BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Eminönüne yakışan kitap

Eminönü Belediyesi tarafından yayınlanan Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabı, düzenlenen törenle tanıtıldı.

Abone ol

Eminönü Belediyesi tarafından yayınlanan Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabı, dün akşam Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen törenle tanıtıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katıldığı toplantıda Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, “Eminönü’nde yaptığımız kültürel çalışmaları bu muhteşem kitapla taçlandırdık” dedi.

İstanbul’un kültür, sanat ve iş dünyasından çok kalabalık bir topluluğun katıldığı toplantıda Tarihi Yarımada’nın tek ilçe olma kararı konuşuldu. Kitabın yazarları arasında yer alan Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Suriçi’nin tek ilçe olması gerek hizmetlerin verimliliği açısından gerekse koordinasyonu noktasında doğru bir karardır. Eminönü Belediyesi’nin imkanları ve bütçesi Dünya’nın en önemli tarihi kentinde yeterli olmuyordu” yorumunda bulundu.
Fatih ile Eminönü’nün birleştirilme kararına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da sahip çıkarken, 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmalarının bu şekilde daha koordineli yürütülebileceğini vurguladı. Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu tarafından hazırlanan kitabın Eminönü’ne ve İstanbul’a karşı borcumuzu ödemek noktasında büyük bir anlamı olduğunu söyleyen Bakan Günay, “Dünyanın önemli kültür başkentlerinden Eminönü’nde yapılan çalışmaları takdir etmemek mümkün değil. Eminönü Belediye Başkanı’nı bu noktada dördüncü yılına böyle anlamlı bir hediye sığdırdığı için kutluyorum. Böyle bir iki ciltlik eseri akademik çalışmayı yapmak, belediye başkanlarının yaptığı en güzel eserlerden birisidir. Hep birlikte önümüzdeki süreçte İstanbul’a karşı Eminönü’ne karşı bu Payitaht-ı Zemin’e karşı bu imparatorluklar merkezine karşı görevlerimizi layıkıyla yerine getirelim.” şeklinde konuştu.

BAŞKAN ER: “HİZMETLERİMİZİ TAÇLANDIRDIK”

İki ciltlik bu kitapla kültürel çalışmalarını taçlandırdıklarını ifade eden Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er ise, “Eminönü’nde geride kalan dört yıl içerisinde çok önemli sayılabilecek işlere imza attık. Bugüne kadar hiçbir otoritenin sonuçlandıramadığı meydanların işgaline son verdik. Bugün Eminönü’nde tarihi meydanları huzur içerisinde gezebiliyorsak bu, yönetim olarak bizlerin kararlılığı sayesinde olmuştur. İmalathanelerin bölge dışına çıkartılması ve yenileme alanları çalışmamızla da Eminönü’nün fiziki değişikliğini tamamlayacağız.” dedi.
Yazarlar adına konuşan Prof. Dr. İlber Ortaylı ise, “Bu kitap alışılmış bir turistik rehber değil. Yaklaşımımız şudur, görünen hadiselerin arasında görülmeyenleri ortaya koymak ve onların da ardında tarihi bir şehri anlatmak. Bu kolay bir çalışma değildir ama şunu söyleyeyim. Elimizden geldiğince diğer kaynakları da kullanarak kaleme aldığımız bu eserde, Bizans İstanbul’unun Osmanlı etkisinin şu ana kadarki en önemli rehberlerinden birini hazırladık. Maalesef dönem içerisinde buralarda bir takım eserler tahrip edilmiştir Bu kitabı incelediğimiz zaman göreceksiniz ki, üç bin yıllık İstanbul burada buram buram kokmaktadır.” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından kitabın yazarlarına Bakan Ertuğrul Günay ve Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er tarafından plaket verildi.

