BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Feldkamp'tan İsviçre analizi

Galatasaray'ın eski hocalarından Karl Heinz Feldkamp Türkiye'nin İsviçre karşısında ne yapabileceğini yazdı. Tecrübeli Alman hoca Terim'e tavsiyelerde bulundu.

Abone ol

Bundan üç ay önce Türkiye'nin baraj maçlarına kalabileceğine inanmıyordum. Bu itirafımın gerekçelerini Türk Milli Takımı’nın evinde Gürcistan, Ukrayna ve Yunanistan'a bol keseden puan dağıttığını gören her Türk futbolsever biliyor. Bu nedenle Fatih Terim ve öğrencileri Türk milletinden kocaman bir takdiri hak ediyor. Baraj maçı kuraları çekilmeden önce İsviçre benim de gönlümdeki rakipti. Bunun en önemli nedeni Türkiye'nin İsviçre futbolunu diğer iki ülkeye göre daha yakından tanıması. Gerek Kubilay Türkyılmaz ve gerekse Murat Yakın'dan dolayı İsviçre futbolu Türkiye'de biraz daha yakından tanınıyor. İsviçre'de yaşayan Türklerden dolayı da bu ülke iklimi ve futboluyla yakından biliniyor. Fatih Terim'in İsviçre futbolunun güçlü ve zayıf yönlerini analiz etmede, Norveç ve Slovakya'ya göre daha avantajlı olduğunu tahmin ediyorum. Burada Fatih Terim'e ilk uyarıyı da yapmalıyız. Bu da İsviçre futbolunun son yıllardaki yükselişi. Milli takım yanında FC Basel gibi kulüpler bazında da Avrupa'da ses getirecek işler yapabiliyorlar. İsviçre 2008'de Avusturya ile birlikte Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak. Yani eleme maçları oynamadan şampiyonaya katılacak. Gelecek yıl da Almanya'ya gidebilirlerse kendileri için çok büyük iki organizasyonda seslerini duyurmuş olacaklar. Bu açıdan bakıldığında İsviçreliler için bulunmaz bir fırsat. Ancak işte bu fırsat omuzlarına çok ağır da bir yük yüklüyor. İsviçre baskı altında olacak. Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirmeli. Türkiye'nin ilk maçı dışarıda, ikinci maçı evinde oynamasını da bir avantaj olarak görüyorum. Türkiye grup maçlarında deplasmanda çok iyi oynadı. Ukrayna'yı deplasmanda yendi. Yunanistan ve Danimarka'yı deplasmanda elinden kaçırdı. Onlar karşısında da üstün olan taraftı. Alman bir atasözünün tam yeri geldi: "Türkiye deplasmanda çuvalın ağzını sım sıkı bağlamalı". Bağlamalı ki rakibi bir daha çuvaldan dışarı çıkıp, Türkiye'deki maçta kendini uğraştırmasın. Türk Milli Takımı bilhassa Fatih Terim'in göreve gelmesinden sonra Avrupa standartlarında bir ekip olduğunu gösterdi. Bu noktadan sonra ikinci bir Letonya faciasının yaşanmasına kimse izin vermemeli. Bu noktada başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere herkes Fatih Terim ve futbolcularına ihtiyaçları olan desteği vermeli. Letonya'ya beklenmedik şekilde elenip Portekiz'e gidememenin Türk futboluna verdiği zararı gözlerinin önüne getirip, ona göre hesap kitap yapılmalı. Türkiye'nin İsviçre'deki kura çekiminde İspanya ve Çek Cumhuriyeti ile birlikte seri başı olması şu an gurur duymamız gereken bir durum. Bu başarıyı biz, 2002'de Dünya üçüncüsü olmanın yanında Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı almasına da borçluyuz. Geçmişte kazanılan başarı, bir akçe gibi bugün işimize yaradı. Türkiye seri başılığı kaybetmemek için bundan sonrasında da gayretli olmalı. Türkiye, FIFA listelerinde ilk 10'un içinde bulunmalı. Çünkü bu potansiyele sahip. Türkiye-Almanya hazırlık maçını izlemeye gittiğimde İstanbul'da sokakta beni tanıyanlar yolda durdurup, "Almanya'da neler yapabiliriz?" diye sordular. Türkiye'de bir dönem çalıştığım için onların mantalitesini biliyorum. Futbol heyecanı daha onlar Arnavutluk'u yenmeden bile yüreklerini sarmıştı. Arnavutluk'u mutlaka yenip, baraj maçını da geçeceklerine şimdiden inanıyorlardı. Bu inancın milli takım formasını giyen bütün futbolcularda da olması en büyük arzum. Türkiye Milli Takımı’nın Almanya'da neler yapabileceğine ancak 16 Kasım'da oynanacak Türkiye-İsviçre rövanş maçı sonrası cevap verebilirim. İsviçre diğer iki rakibe göre Türkiye için daha kolay bir rakip. Ancak baraj maçına kalmayı başardıklarına göre dikkat edilmesi gereken bir ekip.