BIST 10.320
DOLAR 32,27
EURO 35,10
ALTIN 2.467,01
HABER /  GÜNCEL

Ergin, gazetecilikte çığır açacak

Milliyet'in başına geçtikten sonra yaptığı haberlerle gündem oluşturan Sedat Ergin, habercilikte yeni bir dönem başlattı.

Abone ol Doğan Hızlan, Milliyet'in genel yayın yönetmeni olan Sedat Ergin'i tebrik etti. Çünkü Hızlan, önceki günlerde, köşesinde "Ayasofya’nın geceleri aydınlatılamama sorunu"nu dile getirdi. Fakat bağlı bulunduğu Hürriyet'in muhabirleri, bu haberi takip etmedi. Haberi koklayan Ergin, işin peşini bırakmadı ve bombayı patlattı. Hızlan bundan duyduğu memnuniyeti, "Komplekssiz gazetecilik dönemi" başladı yorumuyla destekledi.

Yazı : Doğan Hızlan
Kaynak :
www.hurriyetim.com.tr

MİLLİYET Gazetesi’nin birinci sayfasında Ayasofya Işıl Işıl (Milliyet, 16 Haziran 2005), fotoğrafını görüp, yazısını okuyunca gerçekten sevindim ama şaşırmadım. Çünkü yeni gazeteci kuşağından Sedat Ergin, komplekssiz gazetecilik anlayışına uygun bir örnek sunuyordu.

Haberden söz edeyim önce.

Hürriyet’teki yazımın başlığı Ayasofya niye karanlık (Hürriyet, 13 Haziran 2005) sorusunun yanıtını arıyordu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, bunun çözümüne eğildi, ertesi gün de Ayasofya aydınlatılıyor diye yazmıştım.

Peki aydınlatılmış mıydı? İşte Sedat Ergin, bunu izledi ve bizim haberimizi tamamladı (Ne yapayım, atlattı demeye dilim varmıyor). Ayasofya’nın ışıklandırılmış fotoğrafı Milliyet’te yayımlandı.

Başlık şuydu: Ayasofya Işıl Işıl.

Birinci sayfadaki haberin girişi de şöyle:

‘Hürriyet Gazetesi yazarı Doğan Hızlan’ın gündeme getirdiği, Ayasofya’nın geceleri aydınlatılamama sorunu giderildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, yazıdan sonra Ayasofya’yı ve Rumelihisarı’nı aydınlattı.’

İkinci sayfada da, haberin ayrıntısı ile iki fotoğraf yer alıyor.

Değişen gazetecilik anlayışına değineceğim, eskileri övenlerin yeniyi gözden kaçırdıklarını bilmeleri, çağdaşlık adına bir kazançtır.

Zarif bir biçimde Sedat Ergin, bir gazetecilik ilkesini hatırlatıyordu. Haberin peşini bırakmayın, sonuna kadar izleyin.

Haberi siz verdiniz ama Ayasofya’nın ışıl ışıl fotoğrafını da biz bastık, demek istiyordu.

* * *

YILLAR önce bir başka gazetede çıkan haberden sonra, genel yayın yönetmenlerinin ya da yazı işleri müdürlerinin çalışanlara söylediği dört kelime hálá kulaklarımda çınlıyor:

Haberi gömün. Görmezden gelin.

Hakkını yememek lazım, ben Ertuğrul Özkök’ün komplekssiz gazeteci/gazetecilik dönemine girişimizde öncülük yaptığı kanısındayım.

Çünkü yanında birçok örneğe tanıklık ettim.

Başka gazetede çıkan önemli haberi başka açılardan işlenmesi konusunda önerilerde bulunur, ama haberi veren gazetenin adının da mutlaka anılmasını ister. Böylece, aynı haber boyutlanır, okurun değerlendirme ufkunu da zenginleştirir.

Sedat Ergin de bunu yapmış.

Genç kuşak birikimli, kendine güvenen kimliğiyle, bir haberin bakış açısının değil, bakış açılarının olduğu gerçeğini biliyor. Haberin prizmatik özelliğini kavradığı için, bilgisiyle, bakışıyla onu yeniden, yeni öğelerle kullanabiliyor.

Sedat Ergin, Amerika’daki bir olayı aktardı. Watergate Olayı’nı ortaya çıkaran Washington Post, ama gelişmesini, ayrıntısı veren The New York Times.

* * *

SEDAT ERGİN bu haberle iki gerçeği özetliyor:

Haber sonuçlanıncaya kadar peşini bırakmayın.

Komplekssiz gazetecilik yaparsanız daha başarılı olursunuz.