmadı. Çünkü bankası kendi ihmali nedeniyle değil, döneminin hükümetinin ihmali nedeniyle batmıştı'' dedi. ''Aylardır insafsız saldırılara cevap vermediği için kendini aciz zanneden zavallılar'' olduğunu belirten Serdar Denktaş, bugün suskunluğunu bozduğunu söyledi. Denktaş, ''Boyacı konusunda konuşmamı isteyenler, iddialarım üzerine söyleyecek çok şey bulacaklardır belki.Bana verecekleri cevaba ispatla geri döneceğimden kimse kuşku duymasın'' diye konuştu. -''SİYASETE ATILMAMLA BOYACI'NIN İŞLERİ BOZULDU''- Serdar Denktaş, Salih Boyacı'nın 1980'lerin başında Ulusal Birlik Partisi'ne (UBP) karşı kurulan bir partiden aday olduğunu, daha sonra UBP'yle yakın ilişkiye girdiğini ifade ederek, Boyacı'nın işlerinin, kendisinin siyae girmesiyle bozulduğunu anlattı. Denktaş, UBP Genel Sekreterliği'ne Derviş Eroğlu'nun adayına karşı aday olduğu dönemde ilk kez kayınpederine karşı alınan cepheyi kendi kulaklarıyla duyduğunu açıkladı. -''İŞTE O GÜN KARAR ALINMIŞTI''- Serdar Denktaş, şöyle konuştu: ''Adaylıktan çekilmem için beni iknaya gelen çok sevdiğim bir işadamı arkadaşımız kendisine ret cevabı verince bana 'Memleketi Boyacı'ya mı terk edeceğimizi zannedersin?' sorusunu yönelttiğinde şok olmuştum. Bu sözü bana söyleyen kişi Eroğlu'nun temsilcisi olarak görüşmeye gelmişti. İşte o gün karar alınmıştı. Serdar'ın ve Denktaş'ın mali gücü olarak kabul edilen Boyacı zayıflatılmalıydı.'' Denktaş, ''Önce İngiltere'deki şubesinin işlemleri durdurulan Kıbrıs Kredi Bankası'nın planlı hareketlerle iki kez mevduat krizi yaşadığını, o dönemde hükümetin beceriksizliği yüzünden ekonominin de çökmeye başladığını'' kaydetti. 1990'lı yılların ortasından itibaren faiz yükünden kurtulmak için banka kurmak isteyen işadamlarının isteklerine, ekonominin daha fazla banka kaldıramayacağı gerekçesiyle karşı çıktığını kaydeden Serdar Denktaş, ''O dönemde bize yakınlığıyla bilinen bir işadamına da bu cevabı verdiğimde 'Bu tekerlek dönecek Serdar, göreceksin' diyerek yanımdan ayrıldı. O gün bugündür bu arkadaşımız UBP'lidir ve sonradan ona verilen izinle bir banka kurmuştur ve o banka da şimdi tasfiye halindedir'' dedi. -''KONTROLLÜ KRİZ BAŞLATILDI''- O günlerde yeni bankaların kurulmasına karşı çıkışını, ''Eroğlu ve takımının, 'Kredi Bankası'na rakip istemediği için karşı çıkıyor' diye yorumladığını'' anlatan Serdar Denktaş, bankanın 25 büyük müşterisinden 20'sine banka kurma izni verildiğini belirtti. Serdar Denktaş, ''2000 yılında da Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle babası Rauf Denktaş zayıflatılsın diye Türkiye'de başlayan kriz kullanılarak kontrollü bir kriz başlatıldığını, UBP'li belediyelerle bazı işadamlarının ortada fol yok yumurta yokken Kıbrıs Kredi Bankası çeklerini kabul etmediklerini duyurduklarını'' anlattı. Denktaş, 3.5 ay süreyle yurt dışı bankalardaki 25 milyon dolar mevduatın bankaya enjekte edilmesine rağmen, ''dürtüler ve bilerek yapılan yanlış açıklamalar'' nedeniyle krizin durdurulamadığını anlattı. -''ASİL NADİR'E HER TÜRLÜ ANLAYIŞ GÖSTERİLDİ''- Serdar