BIST 10.159
DOLAR 32,22
EURO 35,09
ALTIN 2.471,33
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan:Mumcu misafir gibiydi!

Başbakan Erdoğan, son günlerde yaşanan gelişmeleri NTV'de değerlendirdi. Erdoğan, Mumcu istifasını "Mumcu kendisini partide misafir gibi hissetti" sözleriyle yorumladı.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) ile müzakereleri yürütecek baş müzakerecinin kesinlikle AK Parti safından çıkacağını belirterek, ''Baş müzakereci siyasetçi olacak, ama kim olacak karar vermiş değiliz'' dedi. Başbakan Erdoğan, NTV'de Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı. ''Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile yaptığınız görüşmede sıkıntı yaşandı mı?'' sorusuna Erdoğan, ''Bu ne benim ne Sayın Cumhurbaşkanımızın gündemi. Bu medyanın gündemi'' diyerek cevap verdi. Cumhurbaşkanı ile konuyu müzakere ettiğini, sonra da kendisine teklifini sunduğunu, Cumhurbaşkanı'nın da onay verdiğini anlatan Erdoğan, böylece Kültür ve Turizm Bakanı'nın tespit edildiğini söyledi. Erdoğan, ''8 isimli bir liste ile çıktığınız doğru mu?'' sorusuna ''Hayır'' cevabını verdi. Sezer ile görüşmesinin öncekilere göre daha uzun sürdüğünün ifade edilmesi üzerine Erdoğan, görüşmenin hiç bir zaman 45 dakikanın altına düşmediğini, gündem yoğunsa daha fazla görüştüklerini belirterek, ''O noktada aramızda herhangi bir sıkıntı söz konusu değil'' dedi. Kabine revizyonunun tek bakanla mı sınırlı kalacağının sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu konuda, Türkiye'de, bugüne kadar yanlış anlayış var. Ülkenin bu noktada sorumluluğunu yüklenmiş bir Başbakan, bir Hükümet var. Halkımız bu görevi vermiş, bizler de bunu başarıyla sürdürmek durumundayız. Bu başarı sürecini etkileyen bir olumsuzluk varsa, müdahale edilmesi gereken anda o müdahaleyi yapmak durumundayız. Bu konuda, bakan arkadaşlarımın hepsi buna hazırdır. Böyle bir müdahale gerekiyorsa, onu karşılıklı olarak görüşür, yaparız ve herhangi bir yorgunluk, başarısızlık söz konusu ise değiştirmeyi yaptığımızda, arkadaşlarımızın hiç birinde gücenme olmaz. Şu anda gündemimde böyle bir şey olmuş olsaydı yapardım. Ama yapmam gerektiği anda zaten yaparım. Ama göreve başladığımız andan itibaren medya, kabineyi kurmaya ve değiştirmeye başladı. Performansı birbirlerine nazaran daha düşük olanlar olabilir, vardır. Ama bizler, bir cezalandırma yoluna gitmek suretiyle, herhangi bir arkadaşımızı görevden alma gibi bir yola girmeyiz. Daha farklı bir performansı yakalamayı arzuladığımız anda da karar veririz, uygulamaya geçeriz.'' Erdoğan, şu anda kabine değişikliğinin söz konusu olmadığını söyledi. ''BAŞ MÜZAKERECİ KİM OLACAK?'' AB ile müzakereleri yürütecek baş müzakereci atanması konusunda bir soruyu yanıtlarken Erdoğan, ''Olay, ismi atamakla bitmiyor. Biz adama iş uydurmak gayreti içinde olmayacağız. Bu işi alıp götürecek insanı tespit edeceğiz'' dedi. Baş müzakerecinin de üstünde, heyet başkanı Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün bulunduğunu belirten Erdoğan, baş müzakerecinin, Gül'ün yükünü almak için tespit edileceğini söyledi. Kısa bir sürede baş müzakereci ve uzmanları belirlemeye başlayacaklarını ifade eden Erdoğan, bu süreci sadece Hükümet vasıtasıyla yürütmeyi düşünmediklerini, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, sermaye çevreleri, ve medya ile koordineli çalışma yapacaklarını kaydetti. Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde 17 Aralık'tan sonra hız kaybettiği, hatta bir baş müzakereci bile atanamadığı yönünde eleştiriler bulunduğunun anımsatılması üzerine Erdoğan, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, AB süreciyle ilgili baş sorumlunun heyet başkanı olduğunu anlattı. Erdoğan, ''Biz tam start noktasında değiliz, mesafe almış konumdayız'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, baş müzakerecinin AK Parti saflarından çıkacak birisi olacağını belirterek, ''Sorumluluk yüklenmiş bir insan olarak oraya bir siyasetçi düşünüyoruz. Siyasetçi olacak, ama kim olacak karar vermiş değiliz'' dedi. ''Baş müzakereci olarak Ali Babacan'ın adının geçtiğinin'' belirtilmesi üzerine Erdoğan, ''Onlar ayrı bir değerlendirme konusu. Bir yeri yaparken, bir yeri yıkmadan bunu gerçekleştirmemiz lazım'' diye konuştu. MUMCU'NUN İSTİFASI Başbakan Erdoğan, ''Erkan Mumcu partide kendisini misafir gibi hissettiğini söyledi. Böyle hisseden başka isimler de var mı?'' sorusunu yanıtlarken şunları söyledi: ''İnsanların niyetlerini okuyamam, ama partinin kuruluşunda içinde olan ve aday olmak için yalvar yakar koşan bu kadar insanın içinde, misafir diye düşünmüyorum, tam aksine hepsinin evsahibi olduğunu biliyorum. Ev sahibi hüviyetini kazanmış olan insanların, sonradan kendilerini misafir hissetmeleri şaşılacak bir şey. Hele hele belli makamlara gelmiş insanların kendisini misafir hissetmesini tanımlamak mümkün değil. Bunu Sayın Mumcu üzerinde ifade etmek gerekirse, Mumcu siyasetçidir. Arkadaşımız bir siyasi tercih yapmıştır, bizimle beraber bu yola devam etme konusunda. Şimdi bunun yanlış olduğunu anladı, bir takdir kullandı ve ayrıldı. Bana düşen sadece 'yolun açık olsun' demektir.'' ''AK PARTİ MARKA'' ''Mumcu'nun istifasının ardından başka istifalar da gelebileceği'' söylentileriyle ilgili olarak Erdoğan, ''Siyasette milletvekilleri, bu tür kaymalarda, kitleyi ne kadar sırtında taşır veya kendisiyle beraber kaydırır? Bu sorunun yanıtını bulmak lazım'' dedi Son seçimlere girerken, DSP'den ayrılanların yeni bir parti kurduğunu, ancak seçimde başarılı olamadıklarını anlatan Erdoğan, ''Oradan ayrılmak, kendileriyle birlikte halkın da kayması anlamına gelmez. Halk her zaman olaya ilkeler bazında bakar. Halk zamanı, zemini gayet iyi biliyor. Halkımızın, bu noktada, o değerlendirmesine çok saygı duyuyorum. Bunun neticelerini de gördüm'' diye konuştu. Ak Parti olarak mutlu olduklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''AK Parti'yi anlayacaklar, AK Parti'nin siyasette bir marka olduğunu anlayacaklar. Ama bunun için zamana ihtiyacımız var. Biz milletin eseri olarak çıktık ve milletin eseri olarak iktidardayız. Bu iktidar milletin iktidarıdır. Bireysel ve bireyci bir anlayışın iktidarı değildir, halkıyla bütünleşmiş bir iktidardır. Bunu kavrayabilen, hazmedebilenler bizimle yürüyecektir, bunu kavrayamayanlar, hazmedemeyenler burada tökezleyebilir.'' Erdoğan, bir soru üzerine, çok yoğun çalıştığını ifade ederek, vakit buldukça milletvekilleriyle görüştüğünü, vatandaşları bile telefonla aradığını anlattı. Erdoğan, milletvekiliyle arasına perde, engel koyan birisi olmadığını söyledi. ''CHP SAMİMİ DEĞİL'' Başbakan Erdoğan, dokunulmazlık