BIST 9.136
DOLAR 32,38
EURO 35,05
ALTIN 2.326,22
HABER /  MEDYA

Erken seçim mi koalisyon mu? Koru yazı tura attı

Fehmi Koru, erken seçim ve koalisyon tartışmaları için 'yazı-tura' attığı yazısında, erken seçimin AK Parti'ye tek parti ikitdarı getirmeyeceğini söyleyerek uyarı gibi bir mesaj verdi.

Abone ol

İNTERNETHBAER.COM-7 Haziran seçimlerinden bugüne belirsizliğini koruyan erken seçim ve koalisyon tartışmaları için Habertürk'ten Fehmi Koru bugünkü yazısında 'fal' baktı.

"HÜKÜMETİN İŞİ FALA DÖNDÜ"

Koru, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kritik görüşmelerinden sonra 'tam kuruluyor' diye ferahlarken, aynı akşam Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, "Perşembe günü tarihi açıklama olacak diye beklememek lazım" ifadesinin kafa karıştırdığını söyleyerek, hükümetinin işinin 'fal'a döndüğünü ifade etti.

ERKEN SEÇİMDE, UFUKTA TEK PARTİ İKTİDARI VAR MI?

Kamuoyu yoklamalarının ve anketlerin, AK Parti açısından erken seçimi düşündürtecek kadar pozitif olmadığını söyleyen Koru, erken seçim sonuçlarında da 4 partili Meclis tablosunun pek değişmeyeceğini; tablo değişmezse ufukta tek parti iktidarının da olmayacağını ifade etti.

KORU'DAN ERKEN SEÇİM VE 'SEÇMEN' UYARISI

Koru, "Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu’ndan birinin yerinde olmayı, sırf ülke için doğru olanın kendi çıkarına da uygun olduğunu diğerine gösterebilmek için isterdim..." diyerek, "Çok açık biçimde verdiği mesaj dinlenmediği için kızarsa seçmen ve oyunu o kızgınlıkla kullanırsa ne olacak? Olup bitenleri algılaması istendiği gibi değil de, kendi iradesini bozmak ve değiştirmeye zorlamak olarak görür ve buna tepki verirse?" ifadeleriyle uyardı.

PARANIN YAZI VE TURA TARAFI

Kılıçdaroğlu'nun "Bana göre kurulmayacak" çıkışının umutsuz bir tablo çizdiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da, hükümetin bugün-yarın kurulacağı yolunda ipucu vermemesinin altında ve konuşmasının satır aralarında 'hükümet konusunda gereksiz umutlar vermek istemediği'nin yattığını söyleyen Koru, bu tavlonun paranın 'yazı' tarafı olduğunu, 'tura' tarafının ise şöyle olduğunu anlattı:

"İki parti neden haftalardır saatler süren görüşmeler yürütüyor, neden o görüşmelerden hareketle iki lider bir araya geliyor?

Ülke bir hükümet bekliyor da ondan...

Sandıktan tek partinin hükümet kurabileceği bir sonuç çıksaydı, şimdiye kadar çoktan yeni Bakanlar Kurulu oluşmuş, güvenoyu almış olurdu. AK Parti’nin oyları ancak 258 milletvekili çıkarmaya yetti; 276’nın biraz aşağısında kalarak... Bu durumda hükümeti kurmak için diğer 3 partiden birinin desteğine ihtiyacı var.

CHP koalisyon ortağı olmaya razı oldu ve bugüne öylece geldik...

Hükümeti CHP’yle kuramazsa AK Parti, önünde 2 seçenek daha var; ancak onların önü MHP tarafından kapatılmış durumda.

Görüşen partiler (AKP ile CHP) koalisyon oluşturamazsa başka ikili seçenek bulunmuyor. Ya AKP “azınlık hükümeti” denenecek ya da 45 gün dolacağı için “seçim hükümeti”...

İyi ama bu, seçmenin sandıktan çıkan kararına, yani “milli irade”ye aykırı olmayacak mı?
Bugün yeniden bir araya gelecek iki liderin üzerinde düşünmesi gerekli en önemli soru bu.

Vatandaş sandık başına gitti; seçime katılım büyüktü. Bayağı yoğun geçen kampanya süresince kendisine anlatılanlara bakıp kararını sandığa yansıttı. İktidar partisinin ileri gelenleri “Mesajı aldık” derken, herhalde vatandaşın oyuyla ne dediğini kastediyorlardı.

Muhalefet de mesajı almış olmalı.

Peki neden şimdi o mesaj unutuldu?

Yoksa vatandaşın hata ettiği, kendisine yeniden fırsat verilirse hatasını düzelteceği mi düşünülüyor?

Kamuoyu yoklamaları böyle düşünülmesine müsait değil. 4 partili Meclis tablosu pek değişmeyecek; tablo değişmezse ufukta tek parti iktidarı yok demektir...

Çok açık biçimde verdiği mesaj dinlenmediği için kızarsa seçmen ve oyunu o kızgınlıkla kullanırsa ne olacak? Olup bitenleri algılaması istendiği gibi değil de, kendi iradesini bozmak ve değiştirmeye zorlamak olarak görür ve buna tepki verirse?

Bu arada kimbilir daha ne gelişmeler yaşanır tekrarlanacak seçime kadar...

“Âbistan-ı safâ vü kederdir leyâl hep / Gün doğmadan meşime-i şeb’ten neler doğar” (Geceler neşe de keder de doğurur / Gün doğmadan geceden neler neler doğar) demiş eskiler...

Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu’ndan birinin yerinde olmayı, sırf ülke için doğru olanın kendi çıkarına da uygun olduğunu diğerine gösterebilmek için isterdim...