BIST 9.998
DOLAR 32,38
EURO 34,77
ALTIN 2.438,86
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

İşte AK Parti'nin seçim başarısının sırrı!

Türk seçmeni 12 Haziran'da AK Parti'nin bu söylemini satın aldı...

Abone ol

İletişimci Necati Özkan 12 Haziran 2011 Genel Seçim sonucunu Milliyet için inceledi:

"AK PARTİ SEÇİM ÇOKTAN KAZANDI"

AK Parti, 12 Haziran Genel Seçimleri'nde profesyonel seçim kampanyasına en geç başlayan partiydi. AKP kampanyaya geç başladı ama seçmenin karşısına çok iddialı bir programla çıktı.
Referandumdan sonra iktidar sözcüleri ve AK Parti paralelindeki kalemler zihnimize şu algıyı kazımakla meşguldüler:

"Biz bu seçimi çoktan kazandık. Biz bu seçimde elde edeceğimiz sonuçla 2023'ü de içine alan tüm seçimleri kazanmanın peşindeyiz. Biz lider Türkiye yaratmanın peşindeyiz"

Rakipleri seçim kampanyasına başladığında Erdoğan hükümet icraat olarak açılışlar yapıyordu. AKP seçim kampanyasına geç başladı ama iddialı projelerle çıktı "Hedef 2023" olarak özetlenen vizyonda beş ana hedef vardı: 1. İleri demokrasi, 2. Büyük ekonomi. 3. Güçlü toplum, 4. Yaşanabilir çevre ve marka şehirler, 5. Lider ülk. AK Parti'nin büyük umutlar vaat eden Türkiye hayali seçmen için kıyas kabul edilemeyecek ölçüde cazipti. Seçmen, AKP'nin sunduğu "liderleşen Türkiye" hayalini satın aldı.

12 Haziran seçimlerinin üstünden tam 90 gün geçti. Bu sürede CHP'nin yemin krizi ile BDP'nin meclis boykotu yaşandı. TSK'nın tepesindeki 4 general istifa etti. Yeni bir global ekonomik krizin öncü sarsıntıları hissedilmeye başlandı. Güneydoğu'da kanlı olayların artmasıyla Ramazan ortasında Kandil'e dönük yeni bir hava operasyonu daha başlatıldı. Bu yoğun gündem, 12 Haziran'da hangi partinin neden kazandığını, hangi partinin neden kaybettiğini sakin bir kafayla analiz etmeyi engelledi. İletişimci Özkan'a göre işte seçmenin AK Parti'ye yaşattığı tarihi zaferin analizi...

AÇILIŞLARI MİTİNGE DÖNÜŞTÜRDÜ

Muhalefet partileri kendi kampanyalarına ocak ve şubat aylarında start verirken, Başbakan Erdoğan kampanya gibi gözükmeyen yurt içi ve yurt dışı gezilerle meşgüldü. Hemen her hafta sonu bir ilde toplu açılışlar yapıyordu. Ve bu açılışlar onlarca TV kanalından canlı yayınlanıyordu. Birer hükümet icraatı olan bu açılışların yaratmakta olduğu muazzam algı, AKP'nin seçim kampanyasını rakiplerine göre daha geç başlamasının nedenlerinden biriydi.
Asıl neden siyasi gelişmeleri son ana kadar okumak, rakiplerin oyun planlarını anlamak ve rakiplerden daha taze fikir ve çok daha güçlü projelerle başlamaktı.

DENEYİMLİ SAHA ÖRGÜTÜ

Geç başlasa da en kapsamlı profesyonel kampanyayı AKP uygulayabilirdi. Çünkü başta ekran-resmi-2011-09-12,-11.22.51-am.pngBaşbakan Erdoğan olmak üzere, tüm AKP kadrosu idmanlıydı. AKP'nin saha örgütü mükemmel işleyen, deneyimli bir seçim makinesiydi. Seçim Koordinasyon Merkezi, rakip partilerinkiler gibi seçimden seçime açılıp kapatılan göstermelik bir organ değil, 365 gün çalışan devamlı bir siyasi pazarlama aracıydı. Partinin kurulduğu günden beri hizmet aldığı profesyonel ekip de, parti kadar deneyimli ve hazırdı.