TARİHİ YARIMADA’NIN EN ÖNEMLİ KİTABI

Eminönü Belediyesi tarafından yayınlanan Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabı, İstanbul’un tarihi merkezi Eminönü ilçesini kuruluşundan günümüze tüm yönleriyle ortaya koyuyor. Ülkemizin en önemli tarihçilerinden Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu tarafından hazırlanan kitapta; Eminönü ilçesinin tarihi, kültürel, siyasi, iktisadi ve mimari geçmişi aktarılıyor.
Eminönü ilçesi bilindiği gibi tarihe yön veren bir şehrin merkez bölgesi, iki cihan imparatorluğunun, Roma ve Osmanlı’nın görkemini içinde barındıran bir bölgedir. Kısa bir süre önce yapılan düzenleme ile Fatih ilçesiyle birleştirilen Eminönü, pek çok araştırmacının ifadesiyle de Dünyanın yaşayan en tarihi şehirlerinden biridir.
Eminönü Belediyesi yayınlarından çıkan “Payitaht-ı Zemin: Eminönü / Bir Dünya Başkenti” kitabı, Eminönü incelemelerine bir giriş ve hem araştırmacılara hem de tarih meraklılarına bir el kitabı sunmak arzusuyla hazırlandı. Eminönü’nün, aslında her biri ayrı kitap veya kitapların konusu olabilecek, siyasî, iktisadî, askerî, sosyal ve mimarî geçmişi kitapta ana hatlarıyla ortaya konulmaya çalışıldı. 

ÇOK GÜÇLÜ BİR YAZAR KADROSU

Eminönü’nün tarihini yazmak aynı zamanda iki imparatorluğun tarihini yazmak olduğu için oldukça geniş bir araştırma yapıldı. Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er’in, davetiyle Kasım 2005 tarihinde bir araya gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu’dan oluşan akademisyen kadrosu, haftalar süren toplantılar sonrasında kitabın ana çerçevesini belirleyerek, nasıl bir eser olması gerektiğine karar verdi. Türkiye’nin en önemli tarihçileri arasında yer alan bu üç ismin Şubat 2006 tarihinde başlayan kitap çalışması, çok detaylı ve titiz bir sürecin sonunda tamamlandı. Genç tarih araştırmacılarından Uğur Demir ve Ahmet Önal’ın araştırma safhasında yardımcı oldukları kitap için ayrıca Doç. Dr. Haluk Dursun, Doç. Dr. Mustafa Daş, Dr. Yüksel Çelik ve Yrd. Doç. Dr. Haşim Şahin ile Birol Ülker de konuk yazar olarak katkıda bulundular. Kitapta yer alan bazı bağımsız makaleleri kaleme alan bu isimlerin dışında ayrıca pek çok akademisyen de; metinlerin kontrolü, arşivlerin taranması ve görsel materyalin temini konusunda destek verdi. 

ARŞİV, MÜZE VE KÜTÜPHANELERDE SÜREN ARAŞTIRMALAR

İstanbul’un kurucusu kabul edilen Megaralılar’dan günümüze kadar tarihin her döneminde merkez vasfını sürdüren ve siyasi olayların da şekillendiği bir bölge olan Eminönü’nün tarihi için sadece İstanbul’da değil başta Ankara olmak üzere diğer şehirlerde de araştırmalar yürütüldü. Kitap kaleme alınırken Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Ankara Milli Kütüphane, Süleymaniye Kütüphanesi, Millet Kütüphanesi, Turing ve Otomobil Kurumu Kütüphanesi, Arkeoloji Müzeleri Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Beyazıt Devlet Kütüphanesi ve Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kütüphanesi’nde iki yıl süren bir araştırma yapıldı.
Kütüphane ve arşivler dışında özellikle de görsel malzeme araştırmaları sırasında pek çok koleksiyoner ve araştırmacının özel arşivlerine başvuruldu. Buralardan elde edilen belgeler de titiz bir elemeden geçirilerek, kitapta yer buldu. Bu arada kitap için oluşturulan özel araştırma ekibi, Eminönü’ndeki tarihî eserleri tek tek inceledi, fotoğrafladı ve dünüyle bugünü arasındaki değişimi de not etti. Hızlı şehirleşmeyle birlikte ciddi bir tahribe uğrayan tarihi eserlerin pek çoğunun özgün yapısını yitirdiği, hatta bazı eserlerin tamamen kaybolduğu görüldü. 

