BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

Güçlü Resepsiyon Güçlü Türkiye

Üzerinden çok zaman geçtiğinin farkındayım.

Ama âdetim 30 Ağustos resepsiyonlarını takip etmek olmadığı için alakasız kaldığım bu tören,daha sonra gözüme ve zihnime çarpan rahatsız edici özellikleri ile farklı görünmeye başladı.

Resepsiyon öncesi başlayan ve resepsiyon ile taçlanan, TSK’nın tam saha halkla ilişkiler çalışması başarı yönünden tartışılır oldu.

Değişen bir topluma değişmeyen şekilde soğuk savaş dönemi görüntüleri ile PR yapmak hiç de şık olmadı.

İşin doğrusu kıyasıya eleştirildi.

Demokratikleşme tartışmalarının tavan yaptığı bir dönemde anlayana sivrisinek saz anlamayana tank-top az modunda, her zamankinden daha kalabalık bir gösteri sunmuş olmayı nasıl anlamak lazım?

İşin doğrusu her fırsatta demokrasi ve hukukun üstünlüğünden bahseden, çağı yakalamak, hatta üstüne çıkmak hedefi ile övünen bir komuta kademesinden daha farklı kutlama beklenirdi.

Daha farklı metotlar denenebilirdi

O farklı metodların ne olabileceğini tavsiye makamında değilim.

Ama kuvvet komutanlarının devir teslim töreninde Eski Deniz Kuvvetleri Komutanının karargah salonlarında   Cem Yılmaz dışında da gülen ve güldüren biri varmış denilmesine sebep olan veda konuşması varya…

İşte o konuşma çok şey ilham edebilir belki.

Gelelim resepsiyona…

Artık Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bazı devlet erkânının resepsiyonlara eşsiz davet edilmesini bile tam hazmetmeye başlamış ve sorunun sadece bunun ile sınırlı olduğunu düşünürken başkaca ters giden husuların olduğunu farkettik.

Öncelikle bundan önce hiç kameralara verilmeyen, sadece salon içinde olup bitenleri izlediğimiz ya da bizim yayınlandığına şahit olmadığımız kapıda, sıra bekleme görüntüleri size ne anlattı.

Kapıda bekleyenler kimler?

Emirleri altındaki rütbeli subaylar tarafından bekletilen bir Başkomutan!

Yani Cumhurbaşkanı.

Sonra o subayın ita amiri Başbakan.

Gerçi hoş törenlere damgasını vuran Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye lafının resepsiyona yansımış hali, Güçlü Genelkurmay Başkanı, Güçlü Başbakan ya da Cumhurbaşkanı anlamına geliyor olabilir.

Kapıda içeri almak için sıra bekletme ancak bu anlama gelir.

İşin doğrusu Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bu sabrını ben vatan sevgisine verenlerdenim.

O çok övünülen devlet katındaki uyumun resepsiyona yansıyan hali bu olsa gerek.

Uyumun devamı adına fedakârlık beklenenler siviller olunca samanlık seyran oluyor adeta.

Manşetler daha bir heyecanla ve benzer formatta atılıyor.

Resepsiyon ile ilgili başka bir husus katılımcı profili.

Sürmekte olan Ergenekon davası sanıklarından mebzul miktarda bulunan davetliler listesi kimin listesidir?

Bunu açık ve net bir Ergenekon mesajı olarak okumasak bile,kör göze parmak bir çeşit meydan okuma üslubu içinde konuşmalar kime artı,kime eksi olarak yazılmıştır.

Ülkenin Zafer Bayramı törenleri, suçluluğu kendi mahkeme üyesi arkadaşları tarafından kabul edilmiş,fakat delilin delil sayılmaması nedeni ile yakayı sıyırmış bir yüksek mahkeme üyesinin şovuna dönüştürmeye kimin hakkı olabilir?

Biraz daha seçici olmak ne kaybettirir?

Resepsiyona gelmek için can atan bu tipleri kınamak mümkün değil zira bir meşruiyet zemini olarak resepsiyonda olmak ya da olmamak tek mesele onlar için.

Nitekim gerek gösteriler ve gerekse resepsiyondan aldığı tam gaz ile mesailerine başlayan doğuştan akredite gazeteci-yazar takımı kapıldıkları büyünün etkisindeler hala.
Onlara göre güçlü resepsiyon güçlü Türkiye demek herhalde.

Ermeni açılımı ve Demokrasi Açılımı bu büyünün etkisini kısa zamanda yok edecektir eminim.

Söylemesi benden.