MUHALEFETİ SERT ELEŞTİRDİ

Aralık 2010 Şubat 2011 arasındaki CHP'nin her kafadan ayrı ses çıkan kaotik dönemini Başbakan Erdoğan iyi değerlendirdi. CHP kampanyası başlayınca kimi AKP sözcüleri CHP'nin "Aile Sigortası"nı önemseyip, kaynak sorununu dile getirdiler. Ama sonra muhatap olmamanın daha doğru olacağını kavradılar. Başbakan sadece Kılıçdaroğlu'nu değil, İsmet İnönü dönemi de dahil olmak üzere tüm CHP tarihini gündem konusu yapıyor ve toplumsal hafızadaki negatif CHP algısını pekiştiriyordu.

KILIÇDAROĞLU FIRSATI DEĞERLENDİREMEDİ

Başbakan Erdoğan'ın ana muhalefet liderinin mezhepsel kökenine vurgu yaparak muhafazakar seçmenin oylarını kendi partisi lehine çekmek için miting alanlarında söylediği "Biliyorsunuz kendisi Alevi" şeklindeki sözü, Kılıçdaroğlu tarafından değerlendirilemedi. Erdoğan, miting meydanlarından kendisini sürekli TV'de tartışmaya davet eden Kılıçdaroğlu'nun talebini "Ustalarla çıraklar aynı sahnede ne yapsın?" diyerek savuşturdu. 

MUHALEFETTE OLMAYAN HER ŞEY İKTİDARDAYDI

Bir yandan milliyetçi bir söylem geliştirilirken diğer yandan MHP'nin baekran-resmi-2011-09-12,-11.23.30-am.pngraja takılacağı algısı işleniyordu. Öte yandan, devletin Öcalan ile görüşmekte olduğu ve tek başına anayasa yapacak çoğunluğa ulaşılması halinde Kürt sorununun yeni anayasa yoluyla halledileceği, Öcalan'ın şartlarının iyileştirileceği anlatılıyordu. Bu arada BDP'nin geliştirdiği sivil itaatsizlik eylemleri eleştiriliyor, resmi imamlara ilişkin BDP politikaları sadece bölgenin değil tüm Türkiye'nin muhafazakar seçmenine her gün şikayet ediliyordu. İktidar partisi ile aynı görüşleri paylaşan düşünce kuruluşlarının sözcüleri, akademisyenler ve medya temsilcileri iyi planlanmış bir orkestrasyonla kampanyanın entelektüel arka planını dolduruyorlardı. Psikolojik üstünlük başta olmak üzere muhalefette olmayan her şey iktidarda vardı. Baskın bir medya desteği, finansal güç, örgütlü iş kesimleriyle ilişkiler, uluslararası ilişkiler, seçmenle örgütlü ilişkiler ve yüz binlerce kişiden oluşan, kazanmaya imanlı ve idmanlı saha örgütü!

ÇILGIN PROJE ZAMANLAMASI

Ana muhalefet partisinin seçim kampanyasında tek ciddi silahı olan Aile Sigortası projesine ait ekran-resmi-2011-09-12,-11.23.37-am.pngkampanya filmi Mart ortasına doğru yayınlanmaya başlamıştı. Aile Sigortası projesi mart ayı boyunca seçmenlerin dikkatini çeken en önemli muhalefet projesi oldu. Köşe yazarları, TV yorumcuları, siyasi konularda program yapan medya temsilcileri günlerce bu projeyi tartıştılar. Proje nasıl çalışacaktı, ne kadar aileyi kapsayacaktı, kaynak nerden sağlanacaktı, vs.
Başbakan Erdoğan'ın Aile Sigortası'nın etkisini kırmak için "Çılgın Proje"yi kullanacağı anlaşılıyordu. Erdoğan hiç acele etmedi. Daha çok merak edilmesi için projeyi sır gibi sakladı, Nisan'ın son haftasına kadar bekledi. Nisan sonunda "Çılgın Proje" açıklandığında, gündemde Aile Sigortası'ndan eser kalmamıştı. Seçmenler arasında veya medyada CHP'nin en somut projesi artık eskisi kadar rağbet görmüyordu.