SOKAK SOKAK GEZİLDİ, TÜM ESERLER FOTOĞRAFLANDI

Şehir tarihi kitapları açısından büyük ilgi uyandırması beklenen kitap, hem teknik açıdan hem de içerik açısından büyük bir özen yansıtıyor. Kullanılan görsel malzemeler için aylar süren fotoğraf çalışmaları yapıldı. Enes Gül’ün editörlüğünde İsmail Küçük, A. Bilal Arslan, Aras Neftçi, Ziya Er, Suphi Darıcalı, Ahmet Er gibi pek çok fotoğrafçı, sadece bu kitap için Eminönü’nü fotoğrafladılar. Havadan Eminönü fotoğraflarını ise Türkiye’nin en ünlü hava fotoğrafçıları Orhan ve Fatma Durgut çekti. Mevcut eserlerin bugünkü durumunu yansıtan fotoğraflar, arşiv belgeleriyle de kıyaslama imkanı veriyor. Çünkü Tarihi Yarımada’da pek çok eserin yılların getirdiği yıpranmaya dayanamadığı görülüyor.
İstanbul tarihine ait pek çok kütüphaneye yayılan fotoğraf, gravür, minyatür ve resimler yazarların da yer aldığı geniş bir komisyon tarafından değerlendirildi. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çeşitli kütüphanelerde ve özel arşivlerde aylarca süren araştırmalar yapılarak konularla yakından ilgili minyatür, gravür, belge, çizim, resim, eski fotoğraflar teminin edildi. Pek çok belge ilk kez bu kitap sayesinde okuyucuyla buluştu.
Eminönü, haftalarca sokak sokak gezilerek 10 bin kareden fazla fotoğraf çekildi. Temin edilen binlerce orijinal görsel materyalden çok azının bu eserde kullanılabilmesine rağmen olaylar, mekânlar anlatılırken zaman içerisindeki yolculuğa bu materyalin eşlik etmesi ve Eminönü’nün tarihi gelişiminin görsel olarak da ortaya konması sağlandı. 

TEKNİK ÖZELLİKLERİYLE DE ÇOK ÖZEL

Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabının görsel editörlüğünü Coşkun Yılmaz üstlendi. Görsel araştırma ise; Erhan Afyoncu, Uğur Demir, Ahmet Önal, Kasım Demirci’den oluşan bir ekip tarafından tamamlandı. İki ciltlik dev eserin satan yönetmenliği ise Ziya Er tarafından gerçekleştirildi. Bin 100 sayfalık kitabın kapağında ise, havadan Topkapı Sarayı ve çevresinin fotoğrafına, Süleymaniye Camii’nde kullanılan hendesi bir desenin içinde yer verildi. Bez cilt ve özel tasarım kutusuyla da beğeni toplayan kitap, Eminönü Belediyesi tarafından kütüphanelere, üniversitelere, enstitülere ve araştırma merkezlerine gönderilecek.
5 bin adet olarak basılan ve ücretsiz olarak dağıtılan kitap, 130 gram kuşe kağıda basıldı. Bugüne kadar yerel yönetimler tarafından hazırlanan en geniş kapsamlı şehir tarihi kitabı olan Payitaht-ı Zemin: Eminönü’nün İngilizce baskısının da yapılması planlanıyor. Tek cilt olarak hazırlanacak İngilizce eser için yazarlar yeni bir düzenleme yapacak. 