Denktaş, aynı dönemde Cumhuriyetçi Türk Partisi'ne (CTP) yakın olan Everestbank'a ve Toplumcu Kurtuluş Partisi'ne (TKP) yakın olan Hürbank'a da aynı şeylerin yapıldığını ifade ederek, UBP-TKP hükümeti döneminde Asil Nadir'e her türlü anlayış gösterilirken, Salih Boyacı'ya ''burun kıvrıldığını'' belirtti. Serdar Denktaş, UBP-TKP döneminde fona alınan bankaların yönetim kurulu başkanlarının ve kapatılan bankaların çalışanlarının cezalandırıldığını, UBP-DP döneminde ise hem yöneticilerin hem de çalışanların bu duruma düşürülmediğini, bu banka yönetimlerine halen dava bile açılmadığını kaydetti. Serdar Denktaş, Boyacı'nın yargılandığı 12 davadan beraat ettiğini, Savcılığın, bazı üst düzey banka çalışanlarına kendilerine dava açılmayacağı vaadiyle şahadet verdirdiğini, bu kişilerin her soruya ''ben Boyacı'dan emir aldım'' dediğini ifade ederek, ''Azmettiren cezalandırılırken, tetiği çeken cezalandırılmaz mı?'' diye sordu. -''SUÇLU OLSA BERAATTAN SONRA KAÇMAZ MIYDI?''- Serdar Denktaş, şöyle devam etti: ''Bankanın bütün idaresi bu esnada hükümetteyken olmayacak bilgi ve belgeler Boyacı'dan istendi. Aylarca süren mahkeme esnasında ilgili hakimlerin bazı üstleri tarafından tehdit edildiği bilgimizdedir. Buna rağmen Boyacı tarafından ortaya konulan şahadetler beraatını sağladı ve iş savcılık tarafından istinafa götürüldü. Şimdi size sorarım. Suçlu olduğunu bilen birisi bu beraattan sonra kaçmaz mı? Bu arada kaç kez yurt dışına gitti ve geldi. Kaçmadı. Çünkü bankası kendi ihmali nedeniyle değil, döneminin hükümetinin ihmali nedeniyle batmıştı. O gün bugündür kendi şirketlerinin borçlarına ise düzenli yatırım yapmaya devam eden tek banka yöneticisidir. Devletimize ve onun hukuk sistemine güvenmekteydi. Ve istediği ise adının tam anlamıyla temize çıkmasıydı. Bu nedenle kaçmadı. Kapatılan bütün bankalar içinde borcuna en çok yatırım yapan kişi yine Boyacı'dır.'' Serdar Denktaş, her bankada olduğu gibi Boyacı'nın da yeminli murakıp raporuna imza attığını, bu yüzden iki bankacının daha az ceza yediğini, ama Boyacı'nın ''farklı olduğu için 6 yıl yediğini'' söyledi. Boyacı'nın her iki mahkemede de ''hortumculuk'' suçlamalarından beraat ettiğine işaret ederek, ama mecliste hala kendisine ''hortumcu'' diye hitap edilmesini eleştiren Denktaş, ''siyaleriyle bankaların bünyelerinin zayıflamasına neden olanların bir kısmının halen mecliste bulunduğunu'' kaydetti. Boyacı'nın yargılandığı mahkemenin başkanını ''son derece önyargıyla hareket etmekle'' suçlayan Serdar Denktaş, kararın haksız bulduğunu belirtti, ancak buna rağmen saygı duyduklarını dile getirdi. -''ASİL NADİR'İN HEDEFİ NE?''- Denktaş, ''Zaten Boyacı siyasi nedenlerle daha mahkemeye çıkarılmadan yargılanmış, halk gözünde yanlış ve eksik bilgilendirme nedeniyle suçlu konumuna sokulmuş ve sonra dava edilmiştir. Dönemin başbakanının başsavcıyla birlikte yaptıkları mutat toplantılardaki açıklamaları anımsayacaksınız'' diye konuştu. ''Boyacı'nın üzerine Denktaş ailesine yakınlığı yüzünden yüründüğünü'' dile getiren Serdar Denktaş, ''Asil Nadir'in basının yarattığı kamuoyuyla İngiltere'de adil yargılanmayacağına inandığı için Kıbrıs'a kaçtığını, Boyacı'nın da aynı konumda olduğunu, siyaen linç edildiğini'' söyledi. Serdar Denktaş, ''kendi basın organında Boyacı aleyhine yayınlar yapan ve adalet üzerine baskı oluşturan Asil Nadir'in hedefinin ne olduğunu?'' sordu. Denktaş, ''Serdar Denktaşsız bir hükümet oluşturarak bir 4.5 milyon doların yarattığı çekicilik buna neden oluşturmuş olabilir mi? Takip edeceğiz ve Boyacı'nın işlediği iddia edilen suçları aynen işleyen, ayrıca Sosyal Sigortaların 5 milyon dolarını hala ödemeyen Asil Nadir'i takip edeceğiz ve yargı sisteminin de bu olayı nasıl ele alacağını görmek için konunun üstüne gideceğiz'' diye konuştu. Kayınpederi Salih Boyacı'nın uğradığı şokun da etkisiyle sağlık sorunları yaşadığını, 65 yaşında ve cezaevindeki en yaşlı ikinci mahkum olduğunu bildiren Serdar Denktaş, dört uzman doktorun raporuyla yasalara uygun şekilde Türkiye'ye tedaviye gittikten sonra 20 Haziran'da KKTC'ye dönmeye hazırlandığını, ancak uçak saatine 3 saat kala rahatsızlanarak yoğun bakımda tedavi gördüğü için gelemediğini söyledi. Denktaş, Boyacı'nın dün KKTC'ye geldiğini, hastaneye yatması gerekirken ''ısrar ve talimatla'' cezaevinde tutulduğunu kaydetti. -''ASIL HEDEF DENKTAŞLAR''- Denktaş, herkesin hasta olabileceğini, ancak Boyacı için kamuoyunda büyük bir baskı olduğunu ifade etti ve ''eşeğini dövmeyen semerini döver'' atasözünü anımsatarak Boyacı'ya yönelik eleştirilerde asıl hedefin kendisi ve babası Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olduğunu söyledi. Hukukun da tıbbın da kamuoyu baskısına yenik düştüğünü savunan Denktaş, halkın yanlarında olduğunu, devlete ve hukuk sistemine güvendiklerini belirti. Serdar Denktaş, Boyacı'nın sorunlu dönemi atlatacağını, ama kaybettiği sağlığını kimsenin iade edemeyeceğini ifade etti. -''AYRICALIK YOK''- Toplantının sonunda soruları da yanıtlayan Serdar Denktaş, kayınpederini dün Ercan Havaalanı'nda karşılamaya resmi arabasıyla gitmediğini, Boyacı'ya ayrıcalık veya VIP uygulaması da yapılmadığını ve bir gardiyanın özel arabasıyla cezaevine götürüldüğünü söyledi. -''BİZ DÖRT AYAKLI KÖPEKLERİ SEVERİZ''- Ercan'daki karşılanışla ilgili bir gazetenin yaptığı yayını eleştiren Serdar Denktaş, ''Biz Denktaşlar olarak köpekleri çok severiz ama dört ayaklı olanları severiz, iki ayaklı olanları değil'' dedi ve o yayınları yapan gazetenin ciddiye alınmamasını istedi. Bir başka soruyu yanıtlarken, Asil Nadir'in hem geçen hükümetten, hem şimdiki hükümetten 4.5 milyon dolar istediğini, ''4.5 milyon dolar verin hükümetle barışayım'' dediğini belirten Serdar Denktaş, buna hep karşı çıktığını, böyle bir haksızlığa göz yummayacağını ve konuyu takip edeceğini ifade etti. Yüksek İdare Mahkemesi'nde Kıbrıs Kredi Bankası davasından 6 yıl hapse mahkum olan bankanın eski yönetim kurulu başkanı Salih Boyacı, mahkumiyetinden sonra rahatsızlanınca Bakanlar Kurulu kararıyla İstanbul'a tedaviye gönderilmişti.