BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Katilleri bile şaşırtan cinayet planı!

Hakkari'de eşini 'Beni döven ağabeyim' diye tanıttığı sevgilisi 23 yaşındaki Keşfettin Öveç'e öldürttüğü öne sürülen Keriman İnan ve sevgilisi tutuklandı

Abone ol

Konya'da özel bir hastanede zayıflamak için bağırsaklarını kısaltan 45 yaşındaki Fatma Çukur, ameliyattan 2 hafta sonra öldü.

Annesinin gözleri önünde öldüğünü belirten kızı 22 yaşındaki Emine Çukur, ameliyatın düzgün yapılmadığı için Fatma Çukur'un yaşamını yitirdiğini öne sürdü. Fatma Çukur'u ameliyat eden Opr. Dr. A.Ç., herhangi bir ihmalleri bulunmadığını söyledi.

KİLOLARINDAN KURTULMAK İSTEDİ

Karaman'da oturan, evli ve 3 çocuk annesi Fatma Çukur, 109 kiloya ulaşınca zayıflayabilmek için ameliyat olmaya karar verdi. Bağırsaklarının bağlanarak kısaltıldığı taktirde zayıflayabileceğini öğrenen Fatma Çukur, 25 Ocak 2011 tahinde Konya'daki özel bir hastaneye başvurdu. Tahlilleri tamamlanan Fatma Çukur 1 gün sonra Opr.Dr. A.Ç. tarafından ameliyata alındı, bağırsakları bağlanarak kısaltıldı. Ameliyat ardından 1 hafta hastanede kalan ve sürekli sıvı gıdalarla beslenen Çukur, daha sonra taburcu edilerek evine gönderildi. İddaya göre, hastanede ve eve geldikten sonra yediği ve içtiği bütün gıdaları kusarak çıkarak Fatma Çukur, rahatsızlanarak 3 gün sonra kızı Emine Çukur tarafından Karaman Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Hastanede yapılan inceleme sonucunda bağırsağının hiç çalışmadığı belirlenen Fatma Çukur acil olarak ameliyatın yapıldığı Konya'daki özel hastaneye kaldırıldı. 5 Şubat Cumartesi günü burada yapılan bütün müdahalelere rağmen Fatma Çukur kurtarılamadı.

"ANNEMİN ÖLÜMÜNDE İHMAL VAR"

Annesinin ameliyat olduktan 2 hafta sonra gözlerinin önünde öldüğünü belirten Emine Çukur, Fatma Çukur'un ameliyatın 'düzgün yapılmadığı' için öldüğünü ileri sürdü. Sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacağını belirten Emine Çukur, şunları söyledi:

"Annemle birlikte ameliyat olmak için Konya'daki özel hastaneye gittik. Yapılan tahlillerinden sonra ameliyata girdi. Ameliyat sonrası 3 gün herhangi bir gıda almadı. Sadece sıvı gıdalar doktor kontrolünde verildi. Hastanede yattığı süre içerisinde sürekli istifra etti. Doktora sorduğumuzda bunun normal olduğunu belirtti. Ameliyattan bir hafta sonra annemi taburcu ettiler. Ameliyat sonrasında hiç tuvalete de çıkmadı. Evde 3 gün kadar kaldıktan sonra rahatsızlandı ve acil olarak Karaman Devlet Hastanesi'ne kaldırdık. Hastanede yapılan müdahalenin ardından annemin bağırsaklarının hiç çalışmadığı söylendi. Bunun üzerine Karaman Devlet Hastanesi'nde müdahale edilemeyeceği söylenerek bizi annemin ameliyat olduğu özel hastaye sevk ettiler. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen annemi kurtaramadılar. Annem göz göre göre hayatını kaybetti. Sorumluların cezalandırılmasını istiyorum. Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurularında bulunacağım. Bu işin peşini bırakmayacağım. Annem hayatını kaybetti. Bir başkasının hayatını kaybetmemesi için gerekli önlemelerin alınmasını istiyorum."

"ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK"

Fatma Çukur'u ameliyat eden Opr.Dr. A.Ç., genç kadının ölümünde ihmalleri bulunmadığını söyledi. Çukur'un aşırı kilolu olduğunu dile getiren Opr. Dr. A.Ç. şunları söyledi:

"Hasta bize müracaat ettiğinde aşırı kiloluydu. Boyu 1 metre 57 santim ve kilosu da 109'du. Vücut endeksi ise yüzde 44.7 olarak görünüyordu. Zaten vücut endeksi yüzde 40'ın üzerinde olanlar ölümcül obezite hastalığı taşırlar. Biz bu ameliyatı yapmadan önce tüm tetkiklerini yaptık. Heyet raporu aldık. Ameliyat için hiç bir problem gözükmedi. Daha sonra ameliyatını gerçekleştirdik. Bir hafta bizim gözetimimizde kaldı. Hasta bu süre içinde sıvı ve katı maddeler almaya başladı. Bu maddeleri alırken de hiç bir problem gözükmedi. Hastaneden taburcu olduğu gün de tüm tetkiklerini yaptık ve hiç bir problem yoktu."

"KALP VE SOLUNUM YETMEZLİĞİNDEN" ÖLMÜŞ

Hastanın 3 gün sonra fenalaşarak Karaman Devlet Hastanesi'ne kaldırıldığını cep telefonu ile kendisine haber verilmesi üzerine öğrendiğini ifade eden Opr. Dr. A.Ç. şunları söyledi:

"Hasta Karaman'daki hastaneye kaldırıldığı sırada İstanbul'da bulunuyordum. Hastaya bakan doktor beni arayarak Fatma hanımın bağırsaklarının çalışmadığını söyledi. Bunun üzerine hastanın bağlı bulunduğum özel hastaneye gönderilmesini istedim. İl dışında olduğum için hastanemizdeki Opr.Dr. M.K.'ya hastaya bakmasını söyledim. Yapılan kontrollerde kalbin ritmini bozan vücudun sıvı elektrolit dengesinde bozukluk olduğu belirlenmiş. Gerekli müdehaleleri yaparak bu dengeyi sağladık. Ancak daha sonra fenalaşarak yoğun bakım ünitesine kaldırılmış. Kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetmiş. Kayıtlarımızda hastanın 6-7 ay önce hastanemizde kalbinden by-pass ameliyatı olduğu görülüyor. Tıbbi olarak elimizden geleni yaptık. Bugüne kadar 400'e yakın hastayı kilo problemi nedeniyle bağırsaklarından ameliyat ettim. İlk kez böyle bir şey yaşandı. Yapmış olduğumuz ameliyat ölümcül bir risk taşımıyor. Hastanın ölüm nedeninin yapılan bağırsak ameliyatına bağlı olduğunu düşünmüyorum."



DİYALİZDE BAŞLAYAN AŞK YARIM KALDI
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]



Konya'da 9 yıl önce tedavi gördükleri diyaliz ünitesinde tanışan ve ailelerinin karşı çıkmasına rağmen evlenen Arif ve Döne Karaoğlu çiftinin genç kadının ölümüyle yarım kaldı.

12 yıl önce böbrek yetmezliği teşhisi ile haftada 3 gün, 4'er saat diyaliz makinesine bağlanmaya başlayan Arif Karaoğlu (30), Ereğli Devlet Hastanesi'nde 9 yıl önce kendisi gibi böbrek hastası olan Döne'ye (31) ilk görüşte aşık oldu.

Bir süre sonra evlenmeye karar veren Arif ve Döne'nin aileleri bu karara tepki gösterdi. Bunun üzerine genç aşıklar durumu dönemin Ereğli Belediye Başkanı Aydın Selay'a anlattı. Selay'ın aileleri ikna etmesiyle genç çift hayatlarını birleştirdi.

