BIST 10.400
DOLAR 32,23
EURO 34,95
ALTIN 2.412,19
HABER /  GÜNCEL

Erdogan'dan İsrail'e tepki

Erdoğan, "Vücudunun üçte ikisi olmayan bir insana atılan bombalar barışa gölge düşürdü" dedi.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TGRT'de yayınlanan "Ankara'nın Gündemi" programına katıldı. Başbakan Erdoğan, Murat Odabaşı'nın sunduğu programda Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fuat Bol, İhlas Haber Ajansı (İHA) Genel Müdürü Fevzi Kahraman ve Türkiye Gazetesi Yazarı Rahim Er'in gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanlığı deneyimi olmasının kendisine bir avantaj sağlayıp sağlamadığı ve AK Parti'nin hizmet anlayışının ne olduğu sorusu üzerine, belediye başkanlığı deneyiminden gelmiş başbakan olarak ülkeye hizmet yolunda heyecan içinde olduğunu belirtti. 28 Mart seçimlerinin, AK Parti'nin kurumsallaşma sürecini tamamlama testi olacağına işaret eden Erdoğan, belediye seçimleriyle birlikte bu süreci güçlendirerek devam ettireceklerin vurguladı. Erdoğan, "Gittiğimiz yerlerde gördüğümüz şu; halkımız 15 aylık dönemde partimizin çalışmalarından memnun. Asıl güvenin nerede olacağı sorusunun cevabını 28 Mart'ta halkımız verecek" diye konuştu. 3 Kasım öncesini bugünle kıyasladıklarında özellikle ekonomideki farkın dikkat çektiğine işaret eden Erdoğan, 14 aydır elektriğe ve akaryakıta zam yapmadıklarını, doğalgazda ise iki kez fiyat indirimi yaptıklarını hatırlattı. Erdoğan, "Bu Anayasa'nın sosyal kısmı pek çalıştırılmazdı. Bu bizi sosyal belediyeciliği de güçlendirmeye doğru götürecek. Belediyeler demokrasinin halka en yakın yerleridir. İnanıyorum ki halkımız fiziki bir değişimi ak ellerle yaşayacak, sosyal belediyeciliği yakından tanıma imkanı bulacak" değerlendirmesinde bulundu. "Şeyh Edebali'nin bir nasihatı var. Yetki makamında bulunanların naz çekmelerinden bahsediyor. Sizin vatandaşa karşı sert davrandığınız anlamında eleştiriler var. Stressli bir ortam mı var?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: "Benim vücut dilimi pek anlayamıyor medya. Halkımla kurduğum diyalogu meydanda herhalde kurabilen pek yoktur. Halkımla diyalogumda monolog hakim değildir. Nabzı okuma vardır orada. Biz halkımızla teklifsiz konuşuruz. Toplu konut var, niye almıyorsunuz diyorum. 'Para yok' diyor. Yastık altında var ya diyorum. Sonra var var var diyor. Benim halkıma saygısızlık yapmam, halkıma hakaret etmem, benim kitabımda böyle şeyler yazmaz. Vatandaş diyor ki 'Mazotlar ne olacak?' Ben diyorum ki 'Yüzde 35 ucuzlatmadık mı?' 'Daha da ucuzlat' diyorlar. El insaf diyorum. Bu el insaf deyişimi medya hakaret diye yansıtıyor. 1.5 milyon aileye kömür dağıttık. Bu kömürü dağıttımızı vatandaşımız yeni yeni görüyor. Bunu biz anlatmak durumundayız. Namaza yaklaşmayınız, sekir halindeyken kısmını kimse almıyor. Cımbızlıyorlar, önünü arkasını kimse gündeme getirmiyor. Biz ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Ben vatandaşımı aldatamam. Bazen arkadaşlarım geliyor, 'Başbakanım şunu da desen' diyor, 'Şimdi olmaz' diyorum. Ben bunu bilmiyorum ki ne var ne yok bunda. Eğer planda yoksa niye kalkayım halkıma anlatayım. Bugün açmışlar bir pankart, 'İlçe olma hakkımızı gaspettiler' diyor. Ben onlara 'Alışık bir Başbakan değilim, Kaldırın onu' diyorum. Olmayacak yerleri il yaptılar. Hizmet gitmiyorsa il olmasının ne anlamı var. Derdimiz buradan geliyor. Muhalefet lideri 40 dakikalık konuşmasının 35 dakikasını bana ayırmış. Sermayesi yok başka." "HALKIN TEVECCÜHÜ SİZİ ŞIMARTMASIN, KİBİRLENDİRMESİN" "AK Parti tek kale maça gidiyor dendi. Böyle bir maça gitmek sizi yarınlar adına kaygılandırmıyor mu? Tek adamlığa yönlendi eleştirileri var. Ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, demokrasilerde halkın teveccühüne hayır demenin hiçbir siyasiye ya da siyaset kurumuna yakışmayacağını vurguladı. "Sakın ha oy vermeyin" demelerinin söz konusu olmadığını ifade eden Erdoğan, "Ama halkın teveccühü sizi şımartmasın, kibirlendirmesin. Bunu da meydanlarda söylüyorum. Tam aksine sorumluluğunuzu artırır. Geçenlerde 20 tane dünya devi ile bir toplantı yaptık. Hepsinin kanaati şuydu. Güven ortamı var, saydamlık var. Bunu bir süreklilikle devam ettirirsek Türkiye bir sıçramayı yapar diyorlar. Bunu yapmak durumundayız çünkü biz bilgi, ilim nerede olursa olsun onu almanın gayreti içindeyiz. Tek adamlık diye bir anlayışa karşıyız. Bizde işin başından beri kollektif akıl önplandadır. Herşeyi müzakere ederiz. Başbakanlık dediğin ne, gelip geçici bir makam. Hepsi de geldi gitti. Bütün mesele hoş bir seda bırakabiliyor musun arkanda, eser bırakabiliyor musun? Şu anda bizim girdiğimiz yol bu. İnşallah belediye başkanı arkadaşlarımız da bunun bilinciyle bu süreci devam ettirecektir" şeklinde konuştu. 28 Mart seçimlerinin bir yerel seçim olduğunu ve parlamento aritmetiğini değiştirmeyeceğini kaydeden Erdoğan, Parlamento içindeki partinin kendi içinde bir problem düşecek olmasının kendi sorunu olduğunu ifade etti. Erdoğan, bugüne kadar sürdürdükleri süreç neyse bundan sonra da o anlayışla, herhangi bir gerilime fırsat vermeden halkın beklentilerine cevap vereceklerini vurguladı. Erdoğan, yürütme ve yasama olarak yapmaları gereken neyse onu yapacaklarını belirtti. "Halka verilen yardımlar, balık tutmasını öğretmek yerine balık vermek olmuyor mu?" sorusu üzerine Erdoğan, teşbihin hata kabul etmeyeceğini ifade ederek, "Bizim yaptığımız oksijen çadırındaki hastayı kurtarmaktır. Bizim verdiğimiz kömür budur. Balık vermek değildir. Özelleştirme mücadelesinde ciddi bir adım atıyoruz. İhracat yükseliyorsa bunun buraya geliş nedenleri var. İşsizliğin azalması için şunu yaptık. Yüzde 85'lere kadar çıkan atıl kapasite aktif kapasiteye dönüştü. Bundan sonra yeni yatırımlar başlayacak. 36 ilimizi yatırım illeri olaryBen diyorum ki 'Yüzde 35 ucuzlaak yatırımcıların önüne sunuyoruz. Şu anda otomotiv sektöründe ciddi gelişmeler var. Tarımda hayvancılıkta bu tür yayılmalar başladı. Bu el insaf deyişimi. İşsizlik noktasında yeni yeni iş alanları doğmaya başladı. Türkiye'de bir kayıt dışı bir kayıt altı emek var. Buradaki yanlışı düzeltebilirsek ortaya çok güzel tablolar çıkacaktır. Biz şu anda zemin düzeltme yapıyoruz. Bu zemin düzeltildiği anda inşaat yükselmeye başlayacaktır" dedi. "AB İLE İLGİLİ FARKLI BİR SÜRECE GİRDİK" Büyük Ortadoğu Projesi'nin gündemde olduğunun, Türkiye'nin bölgesinde önemli gelişmeler yaşandığının hatırlatılması ve bu sorunların aşılmasında inisiyatifin kimde olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: "Derinden derine bunların birbiriyle ilinti içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye mevcut güçlü hükümetiyle böyle bir projenin içinde figüran olarak rol almaz. Burada bir aktör olarak bulunuruz. Bütün bölgenin katılımını sağlayacak bir proje olursa Türkiye bir aktör olarak rol alır. Burada bir incelik var. Bu bir dış politika meselesi. Burada siyasi iradeyi ortaya koymak bizim sorumluluk dairemiz içindedir. Irak'ta yaşananlar, gelişmeler. Türkiye'nin orada ekonomik noktada bir katılımı söz konusu. Bu da BM ile müşterek olarak yürütülen adımlar. Bugün Filistin'de yaşanan olay Ortadoğu'daki barış sürecine atılan bombadır. Bir barış süreci işletilecekse bu böyle işletilemez. Vücudunun üçte ikisi