BAŞBAKAN KİTABA SUNUŞ YAZISI YAZDI

Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabının bir diğer farklı yanı da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yazdığı sunuş yazısı. İstanbul sevgisi herkes tarafından bilinen Başbakan Erdoğan, “İstanbul’un içindeki İstanbul: Eminönü” başlıklı yazısında, İstanbul’a ve Tarihi Yarımada’ya olan sevgisini de dile getiriyor. İstanbul’un kendisinin gözünde dünyanın gönül merkezi olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan; “Bu aziz şehre şahsen yürekten bağlıyım. Zira İstanbul’u, Türkiye’nin özeti olarak görüyorum. İstanbul’un içindeki İstanbul da, büyük ölçüde Eminönü’dür. Dünyanın sıfır noktası olan Eminönü; tarihin, medeniyetin, kültürün, irfanın, ilmin, mimarinin, estetiğin merkezidir. Burada, Ayasofya ile Sultanahmet, Süleymaniye ile Darülfünun, Kapalıçarşı ile Mısırçarşısı kol koladır. Tarihin akışına yön veren Topkapı Sarayı buradadır. Buradaki eşsiz tarihi eserler, dünya kültür mirasının en seçkin örneklerini temsil etmektedir. Dolayısıyla, bu mirasa öncelikle sahip çıkmak, bu tarihi dokuya uygun hizmetler üretmek son derece önemlidir. Kimin ne kadar katkısı olacaksa, bunu yürekten, İstanbul’un hamuruna katması gerekir.” diye yazdı.
Başbakan Erdoğan’la birlikte kitaba bir sunuş yazan Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er ise, böyle bir kitabı İstanbullular’a sunmaktan dolayı büyük gurur duyduğunu ifade ediyor. Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabı için hazırladığı sunuşta Eminönü’nün sahip olduğu değere dikkat çeken Başkan Er, “Hiçbir şehir yoktur ki, “Dünya Başkenti” ifadesini, tarihi derinliği ve zenginliğiyle Eminönü kadar hak etsin. İstanbul’un merkez ilçesi kabul edilen Eminönü sınırları, son arkeolojik kazılardan anlaşılacağı üzere Konstantin’in kurduğu ilk şehrin sınırlarıyla da paralellik taşıyor. Yönetme şerefine ulaştığım şehir, sadece yer üstündeki zenginlikleriyle dahi Dünya’nın gıpta ettiği bir insanlık mirasıdır. Oysa ki, henüz çok az bir bölümünü keşfettiğimiz yer altı zenginlikleri, Eminönü’nün uzun ve görkemli tarihinin tahayyül etmekte zorlanacağımız sınırlarına işaret ediyor.” ifadelerine yer veriyor. 

2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ İSTANBUL ARMAĞANI

Eminönü Belediyesi’nin bir kültür yayını olan Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabı, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’a armağan edilmiş. İstanbul’un ve Eminönü’nün zenginliğini kapsamlı bir eserle ortaya koymak için bu projeyi hayata geçirdiklerini belirten Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, “Şehre aidiyet duygusunun güçlendirilmesi için o şehrin değerinin bilinmesi önemlidir. Bu eserle İstanbullular’daki aidiyet hissini güçlendirmek isterken, aynı zamanda kültür yayıncılığında da kaliteyi ortaya koymaya çalıştık. Çünkü bu alanda son zamanlarda önemli çalışmalar gerçekleştirilse de, hala büyük bir eksikliğin olduğuna inanıyorum. Biz bu çalışmamızla yerel yönetimlere örnek ve öncü olmak gibi bir hedef belirledik” dedi.
2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları çerçevesinde pek çok kültürel eser planlandığını ama bugüne kadar bu kapsamda bir projenin hayata geçirilmediğini vurgulayan Başkan Er, “2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları şehrimiz için hem bir hedef, hem de bir motivasyondur. Biz de bu projeyle 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul çalışmalarına kültürel bir katkı yapmaya çalıştık. 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’un kültürel zenginliğini daha iyi anlatabilmek için ilk büyük çalışma olarak bu dev eser hazırlanmıştır. Eminönü’nün kuruluşundan günümüze tarihi sürecinin anlatıldığı bu eser, bugüne kadar bu yetkinlikte gerçekleştirilmemiş bir çalışmadır. Şehrimizin tarihi eser envanterinin de çıkarıldığı bu eser ile gelecek nesillere anlamlı bir miras bırakmış oluyoruz.” şeklinde konuştu.
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, projenin bir sonraki ayağının Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabının başka dillere çevrilmesi olduğunu belirtti. Başta İngilizce olmak üzere diğer dillere de kitabın çevrilmesini planladıklarını söyleyen Başkan Er, “Hocalarımızın koordinasyonunda yeni bir edisyonunu yaparak tek cilt halinde diğer dillere çevrilmesi doğru olacaktır. Böylece şehrimiz üzerine daha geniş bilgi sahibi olmak isteyen yabancılara da ulaşmış olacağız” dedi. 

