BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

İngiltere'de koalisyon çatlağı derinleşti

AB'nin kriz zirvesinde veto kararı alınması İngiltere hükümetinin zirvesindeki siyasetçiler arasında gerilim yaratmaya devam ediyor. Başbakan Cameron, parlamentoda kendini savunurken, ortağı itirazlarını yineledi.

Abone ol

İngiltere'nin Avrupa Birliği'nin geçen haftaki zirvesinde, gündeme gelen formüle destek vermeyen tek ülke olarak sivrilmesi ardından, ülke siyasetinde çalkantı sürüyor.

Başbakanı David Cameron bugün parlamentoda düzenlenen oturumda aldığı kararı savunarak, ülkenin ulusal çıkarlarını ve mali sektörünü korumak için bunun gerekli olduğunu kaydetti.

Diğer AB üyelerinin ulusal bütçeler üzerinde denetimleri artırma konusunda tavırlarını yumuşatması ardından İngiltere muhalefetinde yalnız kalmış, bu konu hükümet içinde tartışma yaratmıştı.

Oluşan gergin hava, bugün de sürdü.

Koalisyon ortağı Liberal Demokrat Parti'nin lideri, Başbakan Yardımcısı Nick Clegg Avam Kamarası oturumlarında, Cameron'ın yanındaki yerini almadı.

Clegg'in koltuğu boş kaldı

Oturuma katılmayan Clegg, daha sonra gazetecilere bir açıklama yaparak, Cameron ile hemfikir olmadığını kamuoyu önünde bir kez daha dile getirdi.

Clegg, başbakanın ülkenin tecrit edilmesine yol açtığını ve bunun hem istihdama hem de büyümeye olumsuz etkileri olacağını savundu.

"Zirve sonrasında bu sonuçtan hoçnut olmadığımı Başbakan'a derhal söyledim" diyen Clegg,"Görüşüm bakidir, sadece zirveden bu yana bunun gerekçeleri güçlendi" dedi.

Oturum sırasında zaman zaman sıkıntılı görünen ve yüzü kızaran Başbakan Cameron gelişmelerin koalisyonun dağılmasını söz konusu kılmayacağını vurguladı.

Ancak, Clegg'in yokluğu muhalefet saflarından 'Clegg nerede?' nidalarının yükselmesine yol açtı.

'Sandalyemizden olduk'

Ana muhalefet lideri Ed Miliband de Cameron'ın İngiltere'nin karar vericilere ait masadaki sandalyesinden vazgeçtiğini, bunun karşılığında ise Brüksel'den eli boş döndüğünü savundu.

Gelinen noktanın İngiltere için 'diplomatik bir felaket' olduğunu söyleyen Miliband, Başbakan'ın partisinden onay alamayacağı için Brüksel'de anlaşmaya varılmasını istemediğini öne sürdü.

Cameron'ın lideri olduğu Muhafazakar Parti'de birçok milletvekili Brüksel'e yetki devri anlamına gelebilecek her türlü düzenlemeye şiddetle karşı. Cameron ise tüm tartışmalara rağmen, Avrupa Birliği üyeliğinin İngiltere'nin çıkarları açısından hayati olduğunu ifade etti.

Cameron, AB değerlerine bağlı, sadık bir üye olup aynı zamanda İngiltere'nin çıkarlarına uygun olmayan düzenlemelerin dışında kalmanın mümkün olduğunu savundu.

Cameron, "Biz 27 üyeli bir anlaşma niyetiyle gittik, ben de Almanya ve Fransa'nın anlaşmalarda değişiklik önerisine iyi niyetle yaklaştım, İngiltere için gerekli güvenceleri sağlayarak AB'nin bütününü kapsayacak bir anlaşmaya varılması için samimiyetle çalıştım. Tek pazar ve mali hizmetler konusunda (istenilen) güvenceler mütevazı, makul ve amaca uygundu" dedi.

Önerilerin mimarı durumundaki Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, İngiltere'nin güvence taleplerine tepki göstermişti.

Sarkozy zirvede alınan kararlar ardından, diye konuştu.

AB'nin ekonomiden sorumlu komisyon üyesi Olli Rehn ise bugün yaptığı açıklamada, İngiltere'nin tavrının Avrupa Birliği'nin bütünü için olumsuz olduğunu söyledi.

Rehn, "Avrupa'nın içinde yer alan güçlü ve yapıcı bir İngiltere istiyoruz; İngiltere'nin Avrupa'nın çeperinde değil, merkezinde olmasını istiyoruz" diye konuştu.