BIST 10.177
DOLAR 32,38
EURO 34,79
ALTIN 2.406,29
HABER /  GÜNCEL

Gazetcilere hapishane yolu!

Yalçın Pekşen, gazeteciler üzerine kurulan baskılardan rahatsız oldu. AB'ye girme sürecindeki bir ülkede basının susturulmaya çalışılması, Pekşen'in sitemi oldu.

Abone ol

Akşam yazarı Yalçın Pekşen, gazeteciler üzerine kurulan baskıları ve yeni TCK'yla yapılacak yasal düzenlemeleri ele aldı. Pekşen, yazısında gazetecilere hapis yolunun açıldığını vurguladı. Pekşen, olanlardan ve olacaklardan ötür dedi.

Tekzip: Gazetecilerin 2 numaralı sorunu. Bir numaralısı tazminat davaları... Ancak bunlar 1 Nisan 2005'ten itibaren yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Yasası ile 2. ve 3. sıraya düşecekler. 1 numaraya yeni yasanın getirdiği hapis cezaları yerleşecek.

Böylece Avrupa Birliği'ne girme iddiasında olan ülkeler arasında, gazetecileri hapse atma iddiasında olan tek ülke olacağız.

Buna karşılık haklarında sürüyle yolsuzluk iddiası olanların yolsuzlukları önleme iddiasında olan ülke de biz olacağız.

Ancak artık ortada yolsuzluk iddiaları olmayacak. Yolsuzlukları, yazılmasını engelleyerek önleyen ilk ülke de sanırım, biz olacağız.

Türkiye değişiyor.

Perşembe günü Hürriyet'te Bekir Coşkun'un 'Onuncu Köy' köşesinde Ömer Öngüt adlı şahsın 'cevap ve düzeltme' metni yayınlandı.

Sakarya 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararıyla yayınlanan tekzipte 'Şeyh Fışfış Efendi' lafından alınan şahıs şunları ileri sürüyordu:

' 'İnsanın Yaratılışı ve Organ Nakli' eserimizde görüleceği üzere bizim beyanlarımız Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerif'lere dayanmaktadır. Yer kısıtlaması sebebiyle burada izaha imkan bulamıyorum. Şu kadarı var ki, bir tek Ayet-i Kerime bütün insanların görüşüne bedeldir. Allah-u Teala Ayet-i Kerimelerinde

'Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın...' (Bakara 195)

'Kendi kendinizi katletmeyin' (Nisa 29) buyuruyor.'
* * *
Görüldüğü gibi tekzip sahibi, organ nakillerinin yasaklanması yolundaki iddiasını Kuran'daki ayetlere, dolayısıyla şeriat hükümlerine dayandırıyor.

Gönül isterdi ki, din ile devlet işlerini ayırmış laik Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suç sayılan bu tutum karşısında devletin savcıları harekete geçip

-Gel bakalım buraya Hacı Fışfış... Sen ne diyorsun Efendi? Burası Suudi Arabistan mı? diye sorsunlar.

Öyle olmuyor; şeriat hükümlerine dayandırılmış tekzibin yayınlanmasına karar verilerek arkadaşımızın yakasına yapışılıyor.
* * *
Başbakanın sık sık söylediği gibi 'Damdan düşenin halinden en iyi damdan düşen anlıyor.' Benzer bir durum benim de başıma gelmişti.

Bir tarihte devletin bütün gücüyle (Polis ve adliye teşkilatına ek olarak uluslararası suçlu arama örgütü İnterpol aracılığıyla) 'dolandırıcılık' ve buraya sığdıramayacağım kadar çok başka suçlamalarla aradığı bir sanık hakkında 'dolandırıcılıktan aranan' demiştim. Bunun üzerine Zeytinburnu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin benim köşemde yayınlanmasına karar verdiği tekzipte, Türkiye Cumhuriyetinin yargılanmak üzere bütün dünyada hala aradığı sanık, kamuoyuna 'dimdik ayakta olduğunu' söyleyebilmişti.

Bu durum beni çok şaşırtmış ve düşündürmüştü.

Bekir Coşkun'a gönderilen tekzip karşısında ise neredeyse küçük dilimi yutuyordum.

Du bakali, daha neler olacak?

YAZI:Yalçın PEKŞEN
AKŞAM

pis