Çevrelerinde aşklarıyla adlarından sıkça söz edilen çiftin mutluluğu Döne Karaoğlu'nun yaklaşık bir yıl önce böbreklerinin tamamen iflas etmesiyle son buldu. Böbrek nakli beklerken hayatını kaybeden Döne Karaoğlu'nun ölümü eşi Arif Karaoğlu'nu derinden yaraladı.

Hala ''hayatımın anlamı'' dediği karısının acısını yüreğinde taşıyan Arif Karaoğlu, eşiyle yaşadığı güzel günlerin anılarıyla hayata tutunuyor. Eşi hayattayken ''14 Şubat Sevgililer Günü''nü büyük bir mutlulukla kutlayan Karaoğlu, şimdi canından çok sevdiği karısını mezarında ziyaret etmekle yetiniyor.

-AŞKLARI DİLLERE DESTANDI-

Arif Karaoğlu,ilk aşkı olan Döne'yi unutmasının mümkün olmadığını söyledi.

Eşinin böbrek nakli beklerken yaşamını kaybettiğini, kendisinin de uygun böbreğin nakledileceği günü beklediğini belirten Karaoğlu, ''Eşime hiç uygun böbrek bulunamadı. Bana 4 uygun böbrek bulundu. Araç bulamadığım için uygun bulunan iki böbreğin nakledileceği hastaneye zamanında gidemedim. Ama tüm zorluklara rağmen eşimle birbirimize destek çıktık. Sevgimizle yaşayacağımıza inanıyorduk. Aşkımız neredeyse dillere destandı'' dedi.

Eşinin kendisini tek başına bırakmasıyla aşklarının yarım kaldığını belirten Karağolu'nun gözleri dolarken, şunları kaydetti:

''Hemen hemen her gün ağlıyorum. O benim her şeyimdi. Hayatımın anlamı olan kadını kaybetmem hayatımı alt üst etti. Yokluğuna alışamıyorum. Çok çabalıyorum. Ama olmuyor. Her yerde eşimle olan hatıralarımız gözümün önünde canlanıyor. Şimdi ben hayatta kalmaya çalışıyorum. Hem Döne hem de kendim için yaşamak istiyorum. Bunun için elimden geleni yapacağım.''

Karaoğlu, gelen her telefonu büyük bir heyecanla açtığını, duyarlı insanların yapacağı nakille yaşama sıkı sıkıya sarılacağına inandığını sözlerine ekledi.

BİRA KAVGASI KANLI BİTTİ
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]



BİRA KAVGASI KANLI BİTTİ

Bursa'da iki grup arasında bira isteme nedeniyle çıkan kavgada, 3 kişi bıçakla yaralandı.

Alınan bilgiye göre, merkez Osmangazi ilçesi Çarşamba Meydanı'nda yürüyen Rasim M. (21), Mehmet S. (18) ve Kenan E'nin (18) yanına gelen kimliği henüz belirlenemeyen 2 kişi, kendilerine bira vermeyi kabul etmeyen gençlere bıçakla saldırdı.

Kavgada Rasim M. sol bacağından, Mehmet S. göğsünden, Kenan E. ise sol kalçasından bıçaklandı.

Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen 112 Acil Servis ekipleri, yaralıları Bursa Devlet Hastanesine kaldırdı. Ameliyata alınan Mehmet S'nin durumu ciddiyetini korurken, Rasim M. ve Kenan E'nin hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.

Zanlıların arandığı, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.

KATİLLERİ BİLE ŞAŞIRTAN CİNAYET PLANI
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]


Hakkari'de eşini 'Beni döven ağabeyim' diye tanıttığı sevgilisi 23 yaşındaki Keşfettin Öveç'e öldürttüğü öne sürülen Keriman İnan ve sevgilisi tutuklandı

Hakkari'de oturan amca çocukları Keriman ile Recep birbirlerini severek 7 yıl önce evlendi. Recep İnan'ın korucu olan babası Şemdinli'de teröristlerle çıkan çatışmada şehit düştü.