KİTAPTA NELER VAR?

Eminönü incelemelerine bir giriş ve hem araştırmacılara hem de tarih meraklılarına bir el kitabı sunmak arzusuyla hazırlanan Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabında, Eminönü’nün, aslında her biri ayrı kitap veya kitapların konusu olabilecek, siyasi, iktisadi, askeri, içtimai ve mimari mazisi ana hatlarıyla ortaya konulmaya çalışılıyor. Bu yüzden kitaptaki bölümler kalemi alınırken detaylara girilmeyerek yalnızca o konunun genel manzara ve mahiyetini belirtecek ölçüde yer verilmiş.

Giriş bölümünde Eminönü’nün tarihi seyri genel olarak ele alındıktan sonra, 1. Bölüm’de, Sarayburnu’nda ilk Byzantion yerleşmesinin tarih sahnesine çıkışı, İmparator Konstantinos’un şehri yeniden inşa edip Roma’ya başkent yapışı ve 1453’deki Türk fethine kadar şehrin Roma dönemi bugünkü Eminönü merkezli olarak kaleme alınmıştır. II. Bölüm’de Eminönü’nde Osmanlı merkezi idaresinin örgütlenmesi, fetihten sonra ilk kadılık teşkilatından günümüz Eminönü İlçesi’ne kadar belediyenin kısa tarihi ile Fatih dönemi ve bu dönemden sonra teşekkül eden mahalleler konu edilmiştir. Kitabın 1. cildinde; “Byzantion’dan Eminönü’ne, Bizans Dönemi’nde Eminönü, İmparatorluk Merkezi: Eminönü, Tarihin Tanığı, Sosyal Hayat, Doğal Afetler ve İmparatorlukların İhtişamı” başlıklarına yer verilmiş.

Kitabın ikinci cildinde Eminönü’ndeki ticari ve ekonomik hayat ana hatlarıyla inceleniyor. Ayrıca Eminönü’ndeki tarihi eserler de yine ikinci ciltte ele alınmış. Bu son bölümde, her eserin mimari vasıfları etraflıca anlatılmaktan ziyade bu eserler hakkında katalog bilgisi verilmiştir. Kitabın sonuna tarihi eserle ilgili bir liste konularak ilgili eserlere ulaşım kolaylaştırılmış ve bir ölçüde Eminönü tarihi eser envanteri çıkarılmıştır. Ayrıca VIII. Bölüm’ün tasarımı bazı durumlarda daha önceki bölümlerden farklılıklar göstermekte. Çünkü bu bölümde eserin görsel olarak da kataloglanmasına gayret edilmiş
İkinci cildin bölüm başlıkları ise; Ticaret, Ulaşım, Turizm, Tarihi Açık Hava Müzesi (Külliyeler, Camii ve Mescidler, Namazgahlar, Kilise ve Manastırlar, Dergahlar; Medrese ve Mektepler, Kütüphaneler, Müzeler, Türbeler, Hanlar ve Çarşılar, Hamamlar, Çeşmeler ve Sebiller, Sarnıçlar, Bir Dikilitaş Şehri, Saraylar, Köşkler, Konaklar, Kasırlar, Bazilika’dan Kılıçhane’ye, Mevcut Envanter ve Kayıp Eşya Paftası, Eminönü’ndeki Tarihi Eserler Listesi) şeklinde düzenlenmiş.

