BIST 10.320
DOLAR 32,28
EURO 35,13
ALTIN 2.469,14
HABER /  GÜNCEL

Hürriyete eleştiri yağmuru

Danıştay saldırısı sonrası ortaya çıkan gelişmeleri geç veren Hürriyet'e okurlardan tepki yağdı.

Abone ol

DANIŞTAY 2. Dairesi Başkan ve üyelerine yapılan kanlı saldırı ve ardından yaşananlar, geçen hafta Türkiye"yi derinden etkiledi. Bundan önceki benzer siyasi eylemlerin aksine, geçmişine ve olası bağlantılarına ilişkin birçok ipucu ile yakalanan sanığın, bu eylemi tek başına mı yaptığı, yoksa "daha derin" bağlantıları mı olduğu sorusu yalnızca siyaseti değil, medyayı da silkeledi.

Danıştay saldırısı ardından bu gazetenin haber tercihleriyle ilgili olarak 200"ün üzerinde mesaj geldi. Bu mesajların yaklaşık dörtte üçü, saldırıya ilişkin iddiaları, hakarete varan, öfkeli bir amigo diliyle savunan okurlardan geldiği için değerlendirme dışı kaldı.

Hürriyet"in yayın tercihlerinde sorun görmeyen okurlar, hükümetin saldırının olduğu gün olayı saptırma çabalarına giriştiğini iddia ederek, atılan başlıkların Türkiye gerçeğini çok iyi yansıttığını belirtiyorlardı. Bu okurlara göre, rejim büyük tehdit altındaydı ve Hürriyet yapılması gerekeni yapıyordu.

Olumsuz değerlendirmelerin ortak noktaları ise aşağıda aktardığım üç mesajda özetlenebilir:

Salih Turab: "Hürriyet, güzelim ülkemde çocuklarımıza demokratik, açık, birbirine tahammül edebilen bir ülke bırakmak varken Vatanı Karıştıran Güçler Birliği"nin oyununa gelme! Danıştay"ı bombalayan kişinin bağlantıları belliyken antidemokratik reflekslerle dindarları itham etme."

Yavuz Korkmaz: "Bazı yazarlarımız Danıştay"a saldırı ardından yaptıkları erken ve isabetsiz yorumlardan ötürü özür dilemeliler diye düşünüyorum. Bu saldırı her kimden geliyorsa, ne demokrasiye, ne laikliğe, ne insan haklarına, ne de Cumhuriyet"e inanıyor kanısındayım. Bu olay hepimize ders olsun."

Yusuf Kulaksız: "Hürriyet, sanki başka ülkede yaşıyor. 1 haftadır "Hürriyet Hürriyettir" değil; ne yazık ki."

Bu okurlarımız ve mektuplarını aktaramadığım diğer okurlar, Hürriyet"in, saldırganın, çete bağlantısı olduğunu gösteren işaretler ortaya çıktıktan sonra konuya gereken önemi vermediğini iddia ederken, bu durumun Hürriyet"in demokrasiye sahip çıkmadığı anlamına geldiğini belirtiyorlardı.

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök"e bu eleştirileri ilettiğimde, çete bağlantısının kurulmasına yol açan ilişkilerin odağındaki emekli yüzbaşı yeni serbest bırakılmıştı. Özkök, "Biz çete bağlantısıyla ilgili iddiaları gününde aktardık. Hatta, Hürriyet"in sürmanşetinde de saldırganın yalnız olmadığını, saldırının ertesi günü biz duyurduk. 21, 22, 23 Mayıs günlerinde Hürriyet manşetleri, çete iddiaları ile ülkedeki gerilimi düşürmeyi hedefleyen, hükümet kaynaklı açıklamalara ayrılmıştı. Bu nedenle, eleştirileri haklı bulmuyorum" dedi.

Cumartesi günü, saldırganın, cinayeti tek başına işlediğini sürekli tekrarladığına ilişkin bilgiler ve emekli yüzbaşının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması, Hürriyet"i eleştiren okur mektuplarını ciddi bir dayanaktan yoksun bıraktı.

Ama yine de, bence, okur mektuplarının haklı olduğu bir yön var; o da çete iddiasının ortaya çıktığı ilk gün, haberin birinci sayfada küçük görülmesi. Eğer 20 Mayıs günü bu haber büyütülmüş olsaydı, bu eleştiriler de gelmeyebilirdi.

Bir de 19 Mayıs günkü Hürriyet"in birinci sayfasına değinmek istiyorum. Tüm Türkiye"nin nefesini tutup izlediği cenaze töreninin ardından yayınlanan o günkü Hürriyet"te, törene katılanların Bakanlar Kurulu üyelerine fiili saldırıya varan protestoları ve başörtülü bir kadının, ancak başını açtıktan sonra törene katılmasına izin verilmesi, bence, birinci sayfadan dikkati çekecek şekilde görülmeliydi. Bu, o güçlü birinci sayfanın etkisini artırabilirdi.

Yazı işlerindeki arkadaşlar ise, bu değerlendirmeyi onlarla paylaşıp görüşlerini sorduğumda, "O günün tüm gelişmelerini gerektiği gibi aktaran bir birinci sayfa yaptık" yanıtını verdiler.