BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  SPOR

Hamit Altıntop: Fatih hoca yüzde 50 seviyorsa yüzde 50 sevmiyor

Türk futbolunda sistem yanlışlığından bahseden Hamit Altıntop, ''Bir Fatih hoca bile yüzde 50 seviyorsa yüzde 50 sevmiyor. Neden? Sistem sizi yanlışlıklara zorluyor.'' dedi.

Abone ol

Türk futbolunun en kariyerli isimlerinden biri olan Hamit Altıntop, Milliyet gazetesinden Nevzat Dindar'a konuştu. Sistemdeki yanlışlığın birçok oyuncuyu ziyan ettiğini söyleyen Hamit Altıntop, "Futbolcular depresyonda" dedi. 

Altıntop, "Burada sistem maalesef herkesi ziyan etmiş. A’dan Z’ye... Bir Fatih hoca bile yüzde 50 seviyorsa yüzde 50 sevmiyor. Neden? Sistem sizi yanlışlıklara zorluyor. Burada bir uyaran, eğiten, akıl veren hiçbir beklentisi olmadan bunu yapan kimse yok. Geri dönüp baktığımda inanamıyorum.

Ziyan olan çok örnekler var. Çoğu futbolcu depresyon yaşıyor. Endişeleri korkuları o kadar büyük ki... Onları yanlış itiyor veya kendilerini kabuklarına çekiyorlar ve yalnız bir dünyada yaşıyorlar. Özgürlük yok. Gündem şöhret sahibi olarak bakılıyor ama mutsuz, kendisi ile barışık değil" dedi. 

Hamit Altıntop'un röportajından öne çıkanlar şunlar;

Maalesef kelimesini çok kullanıyorsun? Mutsuz bir insan profili çiziyorsun dışarıdan bakınca...
Çok kullanıyorum. Çünkü bizim o kadar çok nimetlerimiz var ki bunları ziyan ediyoruz. Bunların değerini bilmiyoruz. Arkadaşların hiçbiri mutlu değil. Depresyondalar ve o yüzden maddiyata sarılıyorlar. Maddiyat bir nevi onları teselli ediyor. Bu sadece futbolda değil... Hedef, kafamı rahat yastığa koyayım değil. Ahlaki değerlerimiz ve sıkıntılarımız olmadığı için başarı da yok. Yenildiğimizde beraber üzülemiyoruz. Her sene başkan değişiyor. Ben 2012’de geldim. 5 başkan gördüm. Nasıl bir sistem oturtabilirsiniz ki?

Bunları dinlerken aklıma Arda Turan geldi
Çocuk sahibi bunu bilir aslında. Siz çocuğunuza ne kadar alan verirseniz o kadarını kullanır. Sistem ne kadar müsaade ediyor? Ben diyorum, balık başından kokuyor. O da onun ürünüdür. Öyle bir gerçek var. Cristiano Ronaldo 6. Altın Top’unu kovalıyor bizdeki futbolcular ise ne kovalıyor belli değil. Adam hedef koymuş 100 veya 150 defa milli takımda oynamak için. Bizim hedefimiz ne? Hedefi olmayan bir insan çizgisini bozar. Türk futbolcusunun hedefi nedir? Üç büyüklerde oynamak, iyi para kazanmak. Milli formayı giymek. Ben bundan bahsediyorum. Öğretmen okulda matematik dersi verdiğinde bir hedefi var. Günün sonunda bu çocuk şu formüllerle bunu bunu çözmeye çalışacak. Günün sonunda not veriyor, düzeltiyor. Futbolda bu yok ki! Kim bunu yapacak? Yönetici ağabeylerimiz sağ olsun! Kendi işleriyle meşgul olduklarından böyle şeyleri takip edemiyorlar. Ondan sonra “Biz fedakârlık yaptık. Elimizi cebimize attık.” Hikaye yani...

Volkan Demirel de gündemde. Onunla ilgili neler söyleyeceksin?
Volkan’ın açıklamalarında veya hareketlerinde bir agresiflik var. Hiçbirinde kötü niyet olduğunu düşünmüyorum. Bu arkadaşların desteğe, uyarıya ihtiyacı var. Hiç kimse demez mi, “Bu sana zarar verir. Yakın bir gün sana geri döner” diye... Takım içinden ziyade, kulübün içinden birinin bu uyarıları yapması gerekirdi. Biz önce kırarız sonra toparlamaya çalışırız.Onu toparlayana kadar 5 maç gitmiş, puanlar gitmiş, şampiyonluk gitmiş, özgüven gitmiş. 

Phillip Cocu için yorumun nedir? Doğru bir tercih mi?
Ben haddimi aşmak istemiyorum. Ama Ali Koç başkan geldi. Fikri düşünceleri inanılmaz. Kurumsal bir yapı oluşturmak istiyor. Ancak bir geçiş süreci vardır. Teknik ekipte; camiayı, takımı, ligi, rakipleri iyi bilen tarafsız yaklaşan bir kişiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Böyle şeyler işlerini daha çok kolaylaştırır diye düşünüyorum. Bayern Münih’te Van Gaal geldiğinde ilk haftalar inanılmaz zordu. Takım 10. sıradaydı. Ama ondan bir seri yakaladık. Hocaya inandık ve o sene şampiyon olduk. Almanya Kupası’nı aldık ve Şampiyonlar Ligi’nde finali kaldık. Van Gaal’ın oyun tarzı ile Bayern Münih’te 6-7 milli futbolcu bulunduğu için Almanya’nın da futbolu ilerledi. Cocu’yu tanımıyorum ve kendisini tartamam. Onu değerlendirmek biraz zor. 

