BIST 10.895
DOLAR 32,18
EURO 34,95
ALTIN 2.507,76
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Kalp krizi riskini 7 saniyede öğrenin!

UÜ Tıp Fakültesi'nde kurulan özel tomografi cihazıyla 7 saniyede kalp krizi riskini öğrenmek mümkün.

Abone ol

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı'na kurulan "sıralı dedektörlü bilgisayarlı tomografi (BT) cihazı", saniyelerle ölçülen kısa bir zamanda vücudun damar sistemlerini çok net bir şekilde görüntüleyerek riskli hastaların umudu haline geldi.

Hastaya en az zararı vererek en doğru teşhise ulaşma konusunda çok değerli katkılar sunan son teknoloji ürünü cihaz, kasıktan kateterle yapılan geleneksel anjiografi sebebiyle altı saat yatağa bağlanmak istemeyen kişilerce tercih ediliyor.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürsel Savcı, özellikle kalp damarlarında tıkanma riski bulunan hastalarda, hastalığın erken teşhisinde bu cihazın büyük kolaylıklar sunduğunu bildirdi.

Koldaki toplar damardan kontrast madde verildikten sonra dönen bir tüpün her dönüşünde 128 kesit elde etmesiyle oluşan görüntüleme işleminin yedi saniyede tamamlandığını belirten Prof. Dr. Gürsel Savcı, alınan görüntülerin ayrıntılı biçimde incelenmesiyle en küçük damar hastalıklarını bile başarıyla tespit ettiklerini kaydetti.

BURSA'DAKİ EN GELİŞMİŞ CİHAZ

Ailesinde şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kan kolesterol seviyesinde artış hikâyesi bulunan, 'orta derecede' kalp krizi riski taşıyan kişilerin bu cihazla kalp krizi risklerini öğrenebildiklerini anlatan Prof. Dr. Gürsel Savcı, şöyle konuştu:

"Departmanımıza bir yıl önce kurulan BT cihazı, ülkemizdeki en gelişmiş 3-5 cihazdan birisidir ve Bursa'daki en gelişmiş cihaz durumundadır. 'Alet işler, el övünür' diye bir söz vardır. Ancak, bu cihazı bilinçli kullanmak da o cihaza sahip olmak kadar önemli.

Departmanımızda bu konuda tecrübeli iki akademisyen arkadaşımız son derecede başarılı hizmet veriyor. Bilinçli ve titiz bir teknik kullanılarak son teknoloji ürünü cihazlarla yapılan incelemeler, önceleri mümkün olmayan bazı ayrıntıların ortaya konmasına imkan sağladı.

Elde edilen görüntüler bilgisayar sisteminde işlenerek kalp ve damar yapıları üç boyutlu olarak inceleniyor. Koroner damarlarda tıkayıcı plaklar tespit edilebiliyor. Yırtılarak ani kalp krizine yol açabilen ve diğer yöntemlerle belirlenmesi zor olan damar duvarındaki yumuşak planlar da tespit edilebiliyor. Ne var ki, en son teknolojiye sahip bu cihazın yaygın olarak kullanıldığını söylemek mümkün değildir."

ANJİOGRAFİYE ALTERNATİF DEĞİL

Çok sıralı dedektörlü BT anjiografinin, kasıktaki atar damardan girilerek yapılan geleneksel anjiografiye alternatif gibi anlaşılmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Savcı, bu konuda şunları söyledi:

"Kasıktaki atar damardan girilerek yapılan geleneksel anjiografinin çözümleme yeteneği de yüksektir ve üstelik aynı seansta girişim yapılarak tedavi imkanı sunabilmektedir. Nitekim, özellikle kalp damar hastalığı riski 'fazla' olan hastalarda halen tercih edilen bir yöntem. İki yöntemin bir birinin tam alternatifi olarak algılanması doğru olmaz.

Ancak, teşhis için yapılan geleneksel anjiografi sonrasında hastaların altı saat süreyle kum torbası ile yatakta hareketsiz yatmak zorunda kaldıkları göz önüne alındığında, 'çok sıralı dedektörlü BT anjiografinin geleneksel anjiografiye alternatif olduğunu söyleyebiliriz.

Özellikle, kalp damar hastalığı riski 'orta' derecedeki hastalarda tarama amaçlı kullanılması dünyaca kabul gören modern bir teşhis yöntemidir ve ülkemizde de benzer uygulamalar giderek yaygınlaşmaktadır. Alınan başarılı sonuçlar gösteriyor ki, kalp damar hastalıkları BT koroner anjiografi yöntemi ile erken dönemde teşhis edilebilir, kalp krizine bağlı erken ölümler azaltılabiliyor."

VERİLEN RADYASYON AZALIYOR

Son günlerde basında, bilgisayarlı tomografide hastaların yüksek dozlarda radyasyona maruz kaldığı şeklinde haberler yayınlandığından bahseden Prof. Dr. Savcı, "Çok sıralı dedektörlü bilgisayarlı tomografı (BT) cihazları geliştikçe hastaya verdiği radyasyon dozu da azalıyor. Bu cihaz ile hastanın maruz kaldığı radyasyon dozu, geleneksel anjiografide alınan radyasyondan fazla değildir. Öyle ki, hastanın vücut yapısı ve kilosuna göre otomatik doz ayarı yapabilen sistemlerde, görüntüleme süresi de kısa tutulduğunda daha da az radyasyon verildiğini söylemek mümkündür. Kaldı ki, verilen radyasyon dozu ile elde edilen bilginin değerini kıyaslamak doğru olmaz. Belli miktarda radyasyona maruz kalsa da, yapılan teşhis sayesinde hayatı kurtulan çok hastamız oldu" diye konuştu.