ve türban konusunda Anayasa değişikliği hazırlığı olup olmadığı sorusunu yanıtlarken, öğrencilerle ilgili düzenlemeyi af olarak görmenin yanlış olduğunu kaydetti. Bunun geçmişten bugüne kadar 10 kez yapıldığını, o zamanlarda ses çıkmadığını belirten Erdoğan, ancak böyle bir düzenlemeyi AK Parti yapınca bazı çevrelerde sesler çıkmaya başladığını söyledi. Dokunulmazlık konusunda CHP'nin samimi olmadığını ifade eden Erdoğan, CHP'den, bu konuyu görüşmek üzere TBMM Uyum Komisyonu'na üye göndermesini istediklerini, ancak CHP'nin üye göndermediğini anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu konuyu bu kadar gündemde tutmanın çok önemli bir yeri var. Bu siyaseti yozlaştırmaktır, siyaset kurumunu aşındırmaktır, siyasetçinin prim yapmasını engellemektir. Siyasetçi şimdi değer kazanmaya başladı, umutlar bağlanmaya başladı, böyle bir durumda CHP'nin dokunulmazlığı gündemde tutması samimi değil, samimi olurlarsa, gelsinler Uyum Komisyonu'na bütün kamu görevlisini kapsayacak şekilde oturalım, konuşalım. Neden sadece siyasetçi? Bu siyaset kurumunu bitirir, çökertir, siyasetçiyi bitirir, çökertir. Geçmişte de parlamentodaydınız, neden o zaman gündeme getirmediniz?'' Erdoğan, parti kurmadan önce hakkındaki dava sayısının 7 olduğunu, parti kurunca bu sayının 58'e çıktığını söyledi. ERDOĞAN: ''SSK HASTANELERİNİN SAĞLIK BAKANLIĞI'NA DEVRİ SÜRECİNDE BAZI SIKINTILAR YAŞANACAKTIR'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri sürecinde bazı sıkıntılar yaşanacağını ifade ederek, ''Eczacılar bizi anlayışla karşılasınlar, vatandaşlara da biraz sabır diliyorum'' dedi. NTV'nin canlı yayınına katılarak, Murat Akgün'ün sorularını yanıtlayan Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkisine ilişkin bir soru üzerine iki ülkenin ''stratejik ortak'' olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Herhalde medya gerilimi seviyor. Bizim medyamızın, bu noktada, hükümetlerimizin arasına bu tür olumsuzlukları sokacak adımlar atmaması gerekir. Bazı marjinal olanlara yakışır, onlar bunu yapabilir, ama güçlü olan yayın organlarının buna hiç girmemesi lazım. Aynı şeyi ben Türk medyası için söylerken, Amerikan medyası için de söylüyorum. Onların da bunu yapmaması lazım. Eğer biz stratejik ortaksak, medyalarımızın da buna katkısı, desteği olması lazım ki bu ilişkiler daha ideal şekilde gelişsin, olgunlaşsın.'' ''Bu stratejik ortaklık Türkiye için çok önemli bir konu olan PKK konusunda da somut bir şeyler yapılmasını gerektirmiyor mu?'' sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı: ''Biz, her görüşmede bu konuyu gündeme getiriyoruz. Onlar da bu noktadaki eksiklerini artık kabul ediyorlar. Ama şunu da söylüyorlar, 'seçimleri atlatalım, kendi içinde çözme noktasında kararlıyız' diyorlar. Şu ana kadar beklediğimiz olumlu gelişmeler hala maalesef olmadı. Biz 'burada bir adımın atılması gerekir' diyoruz. Yeni hükümet işbaşı yapsın bakalım. Burada da netice alırız diye düşünüyorum.'' Habur Gümrük Kapısı'nda geçici bir sıkıntı yaşandığını belirten Erdoğan, burayı TOBB'a devrettiklerini, TOBB'un burayı modern bir hale getireceğini anlattı. Irak Hükümeti'nden yeni bir kapı talebi olduğunu belirten Erdoğan, ''İkinci bir kapıyı alabilirsek, ikinci kapının da açılmasıyla birlikte çok daha seri olarak giriş çıkışlar yapılabilecektir. Ön görüşmelerini daha önce yapmıştık'' diye konuştu. ''KONUŞMAK İÇİN ERKEN'' Başbakan Erdoğan, ''ABD'nin bazı komşularımızla sıkıntıları var. Onlara yönelik politikaların sertleşmesi bizim için sorun yaratmaz mı? Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir sıkıntı yorumlarına yol açmaz mı?'' sorusu üzerine şunları söyledi: ''Bunları konuşmak, bana göre erken. NATO Zirvesi'nde bunlara kısmen değinilmedi değil. Bush'un, AB üyesi ülkeleri, özellikle şu zirvede ziyaret etmesini bu noktada çok çok önemsiyorum. AB üyesi ülkelerle aralarında bazı sıkıntı vardı, şimdi hepsiyle tek tek görüştü. NATO Zirvesi, olağanüstü bir zirveydi, talep de Bush'tan gelmişti. Bunun üzerine zirve toplandı ve gayet olumlu görüşmeler yaptık. Diplomasi sabır işi. Sabrı gösteren de diplomaside kazanıyor. Akıllı, dengeli gideceksin, müzakerelerini geniş tutacaksın.'' PAPADOPULOS'A KAHVE İÇME TEKLİFİ Başbakan Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden Papadopulos'a ''bir kahve içme teklifinde bulunduğunu'' ancak bunun baş başa bir görüşme olmamasını, görüşmeye, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, Yunanistan Başbakanı Karamannis ve arzu edilirse İngiltere'den bir yetkilinin katılabileceğini söylediğini kaydetti. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin muhatabının kendisi değil KKTC olduğunu ifade eden Erdoğan, barış için yeşil ışık yakmak istediklerini ve bunun için de ''Karamannis, Talat ve Papadopulos ile biraraya gelelim'' dediklerini belirtti. Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin anamuhalefet partisi liderinin AK Parti yetkilileri ile görüşme talebinde bulunduklarını ve Rum Kesimi'nden gelen anamuhalefet partisi yetkilileri ile partiler arası bir görüşmede bulunduklarını söyledi. Kıbrıs sorununun, Birleşmiş Milletler zemininde halledilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Annan Planı diye addedilen BM Planı, Güney Kıbrıs tarafında reddedildi. BM Genel Sekreteri Annan, 'siz ne istiyorsunuz, isteklerinizi bize bildirin' diyor. Ama bunu reddediyorlar. Avrupalı ülkeler ve diğer ülkeler açısından bunu anlamak mümkün değil. Ben dünkü görüşmelerimde, Avrupalı dostlarıma, 'bu aşamada bizden bir şey beklemeyin' dedim. Papadopulos ne istiyor, bunu BM'ye söylesin. BM, bu aşamada süreci başlatacaktır. Biz her zaman çözümden yanayız, çözümsüzlük çözüm değildir. Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerimizin, soydaşlarımızın haklarını kaybettirmeyiz, olayların olumsuz gelişmesine müsaade edemeyiz.'' Erdoğan, Brüksel'de yapılan anlaşmanın Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanıma olmadığını ve anlaşmanın getirdiği sorumluluk, mesuliyet ve mükellefiyetin söz konusu olmadığını belirterek, AB Dönem Başkanı Balkanende, Almanya Başbakanı Shörder ve İngiltere Başbakanı Blair'in de bunun tanıma olmadığını açıkladıklarını kaydetti. TEŞVİK YASA TASARISI Başbakan Erdoğan, ''Teşvik Yasa Tasarısı'nda değişiklik yapılıp, yapılmayacağı'' sorusu üzerine şunları söyledi: ''Kaynak yok diye bir şey söz konusu değil, attığımız her adımı bilerek atıyoruz. Zammı, kaynak olarak gören bir zihniyet değiliz. Bizim irademizin dışındaki olaylarda zam olabilir, ama bizim irademiz dahilinde zam olamaz. Eğer hakikaten zam yapmak zorunda olduğumuz bir konu varsa bunu