BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  EKONOMİ

Faiz oranları 'dip'ten çıkabilecek mi?

Geçen hafta 6.86 ile tarihinin en düşük seviyesine inen gösterge faiz, yeniden yükselişe geçerek yüzde 7.00 seviyesine yükseldi.

Abone ol

Küresel krizin en etkili olduğu 2008 yılında yüzde 25'lere kadar çıkan gösterge kağıdın bileşik faizi, yüzde 7'nin altına gerileyerek tarihi en düşük seviyelerine inerken, faizin bu seviyeleri koruyabileceği gibi aşağı yönlü bir baskı da olabileceği öngörülüyor.

Akbank Başekonomisti Fatma Melek, gösterge faizinde ''dip seviyelerin'' görülmesine ilişkin global likidite bolluğuyla gelişmekte olan ülkelerin sermaye akımlarını yönetme ve aşırı ısınmayı önleme sorunuyla karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.

Enflasyonun kontrol altında tutulmasının sağlanmasının, aynı zamanda sermaye girişlerinin finansal istikrarı tehdit edebilecek makro ekonomik dengesizliklere ve/veya aktif fiyatı balonlarına yol açmasının önlenmesinin konjonktürün en önemli konularının başında geldiğini belirten Melek, şunları kaydetti:

''2011'in ilk çeyreğinde enflasyonun yüzde 5'in altına gerilemesini bekliyoruz. Geçtiğimiz yıl Ocak ve Şubat aylarında vergi ayarlamaları nedeniyle yüksek gerçekleşen enflasyon, bu etkinin ortadan kalkmasıyla 2011'in ilk aylarında bu seviyelere gerileyebilecek. İlerleyen aylarda emtia fiyatlarındaki artışlar ve gıda fiyatlarının seyri risk olmayı sürdürecektir. 2011 sonu enflasyon beklentimiz yüzde 5,7. Enflasyondaki düşüs eğilimi, Merkez Bankasının faiz indirimi yapma olasılığını artırıyor. Gösterge faizin önümüzdeki aylarda yüzde 7 çevresinde (yaklaşık /- 50 baz puan) hareket etmesini bekliyoruz.''

Fatma Melek, ''Global konjonktür, Merkez Bankasının izlediği politika ve enflasyonun düşüş eğilimini sürdürüyor olması gösterge faizde dip seviyeleri görmemizi getirdi. Bu seviyeler devam edecek'' değerlendirmesinde bulundu.

MERKEZ BANKASI SİNYAL VERMİŞTİ

İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölüm Müdürü İzlem Erdem de dip seviyelerin görülmesinde gözlemledikleri ilk etkinin Merkez Bankası'nın daha önceden verdiği sinyal olduğunu, bu doğrultuda Ocak ayı içinde politika faizinde indirim beklentisi bulunduğunu ve piyasa tarafından bunun satın alındığını, bu durumun tahvil faizine yansıdığını söyledi.

Enflasyondaki düşüşün de gösterge faizindeki dip seviyelerin görülmesinde bir etken olduğunu ve faizlerin aşağı yönlü hareketini desteklediğini vurgulayan Erdem, önümüzdeki günlerde faizin bu seviyelerdeki seyrini koruyabileceğini belirtti.

Gösterge faizinde dış piyasalardaki gelişmelerin de etkili olduğunun altını çizen Erdem, gündemdeki global risklere ve özellikle Avrupa'daki durum ile volatil harekete bağlı olarak dalgalanmaların da görülebileceğine dikkati çekti.

İzlem Erdem, gösterge faizinin tüketici ve konut kredisi faizlerini belirleyen bir unsur olmadığını, bunda bankaların kaynak maliyetinin etkili olduğunu ifade ederek, kredilerin büyümesinin frenlenmesi yönünde alınan son kararlarla bankaların kaynak maliyetlerini artırabileceğini, bu durumda da kredi faizlerinin aşağı yönlü hareketinin pek mümkün görünmediğini belirtti.

DÜŞÜŞ DEVAM EDECEK Mİ?
HABERİN DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]



DÜŞÜŞ SÜREBİLİR

Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Birimi de faizlerin 2010 yılındaki düşüşünde global gelişmelerin önemli bir rolü bulunduğunu, gelişmiş ülkelerdeki faiz artırım sürecinin çabuk olmayacağı görüşünün Merkez Bankasının para politikasında önemli bir öngörü olarak kullanıldığı görüşünü belirtti.

Ayrıca orta vadede Hazinenin borçlanma gereğinin 2011 yılında da yüzde 100'ün altında olmasının, faizler üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturabilecek unsur olduğu belirtilirken, ''Faiz oranlarının son 2 hafta görüldüğü seviyelere inmesinde aynı anda etkili olan birkaç faktör var. Yılın son haftasında kamu mevduatlarındaki azalma ile artan piyasa likiditesi, tahminlerin de altında gelen enflasyon verileri ile politika faiz oranlarında indirimin devam edebileceği ihtimali ve uluslararası portföy hareketleri son 2 haftadır gerçekleşen faiz düşüşünde öne çıkan faktörler. Bu faktörlerin eş zamanlı bir şekilde devam etmesi, faizlerde aşağı yönlü baskının devam etmesine sebep olabilir'' yorumu yapıldı.

