BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA

Kılıçdaroğlu'nun olay mektubuna Davutoğlu'ndan sert cevap

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun kendisine yazdığı açık mektubu sert sözlerle eleştirdi.

Abone ol

Kılıçdaroğlu'nun "Bankacılık sektöründe yaşanacak yeni bir krizin sorumlusu olmaya adaysınız" dediği mektup Davutoğlu'nu kızdırdı.

Mektuptaki ifadeleri utanç verici bulan Davutoğlu, "Bu metni okuyun ve bu metindeki dili kutuplaştırma ve provokasyon açısından bir analize tabi tutun" dedi.

Mektubu Türkiye'deki istikrara ve Türk ekonomisine yönelik bir ihanet olarak değerlendiren Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun Fuat Avni'nin manipülatif iddialarına dayanarak açıklama yapmasını sorumsuzluk olarak nitelendirdi.

Davutoğlu, resmi temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gelen Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi, soruları yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine hitaben ekonomi içerikli bir mektup yazdığı hatırlatılarak, "Sizi Sayın Erdoğan'ın etkisinde kalmakla sessiz kalmakla suçladı. Bu mektup size geldi mi ne düşünüyorsunuz" yönündeki soru üzerine, böyle bir mektubun kendisine ulaşmadığını söyledi.

ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN METİN

Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir anamuhalefet partisi liderinin eğer ülkenin başbakanına bir mektup yazacaksa bunu ciddiyet içinde ve doğrudan iletmesi beklenir. Böyle bir mektup yazmış olsaydı da tabii mukabele görürdü. Ama bana iletilen metin, eğer gerçekten CHP Genel Başkanından çıkmışsa ve CHP'nin web sayfasında yayımlanmışsa çok üzerinde düşünülmesi gereken ve ciddiyetle herkesin okuması gereken bir metin. Ne için biliyor musunuz? Bir kere bu metinde Sayın Cumhurbaşkanımıza dönük kullanılan ifadeler hem devlet ahlakı bakımından hem şahsi nezaket kuralları bakımından utanç vericidir. Bunu ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı 10 Ağustos'ta yapılan seçimle, Türk milleti tarafından seçilmiştir. O andan itibaren herkesin cumhurbaşkanına dönük olarak, bu cumhurbaşkanının kişiliği, isim olarak, kişiliğinin ötesinde de makam olarak da saygı gösterme zarureti var. Görüş ayrılıkları cumhurbaşkanı makamına saygısızlık yapmayı mazur göstermez."

Özellikle son aylarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve kendilerini kutuplaştırıcı bir dil kullanmakla suçlayan çevrelere, sivil toplum kuruluşlarına ve basın mensuplarına bir çağrısı olduğunu belirten Davutoğlu, "Bu metni okuyun ve bu metindeki dili kutuplaştırma ve provokasyon açısından bir analize tabi tutun" dedi.

KUTUPLAŞTIRICI VE PROVOKATİF
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"10 Ağustos'tan bu yana Sayın Cumhurbaşkanımız herhangi bir siyasi pozisyon anlamıyla taraf tutar bile görüntü vermeden, bütün ülkeyi kuşatıcı mesajlar verirken, bir siyasi parti liderinin, Türk halkının yüzde 52'sinin oyuyla seçilmiş ama yüzde 100'ünün cumhurbaşkanı olan bu makamda bulunan bir lidere dönük sarf ettiği bu sözler kutuplaştırıcı ve provokatif değilse hangi söz kutuplaştırıcı ve provokatiftir. Şimdi herkes aslında bütün resmi en açık şekilde görüyor. Böylesi bir üslup, Türk siyasetine yakışmaz, belki Kılıçdaroğlu'na yakışır ama Türkiye'de anayasal bir konumu olan anamuhalefet partisi liderine yakışmaz. Dolayısıyla bu niteliğiyle, bu üslubuyla Kılıçdaroğlu aslında bırakın Türkiye'de başbakan olma iddiasını, anamuhalefet lideri olma nezaketine de ciddiyetine de sahip olmadığını göstermiştir."

Söz konusu mektupta 25 bankanın battığından söz edildiğini vurgulayan Davutoğlu, "25 bankayı batıran iktidarlar döneminde oluşan zihniyetle Kılıçdaroğlu aynı paralelliği sürdürürken, o şartlardan Türkiye'yi çıkarıp, Türk finansal sistemini bugünkü güçlü yapısına getiren de Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde Ak Parti iktidarları olmuştur" diye konuştu.   

25 BANKAYI BATTIĞI DÖNEMLERDEN ALIP ÇIKARAN BİZİZ
"Eğer AK Parti iktidarları bu finansal politikaları takip etmese, ülkede güven ve istikrar sağlamamış olsaydı herhalde küresel ekonomik krizde, finansal yapımız bu derece dirençli olmazdı. Öncelikle yaptığı, referans olarak kullandığı 25 bankanın battığı dönemlerden Türkiye'yi alıp çıkaran biziz, Kılıçdaroğlu değil. AK Parti yönetimleri ve o dönemlerde başbakanlık yapan Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Buradan üçüncü noktaya geliyorum: 

AÇIK ŞEKİLDE İHANETTİR
Türkiye'deki bankacılık sisteminin de ekonomik hayatın da garantörü Türkiye Cumhuriyeti hükümetidir, Sayın Kılıçdaroğlu bu üslubu ile dışarıda birilerine ve onların buradaki uzantılarına 'Türk ekonomisinde bir kriz var' görüntüsü vermek istiyorsa bu açık bir şekilde Türkiye'deki istikrara ve Türk ekonomisine yönelik bir ihanettir. Öncelikle bunun hesabını vermek durumundadır. Kime neyi jurnalliyor? Birtakım gizli twit hesaplarında çıkan ismini zikretmek istemiyorum ama çıkan ve açıkça Türkiye'de manipülatif nitelikteki bilgilere dayalı olarak bir anamuhalefet partisi liderinin, böylesine kritik ekonomik şartların yaşandığı dünya şartları içinde ülkesini zan altında bırakacak ifadelerde bulunması sorumsuzluktur."

"HAK ETTİĞİ CEVABI ALACAKTIR"
Türkiye ve Türk ekonomisinin çok güçlü olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Türk finansal sistemi gayet sağlamdır ama herkes de bilsin ki hiç kimsenin bu finansal sistemde ayrıcalığı yoktur. Kurallar bellidir, bu kurallar nasıl işletilecekse o şekilde de işletilir. Bizim için önemli olan, şu veya bu bankayı korumak ya da tasfiye etmek değil, Türk finansal sisteminin kurallarını ayrımsız bir şekilde işletmektir. Bu kurallarda şimdiye kadar son 12 yılda nasıl uygulanmışsa, aynı şekilde uygulanır. Hiçbir farklı tutum da hükümetimizdenbeklemesin" değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'deki ekonomik ve siyasal istikrarın güvencesinin hükümetleri olduğunu yineleyen Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu provokatif açıklamaları eminim, hem iş dünyamızca hem olaylara objektif bakan sivil toplumca ve basın mensuplarınca dikkatlice değerlendirilecek ve hak ettiği cevabı alacaktır" açıklamasında bulundu.

MEKTUPTA NELER YAZIYORDU? SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

SİZİ PEŞİNEN UYARIYORUM

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Başbakan Ahmet Davutoğlu” diye başlayan,  “Sayın Başbakan, sizi peşinen uyarıyorum” diye devam eden açık mektubu şöyle;

“Sayın Başbakan,

Sizi peşinen uyarıyorum:

Bankacılık sektöründe yaşanabilecek yeni bir krizin sorumlusu olmaya adaysınız.

Yüksek rakımlı tepede oturan beyefendinin, Türk bankalarından birisini hedef alan ve açık suç oluşturan sözleri karşısında sessiz kalıyorsunuz.

Yeniden uyarıyorum:

O zat Anayasal açıdan sorumsuzdur, siyaseten hesaba gelmez.

Türk bankalarını korumak, kollamak, denetlemek sizin ve hükümetinizin işidir, bu sorumluluk kanun karşısında da, seçim sandığında da paylaşılamaz.

Türkiye gibi açık toplumlarda suç ve ceza süreci şeffaftır.

“Şuradan yakalayamadık, buradan ceza keselim” olmaz.

Bir bankayı sermayedarı, mevduat veya kredi müşterisine göre ödüllendirme veya cezalandırma hakkına, yetkisine kimse sahip değildir.

Böyle bir keyfilik mali sistemin ortasında pimi çekilmiş el bombası bırakmaya benzer.

Bu oyunun kazananı olmaz, herkes kaybeder.

BANKAYA EL KO-NU-LA-MAZ

Bankalar Kanunu açıktır:

•   Sorunlu bankaya önce 68. madde uygulanır, önlem alması istenir.

•   Bir sonraki adımda, 70. maddeye göre yönetim değişir, atama yapılır.

•   Bu adımlar olmadan 71. maddeye göre bankaya el ko-nu-la-maz.

Son kez uyarıyorum:

Türk ekonomisi bankacılık kesiminde bugünkünü andıran bir dedikodu ve karalama kampanyasının bedelini ağır ödedi.

25 banka battı, milli gelirin üçte biri kadar zarar edildi.

Eğer Başbakan iseniz lütfen gereğini yapın.

Hedefteki bankada sorun varsa, yasal çerçevede kalarak çözün.

Yok, sorun bankada değil, yüksek rakımlı tepenin sakinindeyse, kendisini önce bir sükûnete davet edin. O Beyefendiye sorumsuzluğunun Size ve Türkiye’ye ödeteceği bedeli de hatırlatın.

Bankayı, sermaye piyasasındaki yerli ve yabancı yatırımcıyı tedirgin ve mağdur edenleri,  kanunun açık hükümlerine göre cezalandırın.

Tavsiyem bunları yapın ve Başbakan olarak göreve başlayın.

Kolay gelsin.”

O beyefendiye sorumsuzluğunun size ve Türkiye'ye ödeteceği bedeli de hatırlatın. Bankayı, sermaye piyasasındaki yerli ve yabancı yatırımcıyı tedirgin ve mağdur edenleri, kanunun açık hükümlerine göre cezalandırın. Tavsiyem bunları yapın ve Başbakan olarak göreve başlayın. Kolay gelsin."