Bunun üzerine şehit yakını olan Recep İnan, Erzurum Emniyet Müdürlüğü'nde işe başladı. Eşi ve 1 çocuğunu alarak Erzurum'a gelen Recep İnan, Muratpaşa Mahallesi İsmetpaşa Caddesi'nde Emniyet Müdürlüğü'ne 100 metre uzaklıktaki apartmanda yaşamaya başlarken çiftin Erzurum'da 3 çocuğu daha oldu.

Recep-Keriman İnan çifti geçen yaz aylarında Hakkari'ye tatile gitti. Burada tanıştığı Keşfettin Öveç ile görüşmeye başlayan Keriman İnan, Erzurum'a döndükten sonra da kendisini 'Aysel' olarak tanıtarak, mesajlaşmayı sürdürdü.

Başkasına ait bir güzel bir kadın fotoğrafı gönderen Keriman İnan, 6 ay boyunca Öveç'e aşk sözcüklerinin yer aldığı mesajlar gönderdi.

"AĞABEYİM BENİ DÖVÜYOR"

Hakkari'deki sevgilisiyle sık mesajlaşan ve telefonla görüşen Keriman İnan, geçen hafta Keşfettin Öveç'e "Ağabeyim beni çok dövüyor, gel onu öldür" diyerek Erzurum'a çağırdı.

Telefon konuşmasında sevgilisine "Ben ağabeyim uyuduğu zaman seni eve çağıracağım, o zaman gelirsin. kapıyı sana Hakkari'de tanıştığın Keriman açacak" dedi.

MUTFAKTAN BIÇAĞI VERDİ

Keriman İnan, 9 Ocak çarşamba günü eşi Recep İnan'ın uyumasını bekledi. Keriman İnan, iddiaya göre saat 23.30 sıralarında Keşfettin Öveç'i eve çağırırken, ona mutfaktan aldığı bıçağı verdi.

Öveç, Recep İnan'ın uyuduğu odada 23 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Keşfettin Öveç, üzerine kan sıçrarken, öldürdüğü adamın kıyafetlerini giyerek evden ayrılırken Keriman İnan, bıçağı sakladı.

Aldığı bıçak darbeleri sonucu sürünerek odadan çıkan Recep İnan'ın sesine uyanan 6 yaşındaki kızı Deniz'in feryatları üzerine Keriman İnan, komşularını çağırarak eşinin yaralı olduğunu söyledi. Ambulansla Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Recep İnan kurtarılamadı.

6 SAAT SORGUDA KALDI

Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Keriman İnan'ı sorguya aldı. Yaklaşık 6 saat ifadesi alınan Keriman İnan, eşini Hakkari'den gelen sevgilisi Keşfettin'in öldürdüğünü itiraf etti.

İnan, sevgilisinin cep telefonu numarasını polise vererek Ağrı'da yakalanmasını sağladı. Erzurum'a getirilen Keşfettin Öveç, sorgusunun ardından adliyeye sevkedildi.

İKİSİ DE TUTUKLANDI

Savcılıkta ifade veren Keşfetin Öveç, Keriman'ı 'Aysel' olarak tanıdığını ve evli olduğunu bilmediğini söyledi. Keşfetin Öveç, öldürdüğü kişinin sevgilisi Aysel'in ağabeyi olduğunu bildiğini söyledi.

Suçunu itiraf eden Keriman İnan ifadesi boyunca 1,5 yaşındaki oğlu Yusuf'u sorarak eşini çok sevdiğini söyledi. Psikolog nezaretinde Zübeyde Hanım Çocuk Yuvası'ndan getirilen 6 yaşındaki Deniz İnan, savcıya babasını kanlar içinde gördüğünü bildirdi.

