BIST 9.722
DOLAR 32,56
EURO 34,83
ALTIN 2.430,96
HABER /  GÜNCEL

İmamlık yapıyordu o şimdi hamal

MUŞ'ta imamlık yaparken 28 Şubat sürecinde tutuklanan ve görevden alınan Ali İhsan Güven, 16 yıldır ailesini hamallık yaparak geçindiriyor

Abone ol

28 Şubat sürecinde Muş'ta imamlık yaparken tutuklanan ve görevden alınan Ali İhsan Güven, 16 yıldır ailesini hamallık ve gündelik işler yaparak geçindiriyor.

Güven, AA muhabirine, Muş'ta imamlık yaptığı dönemde kendisi gibi birçok imam ve memurun inancından dolayı görevden alındığını anlattı.

28 Şubat sürecinde hayatının değiştiğini belirten Güven, "28 Şubat süreci bugünden çok farklıydı. O gün ülkeyi tamamen karanlık güçlere teslim etme süreciydi, karanlık güçler bölgede ve Türkiye'de cirit atıyorlardı" dedi.

BASİT GEREKÇELERLE İŞİNE SON VERİLDİ

İmamlık yaptığı sırada üç defa gözaltına alındığını, mahkeme süreci tamamlanmadan Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yazılan yazıyla görevden alındığını anlatan Güven, devlet memurlarının basit gerekçelerle işlerine son verildiğini belirtti. 

Güven, görevden alındıktan sonra ailesini geçindirmek için inşaatlarda çalıştığını, hamallık yaptığını, çiftçilikle uğraştığını ifade ederek şöyle konuştu:

NE İŞ BULURSAM YAPMAYA ÇALIŞTIM

"İfademde söylemediğim şeyler dosyama eklendiği için cezaevine gönderildim. Cezaevinden çıktıktan sonra memurluğumuz da elimizden alındığı için çalışacak bir işim yoktu. O an elimden gelen tek iş hamallıktı. Daha sonra inşaatlarda çalıştım. 7 nüfuslu ailemi geçindirmek için o zamanın şartlarında da geçindirmek öyle kolay değildi ne iş bulursam yapmaya çalıştım. İlimle uğraşan bir insanın inşaatlarda çalışması ayrı bir zulümdü."

BU MESELEYİ MAHKEME-İ KÜBRA'DA ONLARDAN HAKKIMI SORACAĞIM

Okula giden çocuklarının eğitimine devam etmesi için bunları yapmak zorunda olduğunu dile getiren Güven, "Benim mesleğim olmadığı için bana çok zor geliyordu inşaatlarda çalışmak ama bu zorlukları aşmaya mecburdum. Çünkü evimde ekmek bekleyen çocuklarım ve geçindirmek zorunda olduğum ailem vardı. Kimseye muhtaç olmamak için bu zorluklara katlandım. Ben hakkımı o insanlara helal etmiyorum. Bu meseleyi Mahkeme-i Kübra'da onlardan hakkımı soracağım" diye konuştu. 

HERKES NASİBİNİ ALDI

Güven, "Bu süreçte herkes bir nebzede de olsa nasibini aldı, kimi aşından, kimi işinden oldu" ifadelerini kullandı. Güven, şöyle devam etti:

"Bunların hiçbirisi de hukuk çerçevesinde yapılmadı. Hukuk işlemiyordu sanki bu yaşanan şeyler Türkiye Cumhuriyeti'nde değil de işgal edilmiş bir yerde yaşanıyordu. Vatandaşın, vatandaşa yapacağı şeyler değildi, devletin kendi evladına yapacağı şeyler değildi. Nasıl olur da bir devlet kendi vatandaşını cezalandırır, hukuksuz suçsuz bir şekilde."

28 ŞUBAT'TA "İMZAN ARAPÇA'YA BENZİYOR" BASKISI

28 Şubat sürecinde Bursa'da bir anaokulunda öğretmenlik yapan Cavidan Ağın (55), imzasının Arapça'ya benzemesi gerekçe gösterilerek baskı gördüğünü, hakkında soruşturma açıldığını söyledi. Ağın, öğretmenlik yaptığı yıllarda başörtülü öğretmen sayısının çok az olduğunu buna rağmen mesleğini çok sevdiğini ve vatanına hizmet etmekten çok mutlu olduğunu anlattı.

Şevkle mesleğini yapan Cavidan öğretmen imzası arapça yazıya benzetildiği için psikolojik eziyet gördü.

Çalışma şevkinin bir anda kırıldığını dile getiren Ağın, şöyle devam etti:
"Bir gün okulumuza müfettişler geldi. Benden kendileriyle müdür odasına gelmemi istediler. Odaya gittiğimde imzamın Arapça olduğunu iddia ettiler. 'Siz, imzanızı Arapça atıyormuşsunuz' dediler. Ben de kendilerine 'Hayır, bu imza Arapça değil' dedim. Bu müfettişlerin okula gelip bu mazeretle beni müdür odasına çağırmaları, aylarca sürdü. Hakkımda soruşturma açıldı. Bazen 3-4 müfettiş gelip müdür odasında masayı hazırlayarak her seferinden değişik açılardan sorular soruyorlardı. Annemin adını, babamın adını sorarak değişik sorular yöneltiyorlardı. Ben, onlara bu imzamın bekarlıkta da kullandığım imza olduğunu, nikah defterine de bu şekilde imza attığımı söyledim. Bana her defasına 'İmzanın Arapça olmadığını kanıtla' diyorlardı ısrarla. Devamlı baskı altında tutuluyordum."

KİMYA ÖĞRETMENİ OLACAKKEN KUR'AN KURSU TEMİZLEMEYE BAŞLADI

28 Şubat döneminde derslere alınmadığı için, Dicle Üniversitesi'ndeki Kimya eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan Aysel Erdoğan, 2011 yılındaki afla okuluna geri döndü ve 2 sene önce mezun oldu. Ancak öğretmen olarak atanamayan Erdoğan, bir Kur'an kursunda temizlik görevlisi olarak çalışıyor. Eski öğrencilerinin şimdi hoca olduğunu belirten Erdoğan, iade-i itibar istediklerini söyledi.

Aysel Erdoğan, okula başörtülü alınmadığı için devamsızlıktan kalarak öğrenimini yarıda kesti.


Erdoğan, 1990'lı yıllarda 28 Şubat mağduriyetini yaşayanlardan biri olduğunu, 1998-1999 yılında başörtüsü nedeniyle derse alınmadığı için devamsızlık nedeniyle okuldan ayrılmak zorunda kaldığını söyledi."Okulda yaşadıklarımız psikolojimizi o kadar çok etkilemişti ki tekrar okula dönmek istemedim. Kız çocuklarının çok zor okutulduğu bir dönemde okulu kazandım" diyen Erdoğan, 28 Şubat süreci yüzünden eğitimini tamamlayamadığını vurguladı