Milli Takım için yorumun nedir? Işık görüyor musun?
Ne tartışılıyor bilmiyorum. Hoca mı, futbolcular mı? Böyle tecrübeli bir hoca, geçiş dönemi için başarılı olabilir. Ondan sonraki plan ne? Var mı? Burada herkes futbolu biliyor. Ancak haftanın 3 günü gidip gençlerle vakit geçirmiyor. Ya hoca olacaksın ya iyi bir yorumcu olacaksın. Böyle şeyler kovalanıyor. Az bir maaşa gidip altyapı hocası olmuyor. Züğürt Ağa filmi vardır bilirsiniz. Adam köyden geliyor, her şeyi deniyor. Batıyor. Günün sonunda ne yapıyor? En iyi bildiği şeyi çiğ köfteyi yapıyor. Ayağında terliği var. Mutlu mutlu evine gidiyor. Biz bunları yapamıyoruz. Bilmediğimiz ticari işlere giriyoruz. Politikaya giriyoruz. Müteahhit oluyoruz!

2002 ve 2008’de başarılar vardı. Ancak daha bu başarılar tekrarlanmadı. Kısa vadeli mutluluk yaşadık hep.
Biz de başarılar aslında başarısızlıktır! Selçuk’un o frikik golü Avrupa Şampiyonası’na gitmemiz bize ne verdi, ne aldı? Onu tartalım biz. 2008’de biz öyle bir turnuva oynadık. Baktığınızda o arkadaşlar bugün ne yapıyorlar? Mutlular mı? Buna bir bakın. Günün sonunda ne olursa olsun biz mutsuz veya yalnızız.

Yabancı sınırlaması ile ilgili neler söylersin?
2003’te Schalke ile maça çıktım. Benle beraber 9 yabancı sahadaydı. Burada önemli olan kalite var mı, başarılı futbol var mı? Konu aslında bu. Taraftar geldiğinde Türk mü Türk değil mi buna bakmıyor. Taraftar kalite görmek istiyor. Kendi özüne ve köküne sahip çıkman gerekir. Ahlaki değerleri koruyarak tabii ki. Kim ister altyapıdan oyuncu yetiştirmek varken, para verip transfer yapmayı... Bunu yapmak için zaman ayırmak lazım. Kendine dert etmek lazım. Tesis olması lazım. Sağlam bir ekip olmak gerekir. Öyle bir şey olmadığı için zor.

Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray, Schalke ile oynayacak. Bu maçlarla ilgili neler söyleyeceksin?
Galatasaray’ın gruptaki ilk galibiyeti çok önemliydi. Porto’da da o futbol sevindiriciydi. İki Schalke maçı var. Bu iki maçtan gelecek 3 puan büyük avantaj sağlar. Ama önümüzdeki iki maçta 1 puan olursa işi zora sokar. Schalke kötü değil. Sonuçta geçen sene ligde ikinci oldu. Çok farklı sistemler oynayan bir gruba sahip. Tecrübesizliği var. Ama diğer taraftan da genç ve hırslı, motivasyonu yüksek bir teknik direktörleri var. Yaş itibariyle de kendi alanında en iyilerden biri. Schalke’nin tek dezavantajı gerek hoca gerek de takım olarak tecrübesiz oluşu.

"BÜYÜKLERİMİZ ELEŞTİRİLEMİYOR"
Hamit Altıntop şöyle devam etti: “Maalesef bütün gazetecilerin de çok objektif, tarafsız olduğunu söyleyemeyiz. Birisi burda kulüp başkanını kolay kolay eleştiremiyor. Kolay kolay büyüklerimiz (Terim, Güneş, Denizli) eleştirilemiyor. Sıkıntı burada. Burada Hamit Galatasaraylı Mehmet Fenerbahçeli Ali Beşiktaşlı. Hep bir taraf var. İnsanlık dışı bir şey varsa bunun rengi yoktur. Bir Fenerbahçeli taraftar muz atıyorsa buna bir Fenerbahçeli de yanlış diyebilmeli. Bu Galatasaray’da Beşiktaş’ta da yanlış demektir.”

Eleştiriye açık değil miyiz yani...
Yanındaki insana yanlışını söyleyemeyecek misiniz? Ben farklı düşünüyorum diyemeyecek misiniz? Burada sizden üstün biri varsa alınmadan eleştiride bulunamıyorsunuz. Karşınızdaki insan buna alınıyor. Bu nedenle koltuk veya o pozisyondan olmak istemiyorsunuz.

Endişeleriniz var. Başka bir yerde iş bulamam veya aç kalırım. Ben ne yaparım? Böyle muhabbetlerimiz var maalesef. Bu sadece futbolda değil benim gördüğüm her alanda böyle.