olmayan bir insana atılan bombalar bu barışa gölge düşürmüş, barışla ilgili bütün hisleri yok etmiştir. Kin nefret burada egemen hale gelmiştir. Kıbrıs'taki bu gelişmelerde arzu edilen neticeye ulaşabilirsek Yunanistan'la ilişkilerimiz zirve yapacaktır. AB ile ilgili farklı bir sürece girdik. Türkiye Aralık ayı sonuna kadar ciddi bir trafiğin içinde. Bunlardan inşallah siyasi iradeyi de ortaya koymak suretiyle avantajlı çıkacaktır. Biz bunlarla rahatça konuşabiliyoruz." "Kıbrıs süreci ile ilgili daha iyimser bir beklentiniz var mıydı?" sorusu üzerine Erdoğan, "Adadaki süreci istasyonların bir tanesi olarak görüyorduk. Umutluyduk ama istediğimiz netice orada çıkmadı. Ama bu haliyle bile ikinci etaba bir yön veriyor. İkinci etabın iki ayrı bölümü var. Dışişleri bakanlarının katılacağı çalışmalar var. Son iki günde de bizim ve Yunanistan Başbakanı'nın katılacağı, Annan'ın da iştirak edeceği final var. Temennimiz burada arzu ettiğimiz neticeyi elde edelim. Bu neticeler duygusal hareketle alınabilecek bir netice var. Burada ben karşı tarafı nasıl alt edebilirim mantığıyla yaklaşırsa bunu çözemeyiz. Biz kazan kazan süreciyle bunu nasıl götürürüz dersek o zaman bu iş çözülür. Şu anda KKTC'nin bir iyiniyeti var. Bu iyi niyetin karşılığını Güney Kıbrıs'tan görmemiz lazım. Güney Kıbrıs göstermezse netice alamayız. Hele hele birinci hukuk konusu çözülmezse buradan bir netice alamayız. İsviçre'ye giderken de bu anlayışla gidiyoruz" dedi. "DEVLET KİN MAKAMI DEĞİLDİR, ADALET MAKAMIDIR, BARIŞ MAKAMIDIR" Başbakan Erdoğan İsrail'i de Filistin'i de makul olan bir çizgiye davet ettiklerini hatırlatarak bugünkü eylemin sorumlusunun kimler olduğunu dünya siyasetinin bildiğini vurguladı. Erdoğan, "Barışın küreselleşmesini konuşuyoruz. BaryBen diyorum ki 'Yüzde 35 ucuzlaöyle bir dünyada bana birşey yapıldığında bunu terör sayıp, başkasına yapıldığında 'oh iyi oldu' mantığıyla yaklaşmak doğru değil. Biz bu şiddet sarmalını nasıl kıracağız. Bir taraf terörü icra ediyor da öbür taraf etmiyor diyebilir miyiz. Burada bir şiddet iki tarafça da yürütülüyor. Terörün eğer dini, ırka, milleti, milliyeti yoksa kalkıp da filanca yaptığında bu uygundur, filanca yaptığında ise bu terör dersek, bu olmaz. Bir devletin yönetiminde bulunduğunuz zaman siz kin güdemezsiniz. Devlet kin makamı değildir, adalet makamıdır, barış makamıdır. Ama ortada bu yok. Ortadoğu'ya biz bunu nasıl taşıyabiliriz. Biz bunun gayreti içindeyiz" değerlendirmesinde bulundu. 'Irak Geçici Anayasası'nda mezhebe dayalı tanımlamalar oldu. Bu ifadeler Irak'ın bütünlüğünü tehdit etmez mi?' sorusu üzerine Erdoğan, geçici temel yasa noktasında sıkıntılar bulunduğunu, ırka dayalı bir yapının orada olmaması gerektiğini ifade etti. Bütün bu yapıların Irak'ta gelecekte ciddi sıkıntıları tetikleyeceği uyarısında bulunan Erdoğan, "Oradaki asli unsur noktasında da baştan farklı yaklaşılırken şimdi farklı yaklaşılıyor. İki tane asli unsurdan bahsediliyor. Zaman belki bu sıkıntıları halledecektir. Ama bu yasa, bu haliyle sıkıntıya neden olur" dedi. Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın tavrını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Denktaş'ın yıllardır bu işin içinde olduğunu hatırlatarak, "Bu işin önünde engel ifadesini biz kullanmayız. Kullanmak isteyenlere de diyoruz ki engel Güney Kıbrıs değilse bunun nasıl ispat edeceksiniz? 114 noktada itirazları var. Demek ki iyi niyet yok. Bunu dünyaya aksettirirken hep Sayın Denktaş üzerinden aksettirmek yanlış olur. Ben diyorum ki masada sayın Denktaş da olmalı. Hala umudum var. Son ana kadar beklentimi koruyacağım" şeklinde konuştu.