BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Endonezya'da yeni depremler yolda

Endonezya’da meydana gelen 8.7’lik depremin gelişimi bir süre önce dile getirilmişti. Sismologlar, şimdi ise aynı fay hattı üzerinde yeni gerilmelerin olduğunu be

Abone ol

Pazartesi akşamı Nias adası açıklarında meydana gelen 8.7’lik depremin, 26 Aralık 2004’te 300 bin kişinin ölümü veya kaybolmasına neden olan depremden kaynaklandığı tezi doğrulanıyor. 17 Mart 2005’te Nature dergisinde yayımlanan makalede Ulster Üniversitesi öğretim üyeleri John McCloskey ve Süleyman Nalbant, Sunda Trench bölgesinde bir depreme yol açacak şekilde bir enerji birikimi tespit ettiklerini yazmışlardı. Aradan 10 gün geçmeden beklenen deprem gerçekleşti. Ulster Üniversitesi sismologları depremin büyüklüğünü de Richter ölçeğine göre, 7.5 ila 8.5 arasında öngörmüşlerdi. NTVMSNBC Teknoloji Servisi’ne konuşan Ulster Üniversitesi öğretim üyesi Süleyman Nalbant, 28 Mart depreminin beklenen hat üzerinde gerçekleştiğini belirtti. “Yaptığımız öngörü bu deprem ile doğrulanmış oluyor” diyen Dr. Nalbant, şunları söyledi: “İfade etmeliyim ki, bizimkisi bir deprem kehaneti değildi. Klasik deprem tahmininde olası depremin yeri, zamanı ve büyüklüğü verilmelidir. Bu çok zor bir iş ve bilim henüz o noktaya ulaşmış değil. Ancak gerilmenin arttığı dolayısıyla sismik riskin yükseldiği bölgeleri biliyoruz”. G.Doğu Asya’ya yeni deprem uyarısı 28 MART ÖNCESİ GERİLMELER Dr. Nalbant, 28 Mart depreminin enerjiyi güneydoğu yönüne ilettiği ve yeni gerilmeler yarattığına dikkat çekiyor. Ancak, bu aşamada önceki gerilmelerin hesaba katılması gerekiyor. Son depremle oluşan stres, önceki gerilmelerle birleşerek yeni bir deprem oluşturacak. Üçüncü bir depremin şiddetinin önceki gerilmelere bağlı olduğunu vurgulayan Dr. Nalbant, “Şimdi bu bölgeyi incelemek gerekecek, öncesinde eğer büyük bir gerilme olduysa, risk artar” diye konuştu. 28 Mart depreminin gerçekleştiği Sunda Trench’te bazı stres şeritleri her 200 yılda bir deprem yaratıyor. Kimi noktalar en son 1830’larda sallanmıştı. Son 150 yıldır gerilim biriktiren bu hattın, 26 Aralık depremiyle pimi çekilmiş oldu. ‘ZAMANINI KESTİRMEK ZOR’ NTVMSNBC Teknoloji Servisi’ne açıklama yapan Dr. Nalbant, Sunda Trench üzerinde yeni bir gerilmenin ve stres birikiminin oluştuğunu, ancak üçünü depremin ne zaman olacağını kestirmenin mümkün olmadığını dile getirdi. 28 Mart depreminin 26 Aralık’ın bir artçı şoku olmadığını belirten Dr. Nalbant, iki depremin iki farklı kırık üzerinde meydana geldiğine işaret ediyor. Buna göre, 26 Aralık depreminde enerji doğu-batı eksenin açığa çıkarken, Pazartesi günkü deprem ise güney-güneydoğu yönünde Hint Okyanusu açıklarına doğru enerji bıraktı. Dr. Nalbant, depremlerin bir ‘jeolojik gerçek’ olduğunu, ancak zamanını kestirmenin bilimsel olarak mümkün olmadığını ifade etti. Dr. Nalbant, depreme karşı erken uyarı ve doğru kentleşmenin önemine işaret ediyor. ‘BİR DEPREM DİĞERİNİ TETİKLER’ Bir depremin bir diğerini tetiklemesi jeolojik olarak olağan bir durum; sismologları asıl uğraştıran ise iki olay arasındaki zaman aralığı. Örneğin, 1957 yılında meydana gelen Bolu depremi 1967 yılında gerçekleşen Adapazarı depremini tetiklemişti. Aynı fay üzerinde bir başka stres birikimi ise kırılmak için tam 32 yıl beklemiş ve Marmara depremini oluşturmuştu. (Bunun benzer örnekleri Japonya ve California’da da görülmüştü.) Aradaki 32 yıllık fark deprembilimcilerin öngörülerinin ne kadar uzun vadeli olabileceğini gösteriyor. Dr. Nalbant, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin tetiklediği, aynı yılın Kasım ayında meydana gelen Düzce depremi ile, Endonezya’da 26 Aralık ve 28 Mart depremlerinin aynı mantıkla oluştuğunu vurguluyor. Buna göre, bir depremde açığa çıkan enerji, bir diğer fay hattındaki yeni bir depremi harekete geçiriyor. Arada geçen süreler ise bütünüyle tesadüfi. NEDEN TSUNAMİ GERÇEKLEŞMEDİ Pazartesi günü meydana gelen depremde, beklenenin aksine kıyı bölgeleri tehdit eden bir tsunami gerçekleşmedi. Dev tsunaminin oluşması için deniz tabanında dikey hareket olması gerekiyor. 28 Mart depreminin kırılma noktası 26 Aralık depremine göre yerkürenin çok daha derininde olduğu için, okyanus tabanına daha az baskı yarattığı düşünülüyor. Ayrıca son depremin bir adanın altında gerçekleşmesi, bu nedenle de deniz tabanına direkt teması olmaması tsunami olasılığını azalttı. Ayrıca, son depremde açığa çıkan enerji, güneye Antarktika’ya doğru salındığı için tsunami kıyı bölgelerden uzakta kaldı. 26 ARALIK TARİHİN İKİNCİ BÜYÜĞÜ Öte yandan, ABD’nin Northwestern Üniversitesi deprem uzmanları 26 Aralık depreminin sanılandan çok daha güçlü bir deprem olduğunu öne sürdü. Daha önce 9.0 olarak tescillenen depremin büyüklüğü 3 kat artırılarak 9.3’e çıkarıldı. Uluslararası deprem otoriteleri ise bu tespite henüz onay vermedi. Northwestern araştırması kabul görürse, 26 Aralık Ace depremi kaydedilen en büyük ikinci deprem olarak tarihe geçecek. 26 Aralık depremi yaklaşık 500 saniye sürmüştü. Sismologlar, büyüklüğü 9.0’ı aşan dev depremlerin farklı hareketler gösterebileceğini, bu nedenle de ölçümlerinin daha zor olduğunu belirtiyor.