KİTABIN ÖNSÖZÜNDE YER ALAN İLGİNÇ ÖNERİ

Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yard. Doç. Dr. Erhan Afyoncu tarafından hazırlanan kitabın önsözünde, ilginç bir öneri yer alıyor. Yazımı aylar önce tamamlanan kitapta; Eminönü’nün sorunlarının çözümü için Suriçi’nin tek bir belediye olması tavsiye ediliyor. Hükümet’in yeni belediyeler oluşturulması hakkındaki kanun ile Eminönü ilçesiyle Fatih ilçesi birleştirilirken Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabında bir diğer alternatifin de Büyükşehir Belediyesi’ne bağlanması olduğu vurgulanıyor.
Eminönü’nün büyük sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğunun savunulduğu önsözde, “Aşağı yukarı bütün şehrin en fakir, dar gelirli halkı burada yaşar. Nüfusu sabit değildir, yaz kış devamlı değişiyor ve çok az sayıda seçmen bu dünya başkentinin belediye başkanını seçer. Belediye’nin elinde sayısız gelir kaynakları var görünmesine rağmen, fakirdir ve gündüz milyonları barındıran, milyonların gelip geçtiği bu şehir gece bir sessizliğe ve ıssızlığa mahkumdur. İşte bu yüzden de Eminönü bir varoş değil, fakat daha vahim olanı bir çöküntü mıntıkasına dönüşmektedir. Bu durumda gündüz üç milyonun tüketimi ve atığı ölçüsünde katkı yapmadığı belediye bütçesi, düzeltilmesi gereken bir derttir. Eminönü’nün aksaklıklarını düzeltmek hem İstanbulluların hem de dünyalıların işi haline gelmiştir.” Yorumunda bulunuluyor.

Recep Tayyip Erdoğan – Başbakan

İstanbul ve İstanbul’un içindeki İstanbul olan Eminönü, her zaman birarada yaşama kültürünün sembollerini taşıdı, uygarlıkların birbirini reddetmeden, çiğnemeden, muazzam bir terkibini yaşadı. Özetle, burada bütün canlılığıyla yaşayan bir medeniyet vardır. Bize düşen, bu medeniyet birikimine yeni ilaveler yapmaktır. Sadece var olanı muhafaza etmek, bizi İstanbul’a ve Eminönü’ne ait kılmaya yetmeyecektir.

Kültürüyle, ekonomisiyle, ticaretiyle, sanatıyla, gündelik hayatın zenginliğiyle bir dünya şehridir İstanbul. Gururla söyleyebilirim ki, son yıllarda dünya üzerinde yıldızı en çok parlayan, en çok tanınan şehirlerden biridir. Kültür turizminin yıldızı en çok parlayan bu şehrine, daha çok hizmet etmek zorundayız. Bu çerçevede Eminönü’yle ilgili birçok hedeflerimiz var. Buradaki birçok tarihi eseri şu andaki işlevinden çıkarıp, buradaki birçok imalathaneyi buralardan taşıyıp, artık burayı tamamıyla turizmin en hareketli merkezi haline getirelim istiyoruz...

Türkçe’nin bütün edebi şaheserlerinde İstanbul, bir rüya şehridir. Ama giderek bu rüya şehir, hayatı zorlaştıran yönleriyle ele alınmaktadır. Halbuki İstanbul, bugün de dipdiri bir medeniyet birikimi yaşatmaktadır. Yüzyıllar sonra da bu zenginliği değiştirerek muhafaza edecektir; eğer bizler üzerimize düşeni yaparsak. Zira şehir, sahiplenmeden, ruhuna eğilmeden, onunla konuşmadan şehir olamaz.

