BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

Kalp krizi riski nasıl azaldı?

Ortaya çıkan yeni testler ve anjiyo yöntemi, kalp ve damar hastalıklarına yönelik erken tanı konulmasına ve kriz riskine karşı önlem alınmasına olanak sağlıyor.

Abone ol

Prof. Dr. Mustafa Demirtaş “kalp ve damar rahatsızlıklarına yönelik testlerde yüzde 10-15 yanılma payı olabiliyor. Ancak, anjiyo yöntemiyle yüzde 98 oranında doğru tanı koyabiliyoruz” dedi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Demirtaş, son 30 yılda anjiyo yönteminin uygulanmasında önemli ölçüde artış meydana geldiğini, teknolojideki gelişmenin bu artışta önemli katkısı olduğunu kaydetti. İletişim olanaklarının artmasının, hekimler arasında, bilgi alışverişine, gelişmeleri takip etme ve uygulamaya olanak sağladığının altını çizen Demirtaş, şöyle konuştu: “Değişen hayat koşulları sonucunda doğuştan olmayan, (yaşama bağlı) kalp ve damar hastalıklarında artış meydana geldi. Katkı maddesi içeren gıdalar, spordan uzak yaşam, alkol ve sigara tüketimindeki artış, stres gibi gündelik yaşamın parçası haline gelen etkenler özellikle kalp krizini tetikliyor. Eskiden ani ölümlerde, (nazar değdi), (kaderi böyleymiş) denilirdi. Oysa bugün, modern tıbbınolanaklarıyla kalp ve damar hastalıklarının nedenlerini ve korunma yollarını biliyoruz.” ANJİYOİLE % 98 ORANINDA DOĞRU TANI Son yıllarda anjiyo uygulamalarındaki artışın, hekimlerin teşhiste şüphe bırakmama isteği ile yakından ilgili olduğunun altını çizen Demirtaş, “Kalp ve damar rahatsızlıklarına yönelik testlerde yüzde 10-15 yanılma payı olabiliyor. Ancak, anjiyo yöntemiyle yüzde 98 oranında doğru tanı koyabiliyoruz” dedi. Demirtaş, kılcal damarlara yönelik testlerde anjiyonun da yeterli olmadığını, kesin sonuç alınması için farklı testlerin de gündeme geldiğinin altını çizdi. Hekimlerin ve sağlık kurumlarının anjiyo uygulamalarının suiistimal edilmemesi yönünde otokontrol mekanizması oluşturmasının gerekliliğine değinen Demirtaş, şöyle devam etti: “Bir hekimin, anjiyo uygulamalarının yüzde 20’den fazlasında hastada herhangi bir riske rastlanmıyorsa, bulguları doğru değerlendiremediğini düşünürüz. Hekimlerimizin bu alandaki yenilikleri mutlaka yakından takip etmeleri ve kendilerini yetiştirmeleri gerekiyor. Her ne kadar anjiyo ile doğru tanıya ulaşma oranı yüksekse de gereksiz uygulamalardan kaçınmak zorundayız. Bunun için öncelikle bulguların doğru değerlendirilmesi ve anjiyo kararının bundan sonra verilmesi gerekmektedir.”