"ANNEM SÜREKLİ BAŞKALARIYLA KONUŞUYORDU"

Deniz, "Annem sürekli telefonla başkalarıyla konuşuyordu. Babam da buna kızarak dövüyordu" dedi. Savcılık tarafından nöbetçi 2'nci Sulh Ceza'ya sevkedilen Keriman İnan ve Keşfettin Öveç tutuklandı.

Yakınları tarafından cenazesi alınan Recep İnan, memleketi Hakkari'de toprağa, dört çocuk ise Zübeyde Hanım Çocuk Yuvası'na verildi.

HAYALLERE YOLCULUK HÜSRANLA BİTTİ
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]


21 KAÇAK YAKALANDI

Edirne'de, yasa dışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen 21 kaçak yakalandı.

Alınan bilgiye göre, yabancı kişiler bulunduğu bilgisi üzerine Edirne Kent Ormanı mevkisine giden polis ekipleri, yasa dışı yollardan yurt dışına gitmeye çalıştıkları belirlenen Tunus, Eritre, Burma ve Filistin uyruklu 2'si çocuk, 2'si kadın toplam 21 kaçak yakaladı.

Selimiye Devlet Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirilen kaçaklar, işlemlerinin tamamlanması için önce Beyazıt Polis Merkezine ardından sınır dışı edilmek üzere Edirne Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabancılar Şubesine gönderildi.


İSTANBUL'DA FUHUŞ BASKINI
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]



28 KİŞİYE GÖZALTI

Silivri'de düzenlenen kumar ve fuhuş operasyonunda, 13'ü kadın 28 kişi gözaltına alındı.

Alınan bilgiye göre, Silivri'de 4 yıldızlı bir otelde kumar oynatıldığı ve fuhuş yaptırıldığı bilgisine ulaşan Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak ve Kumar Büro Amirliği ekipleri, söz konusu adrese operasyon düzenledi.

Otelde yabancı uyruklu 13 kadın ile Türk vatandaşı 15 erkek gözaltına alınırken, otelin özel bir bölmesinin kumarhane olarak kullanıldığı ve çok sayıda oyun aracı ele geçirildiği bildirildi.

Fuhuş yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve yabancı uyruklu oldukları öğrenilen 13 kadının, sağlık kontrollerinin ardından sınır dışı edilmek üzere Yabancılar Şube Müdürlüğüne teslim edileceği öğrenildi. Diğer 15 kişi hakkında Kabahatler Kanunu uyarınca işlem yapılacağı kaydedildi.

ÖNCE ZEYNEP ŞİMDİ DE ZEHRA...
HABERİ OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]


KALPLERİ DAYANMADI

Konya'da 2 yıl önce kalp yetmezliği nedeniyle 7 yaşındaki kızları Zeynep'i kaybeden Devecioğlu ailesi, şimdi de kalp nakli bekleyen 3,5 yaşındaki kızları Zehra'nın ölümüyle yasa büründü.

Yaklaşık 11 yıl önce Leyla Devecioğlu'nun (30) dayısının oğlu İbrahim Devecioğlu (37) ile hayatını birleştirmesinin ardından Zeynep ve Zehra isimli iki kızları dünyaya geldi. Çocuklarıyla mutlu bir yaşam sürdüren Devecioğlu ailesinin mutluluğuna bir süre önce Zeynep'in rahatsızlığı gölge düşürdü. 7 yaşındaki Zeynep'e yapılan tahlillerde kalp yetmezliği teşhisi konuldu. Küçük kız tedaviye başladıktan bir süre sonra yaşamını yitirdi.

Ailede Zeynep'in yokluğuna en çok o zaman 1,5 yaşında olan küçük kardeşi Zehra alışmakta zorlandı. Zehra hemen hemen her gün ailesine oyun oynadığı ablasını sordu. Sürekli ablasını görmek isteyen küçük kıza da kalp kası fonksiyonlarından birinin genişleyememesi nedeniyle kalp yetmezliği teşhisi konuldu.

