BIST 11.072
DOLAR 32,18
EURO 35,00
ALTIN 2.501,17
HABER /  GÜNCEL

İnternet doktorları da vurdu

Çağımızın en büyük buluşu olarak gösterilen internet bir çok meslek grubunu olduğu gibi doktorları da derinden sarstı.

Abone ol

Google denen musibetin gün gelip ekmeğimizi elimizden alma tehdidinde bulunacağını rüyamızda görsek inanmazdık. İnternet denen gavur icadının ülkemizde de yaygınlaşmasıyla doğru yanlış her türlü bilgiye artık kolayca ulaşan vatandaşlarımız sağlık konusundaki geleneksel referansları olan Ayşe Nine, Güzin Abla, Haydar Abi, Gölge Adam gibi karakterleri Medical World Search, Best Evidence, Internet Health-Care 2000 benzeri arama motorları ile değiştirmeye başladı. Ancak olan her zaman olduğu gibi yine biz doktorlara oldu. Web browserleri çıkıp mertlik bozulunca insan hastasıyla ağız tadıyla iki laf edemez hale geldi. Bir çok sitede hastalığı hakkında acayip bilgiler edinen kişileri gerek tanı gerekse yapılacak tedavi açısından tatmin etmek deveye hendek atlatmaktan beter hale dönüştü. Üstelik bizlerin önerdiği tedavi düzenlerinin uygulaması pek zahmetli iksir satanların ki oldukça pratik olunca al gözüm seyreyle durumlar da kaçınılmaz hale geliverdi.

Siberalem atılım içine girer dördüncü kuvvet medya durur mu…Gazete eki veya aylık dergi hazırlamanın mutlak gereği olarak sağlıkçı yazarlar türedi (söz meclisten dışarı). Çoğu zaman doktor veya konunun uzmanı bile olması gerekmiyordu. Nasılsa izleyen sivil toplum örgütü yok ya, üfürünüz gitsinler, hapları veriniz yutsunlar prensipleri izlenir oldu. Önde gelen temalardan anti-aging ve diyet guruluğu zaman zaman eski başbakan eşlerinin eline bile kaldı. Önceleri mucit diyetisyenlerin adıyla neşredilen listeler ise sonradan güzel bir sanat insanına atfedilerek odaklanan ilginin maksimum olmasına çabalandı. Örneğin güzel bir mankenimiz sadece bir hafta içinde nasıl olup da yediklerinden hiç taviz vermeden 59.250 kg. dan 57.150 kg.a zayıflayabildiğini ballandıra ballandıra anlatıyordu.

Ortada Amerika’yla kıyaslanamasa sağlık alanında hatırı sayılır bir pazar olduğu kesin. Köşe bucak öğüt verenlerin ise uzmanlık alanlarını anlamak kolay değil. Hoş merak eden de pek yok galiba. Özgeçmişlerine baktığımızda Çin’e gidip 6 ayda hemencecik akupunktur öğrenenler, Avrupa’da (hangi ülke olduğu belli değil) uzmanlık belgesi alanlar, biyoenerji mütehasisleri, Tai-Chiciler ve adını sayamadığımız niceleri. Bu insanlar ofis açmak için kimden izin alırlar, bilimsellikten çok deneme yanılmaya dayalı tecrübelerini ne cesaretle uygularlar anlamak zor.

Yabancı tıp dergileri internet çağının onlarda bizden biraz önce başlaması itibariyle şu an ‘güvenilirlik’ ve ‘hasta bilgilerinin dokunulmazlığı’ gibi konuları tartışıyorlar. Çünkü oluşturulan sitelerde çeşitli doktorlar sizin doldurduğunuz formlar aracılığı ile tanı ve tedavinizi düzenliyor ve paranızı alıyor. Bu doktorların ehil olup olmadığı, sizin hakkınızdaki hastalık kayıtlarının ne denli gizli tutulacağı en belirsiz konular. 2 yıl öncesine kadar hastaneler, resmi kurumlar, üniversiteler tıp siteleri oluşturarak hastalara yardım etmeye çalışırken artık kar amacı güden şirketler bu işi ele almış durumda. Çeşitli sponsorlar amaca uygun bilgiler veriyorlar.

On-line tedaviyi tartışmak bizim için biraz erken. Ancak ülkemizde de 2 milyon civarında internet kullanıcısı hedeflenmişken, en azından çeşitli sitelere başvurarak hastalıkları hakkında bilgi edinenler için referansları belirlemek gerekiyor.

Amerika’da tıbbi arama motorlarına başvuranların en sık araştırdıkları konuların başında-başvuranların yüzdesi olarak: alerji (%37), kanser (%35), kalp hastalıkları (%29), diyabet (%26), sindirim bozuklukları (%24), artrit (eklemlerin iltihabi hastalıkları-%24), yüksek kolestrol tedavisi (%22),migren (%20) ve astım (%19) geliyor. Bu siteleri ziyaret edip bilgi alanların %54ü bir doktora giderek hedeflediği reçeteyi yazdırıyor, %50si edindiği bilgi sonucunda bir dostunu veya akrabasını doktora gitmeye zorluyor, %46 sı egzersiz ve yeme alışkanlıklarını değiştiriyor, %45i kendine bir reçete uygun görüyor, %41i direkt doktora gidiyor, %33ü verilen reçeteye daha dikkatli uymaya başlıyor, %20 si ise piyasada satılan ilaçlardan alıyor.