BİRAZ DAHA AŞAĞISINA İNEBİLİR

Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç ise özellikle bütçe tarafına bakıldığı zaman disiplinli maliye politikalarının devam edeceğinin görüldüğünü belirterek, bu çerçevede Türkiye'nin kamu borcunun GSMH'ye oranı olarak iyi bir döneme girildiğini söyledi.

Bunun çok sık rastlanmayan bir durum olduğunun altını çizen Toğuç, özellikle Avrupa bölgesi ekonomileri borç krizi içindeyken, borçluluk oranlarının daha iyi olduğu, hızlı büyüyen, enflasyonu kontrol altına almış bir Türkiye görüldüğünü vurguladı.

Özellikle enflasyon rakamının yüzde 6,5 dolayında çıkmasının, Merkez Bankasının daha fazla faiz indirmeye devam edebileceğine dair beklentileri güçlendirdiğini dile getiren Toğuç, şunları kaydetti:

''Bu da demektir ki yılın ilk çeyreğinde yüzde 5'lere inen bir enflasyon trendi göreceksek eğer, Merkez Bankası yüzde 5, 5,30'lara doğru faizleri indirebilir gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Piyasalar buna inandığı için de faiz oranlarında tarihi düşük seviyeleri görüyoruz. Bu seviyenin biraz daha aşağısına inebilir. Enflasyon daha da düşmeye devam edecek. Petrolde ve gıda fiyatlarında artış olmadığı takdirde düşük enflasyon trendi yılın ilk yarısında devam edecektir. Merkez Bankasının indirimleri faizler üzerinde baskı oluşturursa daha da aşağı seviyeleri görebiliriz. Gösterge tahvildeki bu seviyelerin Borsaya ve TL'ye olumlu yansımalarını görüyoruz.''

Osmanlı Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi Murat Salar ise ekonomik krizin en etkili olduğu 2008 yılında gösterge kağıdın bileşik faizinin yüzde 25'lere kadar çıktığını hatırlatarak, bugün bu oranın yüzde 7'nin altına gerileyerek tarihi en düşük seviyelere indiğini söyledi.

Bunun temelde borçlanma gereğinini azalmış olmasından kaynaklandığını ifade eden Salar, Türkiye'nin kriz öncesi zaten AB ekonomik kriterlerine göre borçlanma rasyolarını tutturduğunu, bu krizde bir miktar bozulsa da bütçe disiplinin sıkı tutulmasıyla borçluluğun azaltıldığını anımsattı.

Son dönemde Merkez Bankasının faizlerde yaptığı indirimi ve açıklanan enflasyon rakamlarını hatırlatan Salar, gösterge tahvilde bileşik faizin yüzde 6'lı seviyelere doğru gevşemesinin beklenebileceğini bildirdi.

KADEMELİ YÜKSELİŞ

ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren de gösterge faizin yüzde 7 bileşiklerin altına inmesinde temel olarak beklentilerden daha iyi gelen aralık enflasyonu sonrasında güçlenen faiz indirimi beklentileri ve yılın ilk haftası itibariyle uluslararası piyasalarda devam eden risk iştahının etkili olduğunu ifade etti.

Dağdeviren, şunları kaydetti:

''Aralık ayı enflasyon verilerinin Merkez Bankasının daha önceki açıklamaları ile genel olarak uyumlu olması, hatta çekirdek enflasyon ve ÜFE tarafında bir miktar daha artan risklere işaret etmesi nedeniyle enflasyona duyarlı bir faiz indirimi beklentisini gerçekçi bulmuyorum. Merkez Bankası, aralık ayındaki faiz indirimini munzam oranlarındaki artışlarla dengelemişti ve politika odağında daha çok finansal istikrar vardı. Bugün itibariyle bu politika çerçevesinin değişmesi için bir neden yok. Dövizde hali hazırda devam eden baskı ve emtia piyasalarındaki oynaklık Merkez Bankasının son uygulamalarının etkilerini bir süre daha izlemesine neden olabilir. Ancak Merkez Bankasından bir açıklama gelmediği sürece faizlerdeki aşağı yönde eğilim devam edebilir. Yılın ilk aylarında manşet enflasyonda yüzde 5'e, hatta yüzde 5'in altına doğru beklenen sert düşüş ve Hazinenin iç borçlanmalardaki rahatlığı dikkate alındığında ise yakın vadede faizlerde yukarı yönde belirgin bir baskı oluşması olasılığı düşük görünüyor. Biz faizlerin ancak nisan ayı itibarıyla yeniden kademeli bir yükselişe geçmesini bekliyoruz.''