açıklayarak, halkımıza anlatırız, biz halkımızı aldatmayız. Gerekirse, yapmamız gereken yatırımlardan kısmaya gideriz, yine kaynak denilen sıkıntıyı aşarız. Dünyanın devlerini biraraya getireceğiz. İstanbul'da 20 civarında patron veya CEO biraraya gelecek. Bu toplantıda durumu tekrar değerlendirip, yeni sürecin adımlarını beraber atacağız.'' IMF ile sıkıntı olmadığını belirten Erdoğan, ''3 tane atmamız gereken adım var. Bunlar bizim vaadimizdir. Bankacılık Yasası, Genel İdareler Kanunu ile ilgili durum ve sosyal güvenlik kurumları ile ilgili adımlardır. Bu adımlar da zaten atıldı bitmek üzere. Çok fazla uzun süre yok'' diye konuştu. SSK HASTANELERİNİN DEVRİ SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri ile ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: ''SSK hastanelerinin devri, 1.5 yıllık hazırlık altyapısı olan bir konu. Biz böyle bir devrimi gerçekleştirirken, buradaki personelin hazır olmadığını söyleyebiliriz. Ciddi bir zihniyet değişimi yapıyoruz. Bunu yaparken, bu değişikliğe hazır olmayanlar var. Şimdi iki tane devasa kuruluşu bir araya getiriyoruz. SSK'nın 350 civarında kuruluşu var. Bu kuruluşlar Sağlık Bakanlığı'na geçiyor. Personelin alışa geldiği bir durum var, eczaneler böyle bir taleple karşı karşıya gelmemiştir.'' Eczacılara seslenen Erdoğan, ödemeler konusunda ilgili bakanları sürekli sıkıştırdığını söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Göreve geldiğimizde 7-8 ay parasını alamamış eczane vardı. Biz hazırlık sırasında 15 bin civarında eczane ile anlaştık, bu sayı daha da artacak. Anlaşma yerli ve yabancı ilaçta 45 gün. Eczacılar da bütün evrakını zamanında teslim edecek. Bu bir defa eczacılarımızın hakkıdır. 'Süreyi geçirirseniz biz onların hakkını gasp etmiş oluruz' diyorum. Adil devlet verdiği sözü zamanında yerin getirir. Onun için zamanında ödemeler yerine getirilecek. Maliye Bakanımız '2004 sonu itibariyle bizim herhangi bir borcumuz yok' dedi.'' Geçiş döneminde bazı sıkıntıların yaşanacağını, eczacıların bu süre içinde kendilerini anlayışla karşılayacaklarını belirten Erdoğan, eczacılardan da gerekli altyapı hazırlıklarını bir an önce yapmalarını isteyerek, bunun sorunların daha süratle atlatılmasına yardımcı olacağını bildirdi. Vatandaşlara da biraz sabır dileyen Erdoğan, ''Evinizi taşıdığınızda nasıl sıkıntı yaşıyorsunuz bunu düşünün, 'biraz sabır' diyorum. Sıkıntılar daha çok büyük şehirlerde yaşanıyor, Anadolu illerinde ciddi sıkıntı yok. inşallah çok kısa sürede bunu aşacağız'' dedi. FUTBOLDA ŞİKE İDDİALARI Futboldaki şike iddialarına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, konunun Futbol Federasyonu'nun gündeminde olduğunu, Federasyon'un bunu takip ettiğini söyledi. Araştırmalar sonunda Federasyon'un bir karar vereceğini ifade eden Erdoğan, ''Konu olarak çok çirkin olaylar. Etik, ahlaki değerler noktasında bunları kaybedersek, futbolumuz için değil, sporumuz için çok acı olur. Bir başka kulüpten para alacaksın, teşvik primi vereceksin bunlarla ayakta durulmaz'' diye konuştu. Atatürk'ün ''Ben sporcunun ahlaklı olanını severim'' sözünü anımsatan Erdoğan, bunun çok önemli olduğunu ifade etti. Erdoğan, ''Kulübün teşvik primi verirse alırsın, başka kulüp verirse bu çok ayıp. Bir başka kulüp veriyorsa 'kusura bakmayın ben satılık değilim' demeli'' dedi.