Peki bir hastalık merak edildiğinde veya tıbbi bir sorun araştırıldığında izlenmesi önerilen yol ne?
Her şeyden önce ziyaret edeceğiniz siteler İngilizce olduğundan okuduğunuzu anlayabilecek kadar dil bilmek gerekiyor. İlk aşama kolaylık olması açısından önceden ayıklanmış (prefiltered) bilgiler içeren sitelerle başlamak olabilir. Özellikle hastalıklar hakkında sorularınız varsa önerimiz Best Evidence (www.acponline.org/catalog/electronic/best_evidence.htm). Sorularınıza yanıt veren kaynaklar oldukça sınırlandırılmış ve içeriği zengin. Örneğin, hipertansiyon + diyabet + tedavi anahtar sözcükleriyle toplam 19 kaynak çıkıyor.

Sorularınız genel tıp ile ilgiliyse bu kez tıp kitaplarını araştırmak doğru olacaktır kanaatindeyiz. Cochrane Library (www.updateusa.com/cochrane.htm) ve UpToDate (www.uptodate.com) önerilebilecek yerler. Hem genel tıp hem de çok özel durumlar için sorularınız varsa önerimiz Scientific American Medicine (www.samed.com).

Konunuz hakkında en detaylı bilgilere ise US National Library of Medicine (www.ncbi.nlm.nih.gov/PubMed) adresinde ulaşabilirsiniz. Ancak bu site biraz profesyonel olmayı da gerektiriyor. Yine ücretsiz olarak ulaşabileceğiniz MD Consult (www.mdconsult.com), eMedicine (www.emedicine.com), Medical World Search (www.mwsearch.com) sorularınıza kolaylıkla yanıt bulabileceğiniz yerler arasında sayılabilir. Türkçe kaynaklar için temel yaklaşım tıbbi bilgi almak yerine tıbbi hizmetin nereden alınabileceğine göre düzenlenmiş. Buna göre çeşitli hastaneler, poliklinikler, üniversitelerin tanıtımının yer aldığı siteler bulmak mümkün.

Sağlık Bakanlığı (www.saglık.gov.tr) çeşitli istatistiklere ulaşabileceğiniz bir yer. Tabip odaları da oldukça iddialı sayfalar hazırlamış. Örneğin Ankara Tabip Odasının sitesi (www.ato.org) bir çok kişiye ilginç gelebilir. Üniversiteler genellikle reklam amaçlı sayfalar oluşturmuşlar. Nadiren tıbbi bilgiler içeren ve sorularınıza yanıt bulabileceğiniz yerler var. Özel hastanelerin de çok yüzeyel bilgiler içeren sayfaları var. Ancak ülkemizde halen Türkçe tıp literatürü izleyebilecek düzeyde değiliz.

Alternatif tıp yöntemlerinin sınırları tam çizilemediği için tartışmaya son vermek de kolay olmuyor. Kesin konuşmak için erken, veriler yetersiz. Ama bilim dünyası bu konuyla çok ilgili. Bu yöntemlerden uygun olanlarını modern tıbba entegre etmek için çalışmalar sürüyor. Zaten eski çağlarda doktorlar aynı zamanda büyücülük işlerini de yerine getirmiyorlar mıydı, bakmayın şimdilerde bilim diye ortalarda gezindiklerine…

Son tahlilde mucize olarak size pazarlanan çok iddialı yöntemlere inanmamanızı öğütlüyoruz. Gerçek olan yaşam tarzınızı değiştirerek, estetik cerrahi, vitaminler, anti-oksidanlar, hormonlar ve gen tedavileriyle yaşlanmaya bağlı çıkabilecek hastalıkları ve belirtileri hafifletmek veya geciktirmek şimdilik.

Yayınlanan bildiriler bu bağlamda piyasadaki yöntemlere saygı duyuyor ama her zaman dikkatli olunmasını öğütlüyor. İnanılmazı önerenler çoğunlukla doğruyu söylemiyor. Hem merak etmeyiniz. Tıp, genetik mühendislik, ilaç bilimi, kök hücre çalışmaları ve doku mühendisliği çalışmalarını yoğunlaştırarak sürdürüyor. Araştırma fonları da ticari karşılığı olduğu için oldukça yüksek. Ama mucizeler elde etmek için daha yol uzun. Diyet konusuna gelince. Listelerin 1864 yılından bu yana içeriği oldukça büyük farklılıklar göstermiş olsa da felsefe açısından pek de bir ilerleme yok gibi.Yani ha merdivenleri ters çıkmışsın ha dondurma yerine patates yemişsin. Ancak insanoğlunun varoluşundan beri hep peşinde olduğu çok yiyip hiç kilo almama mucizesi henüz gerçekleşemedi maalesef. Yine de merak etmeyiniz bu konuda en ufak bir ipucu bulunursa, bu müjdeyi size ilk muştulayan yazarınız olacak.

Sağlıklı Haftalar…
Dr. Serdar Günaydın / HÜRRİYET