Aile küçük kızlarını da kaybetmemek için tedavi konusunda her şeyi yaptı. Küçük kız ilaç tedavisine yanıt vermeyince rahatsızlığı ilerledi. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatri Çocuk Kardiyoloji Yoğun Bakım Ünitesi'nde tedavi altına alınan küçük Zehra, uygun kalp beklerken hastanenin acil servisinde trafik kazasından gelen bir çocuğun beyin ölümünün gerçekleştiği bildirildi.

Beyin ölümü gerçekleşen çocuğun kan grubu da Zehra ile birlikte 3 hastaya uyunca doktorlar ümitlendi. Ancak çocuğun ailesi organ bağışını kabul etmedi. Küçük Zehra'nın yorgun kalbi de daha fazla dayanamadı. Sevimliğiyle herkesin sevgilisi haline gelen Zehra'nın ölümü başta ailesi olmak üzere hastane çalışanlarını da derinden üzdü.

''GÖZLERİ ADETA BENİ KURTAR ANNE'' DİYORDU

Anne Leyla Devecioğlu, evlat acısıyla yüreğinin kan ağladığını söyledi.

Kızı Zeynep'in ölümün bir anda olduğunu, küçük kızı Zehra'nın ise gözlerinin önünde günden güne eridiğini belirten Devecioğlu, ''Elimden hiç bir şey gelmedi. Sadece onun acısını dindirmeye çalıştım. Hep kucağımda durdu. Elini hiç bırakmadım'' dedi.

Yaşadığı acıyı kelimelerle anlatmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Devecioğlu, şunları kaydetti:

''Maddi durumumuz yoktu. Ama devletin sağladığı imkanlarla kızımı tedavi ettirmeye çalıştık. En son bir ay önce Zehra'yı yine hastaneye kaldırdık. Organ bağışı konusunda insanların çok fazla duyarlı olmadığını bilmeme rağmen yine de kızımın kurtarılacağına inandım. Ama tedavi gördüğü yoğun bakımdan çıkamadı. Son nefesinde elini tutmamı istedi. Adeta beni kurtar anne' der gibi gözlerimin içine baka baka öldü. Ellerinin ve ayaklarının soğuduğunu hissettiğimde nefesimle onu ısıtmaya çalıştım. Bağırdım. Yardım istedim. Ancak kızım geri gelmedi. Onun öldüğünü kabullenmek istemedim. Ancak elimizden bir şey gelmedi. Öpmeye, koklamaya kıyamadığım kızımı kara toprağa teslim ettik.''

Kendi çocuklarının öldüğünü ancak başkalarının çocuklarının ölmemesi için organ bağışı konusunda herkesin duyarlı olmasını isteyen Devecioğlu, bağışlanan her organının yeni bir yaşam anlamına geldiğini dile getirdi.

Devecioğlu, acılarını belki yeni bir çocuğun dindirebileceğini ancak akraba oldukları için dünyaya gelecek bebeklerinin de aynı sonu yaşamasını istemediklerini vurguladı.

-''KURTARMAYI BEKLEYEN HASTALAR YALVARAN GÖZLERLE BAKIYOR''

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Pediatri Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevim Karaaslan, kalp yetmezliği bulunan küçük kızın uygun kalp bulunamadığı için yaşamını yitirdiğini söyledi.

Daha önce ailenin yine aynı acıyı yaşadığına dikkat çeken Karaaslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Pek çok kişi organlarını bağışladığında öleceğini, yaşam süresinin kısalacağını düşünüyor. Bu düşünceler doğru değil. Nakil beklerken kendisini kurtarmamız için yalvaran gözlerle bakan hastaları, çocuklarını kurtarmak için çırpınan anne ve babaları düşünmemiz gerekiyor. Zehra yoğun bakımdayken trafik kazasından gelen bir çocuğun beyin ölümü gerçekleşti. Ancak kan grubu Zehra'ya uymasına rağmen maalesef aile organ bağışında bulunmadı. Bu durum karşılaşılan örneklerden sadece birisi.''