BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  GÜNCEL

Kıl dönmesi nasıl oluşur?

Kıl dönmesi deyip geçmeyin.Basit gibi görünsede vicudumuzun herhangi bir yerinde dönmesi büyük rahatsızlıklara neden oluyor. İşte yapanız gerekenler...

Abone ol

Tıptaki karşılığıyla "pilonidal sinüs" kendini, makat bölgesinden 3-5 santim yukarıya doğru, genellikle orta hatta yakın bölgede, (kuyruk sokumunun yukarısında) bir veya birkaç sivilcemsi ağrılı yumru, bazen de kokulu akıntı şeklinde gösterir.

Aslında iltihabbir hastalıktır. İçi kıl dolu tünelciklerin kontrolsüz biçimde yayılması ve ara sıra ciddi biçimde apseleşmesi sonucu oluşur. Gecikmiş hastalar, tipik olarak, bahsedilen bölgede birkaç senedir bazen akıntılı, bazen de ufak apseler şeklinde sıkıntılarının olduğundan şikâyet ederler.

Ölümcül bir hastalık olmamasına karşın, hastalar için önemli oranda iş ve güç kaybına, sosyal hayat problemlerine ve ihmâl edildiklerinde ciddi tedavi zorluklarına yol açabilir.

Nasıl tedavi edilir?

Anüse yakın tüm iltihabdurumlarda olduğu gibi, kıl dönmesi de, sadece antibiyotiklerle tedavi edilemiyor. Apse boşaltıldıktan sonra, antibiyotiklerle kısmbir sakinleştirme sağlanabilir. Ancak bu geçici çözümdür. Bu hastalıktan kurtulmak için ameliyat şart.

Ameliyat dışında bir yöntem yok mu?

İltihabsinüsler içine bazı özel yakıcı maddeleri vererek iyileşme sağlanabildiğine dair yayınlar olsa da, bunların hiçbiri klasik cerrahi tedavinin yerini alamıyor. Bu konuda en başarılı olmuş yöntem "fenol" enjeksiyonudur ki, bu da 1 yıl içinde yaklaşık yüzde 7 tekrarlama ihtimâli ile tercih edilmiyor. Cerrahi girişim hakkında bilgi verir misiniz? Her şeyden önce iltihaplı tünelcikleri içeren bölgenin adeta bir baklava dilimi şeklinde çıkarılması şarttır. Birçok cerrahi yöntemden hangisi kullanılacak olursa olsun, ameliyatın ilk aşaması olan "çıkartma" tüm girişimlerde aynıdır. Bu konuda deneyimi olan cerrah, geride artık "tünel" bırakmamak kaydı ile önce iltihablı bölgeyi çıkarır. Bundan sonra geri kalan boşluğa neler yapılabileceği konusunda evrensel bir fikir birliği yok. Bunu, hasta, cerrah ve duruma apsenin eşlik edip etmemesi belirler. Eğer olguda ciddi "apse- enfeksiyon" varsa, kapalı yöntemler uygulanamaz. Yara açık bırakılmak zorundadır. Böylesine açık bırakılan yara, pansumanlar yardımı ile ancak 3-5 ayda tamamen iyileşir . Apse yoksa, cerrah bu konuda deneyimli ise ve hasta da makûl bir tekrarlama oranını kabul ediyorsa, kapalı tekniklerden birini kullanmak, hasta için en rahat çözümdür. Çünkü ameliyat sonrası en hızlı biçimde normal hayata dönmeyi kapalı yöntemler sağlar. Açık yara, olgusuna göre direkt olarak, ya "flep" denilen cilt kaydırması yöntemi ile ya da "deri greftlemesi" ile kapatılır.

Kaynak: