BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.456,21

Gerilim Merilim Yok. Düpedüz Germe Harekâtı Var.

"Hadi biraz gerelim" denilerek başlatılan bir gerilim edebiyatı aldı başını gidiyor.

Bu edebiyata bakarsanız ülkenin ortadan ikiye ayrılması an meselesi.

Ama her nedense sokakta, çarşıda, pazarda bunun belirtileri yok.

Sokak, çarşı ve pazar kendi iradeleri rağmına, kendilerinin arzu etmediği bir biçimde, demokratik siyasi hayata darbe vurulma teşebbüsünden ve ortaya çıkan sebebi kendileri olmayan ama en çok da kendilerini vuracak olan belirsizlikten rahatsız.

Anlayacağımız “gerilim” tek taraflı.
Böyle olunca bunun adı "gerilim" değil "germe" oluyor.

Müesses nizam, namı diğer statüko elindeki son kozu gerilim edebiyatı ile oynuyor.

Bu sınırları Ankara"da bitmeyen bir germe harekâtı.
Nasuhi Güngör'ün dediği gibi Neo-con/Ergenekon kafiyesi sadece fonetiği itibarı ile bile çok rahatsız edici.

Bildik Ankara işi gererek kotarmaya, elinden inisiyatiflerini çıkarmamaya çalışıyor.

Bunun içinde toplumsal kutuplaşma ve gerilim kartını oynarken,önümüze tanımını bile cesurca yapamadığımız Laiklik başta olmak üzere sanal korkularımızı koyuyor.

Sabıkalı Demokrasimiz bu gerilimlerin merkez üssünü işlevsiz hale getirmediği sürece artçı ve ana sarsıntılarla daha çok uğraşır.

İlk bakışta çok mantıklı ve yerinde bir teşebbüs olan, 7 sivil toplum kuruluşunun “sağduyu” çağrısı, bilinen sebeplerle, “herkesi (bilhassa sa hükümeti) bir adım geriye atmaya” şeklinde malum medya tarafından servis edilerek berheva edilmeye çalışıldı.

Geri dönüp baktığımızda bu STK"ların 28 Şubat döneminin 5"li sivil inisiyatifinden çok farklı bir yerde durmaları sevindirici.

Ortaya konan bildiride yer alan “Türkiye"nin istikbalini karartmaya kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur” ifadesi, anlayana sivrisinek saz adrese teslim bir mesaj niteliğinde.
Ama bu mesajı üzerine alması gereken siyasi kanat ve muhalif medya topu tam anlamı ile taça attı.

Kabul ederiz ya da etmeyiz istikbalimizin karardığı yıllar olan 2001"lerden sonra, bu gün karartılmaması gereken aydınlık bir istikbalden bahsedebiliyorsak, bunun sebepler planında hazırlayıcısı kapatılmak istenen AKP"dir.

Şimdi şöyle düşünelim.

Ülkedeki son bir yıllık süreçte ortaya çıkan hepimizin bildiği,27 Nisan e bildirisi,367 kararı,Danıştay saldırısı,Ümraniye Bombaları,Şemdinli olayları ve sonucu,Hırant Dink ve Rahip cinayetleri vb konularda sabıkası tescilli siyasi gayrı siyasi organların ve medyanın “herkesi bir adım geriye atmaya” davetini akıllarınca yorumlayıp hiç oralı olmamaları ne anlama geliyor?

Yargı bir adım geri atmayacağına göre…

Cumhuriyeti partisinin kurduğunu iddia edecek kadar tarih bilgimizi yok sayan,hiç devlet yönetmediği halde devlet adamlığı adına pozlar ve nasihatler veren,CHP lideri ve kurmayları,kazdıkları siperden görebildikleri ufukla konuşmalarını günbegün sertleştirdiklerine ve geri adım lafını hiç mi hiç üzerlerine almadıklarına göre…

MHP şark kurnazlığı bile kabul edilemeyecek bir şekilde, "milletin seçtiğini millet kapatır" dediği halde, AKP liderini ve 70 kişiyi aç kurtlara yem edercesine siyasi yasakları savunabildiğine göre…

Medya ise bu değirmene su taşımada olanca maharetini sergileme niyet ve becerisinde olduğuna göre…

Tek seçenek AKP"nin bir değil bir kaç adım geri adım atması.

Bildik geri adım atma senaryoları var.
Seç beğen al.

Bunu hepimiz biliyoruz.

Adına da uzlaşma diyoruz.

Ama AKP bunları yaparsa, yani geri adım atma ya da uzlaşma adına ne derseniz deyin, demokrasi tarihimizin fasit kem talihini değiştirme becerisini gösteremez ise zaten kapanacak.

Kapanacak diyorum zira, 27 Nisan ve 367 olayından sonra hem ANAP hem de yeni bir ad ve yüze rağmen DP fiilen kapanmış durumdalar ama siyaseten cenazesini kaldıracak talihsizi henüz bulabilmiş değiller.

Uzlaşmaz ve geri adım atmaz! ise kapatılması yaygın kanaat.
Hatta bir kesimce beklenti.

Yani ölümlerden ölüm beğen durumları.

Sözün özü gerilim merilim yok.

Olsa olsa yeni Anayasa ile özgürlüklerin genişlemesi ve halka dağıtılması muhtemel haklardan dolayı, yenilmişlik hissi ile şimdiden gerilenlerin ülkeyi germesinden ve kaçınılmazı ötelemeye çalışmasından başka bir gergin durum yok.
Rahat olun arkanıza yaslanın ve filmin sonunu bekleyin.