Nevzat ER – Eminönü Belediye Başkanı

İstanbul ve dolayısıyla Eminönü, sadece tarihi zenginliği ve anıt eserlerinin muhteşemliğiyle imrenilen bir şehir değildir. Bu zenginliği tamamlayan topografyası ve görenleri hayran bırakan doğal güzelliğiyle de yüzyıllarca konuşulmuştur. Günümüzde Tarihi Yarımada olarak nitelendirilen bölge; Haliç, Boğaz ve Marmara ile çevrelenmiştir. Denizle iç içe geçen Eminönü, her geçen gün büyüyen ve genişleyen İstanbul’un kalbi olmayı sürdürmektedir.
Medeniyetimizin anlam kazandığı ve simgeleştiği Eminönü’nde tarihten günümüze aktarılan zenginliği iyi korumalı, doğru anlatmalı ve başarılı bir şekilde geleceğe taşımalıyız. Yaşadığımız şehre duyduğumuz aidiyet ve sahip olduğumuz değerler aynı zamanda çok ciddi sorumluluklar da yüklemektedir. Yüz yılların yorgunluğunu ve yıpranmışlığını taşıyan şehrimiz, modern zamanlarla birlikte artan hoyratlığın sonucunda önemli sorunlarla yüz yüze kalmıştır. Nedenleri ve sorumluları hakkında çok fazla söz etmek yerine, çözüme dair düşünmek ve uygulamalar geliştirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
İmparatorluklar şehri Eminönü’nü en iyi şekilde tanıma ve tanıtma hedefimize çok anlamlı bir katkı sağlayacağına inandığım “Payitaht-ı Zemin: Eminönü” kitabını yayınlamış olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Kitabın hazırlanmasına katkı sağlayan herkese teşekkür ediyor, tüm İstanbullular’ı Eminönü’nün ve dolayısıyla İstanbul’un birkaç bin yıllık görkemli tarihini okumaya çağırıyorum.

Kitabın Önsözü’nden alıntı

11 Mayıs 330’da Büyük Konstantin şehrin temelini törenle attı. Bugünkü Sarayburnu üzerinde yani Topkapı Sarayı denilen Saray-ı Amire sahasında klasik Byzantion şehri vardı. M.Ö. 8. Yüzyıldan beri Megaralılar buraya yerleşmişti. Koloni şehir, aşağı yukarı bugünkü Ayasofya’ya doğru yayıldı ve 189 yılında İmparator Septimius Severus burada bir colesseum, arena bile yaptırmaya başladı; eseri tamamlayamadı, fakat hepimizin bildiği Hipodrom, Atmeydanı da böylece ortaya çıktı. Konstantin’in yerleştiği şehir aşağı yukarı bu sınırlar içindeki yapılardan oluşuyordu. Ölümünden önce adını alan ve Constantin Forumu denen bugünkü Çemberlitaş, ondan önce bir surun üstünde Apollon heykeli bulunan bir Pazar sahasıydı. Konstantin şehri genişletti, planladı ve resmen kurdu.
….
Eminönü, klasik İstanbul’un da en büyük eserlerini içinde barındırıyor; Ayasofya da orada, Süleymaniye de, Sultanahmet de orada, Şehzadebaşı da... Yerin üstünde olunlar bizim bilmediklerimizin, yani yerin altındakilerin yanında herhalde çok muhteşem, ama beşeriyet tarihi için yerin altın da mühim. İstanbul’ad yerin altı bazılarının sandığı gibi sadece Roma (Bizans) dönemi kalıntılarını değil, 15-16 asır Osmanlı eserlerini de barındırıyor.
….
Türk Rönesansı nedir sorusunun cevabını aramak istiyorsanız onu 16. Asır İstanbul’unda aramalısınız. Belki de bu en orijinal ve üniversal katkı ile İstanbul o günden beri Ortadoğu ve Balkanlar’ın başkentidir. İkinci Cihan Harbi’nden sonraki kesinti dönemi hariç bu ödevini yeniden benimsemiştir. Tek sorun onun kontrol edilemeyen aşırı nüfus artışıdır. Yeryüzünün 15 milyon nüfusu aşan büyük metropolleri içinde İstanbul, dininen, çabalayan, yenilenen ve bu nüfus artışını karşılamaya çalışan bir yapıya sahiptir. Bakalım nüfus mu onu, o mu nüfusu yenecek ve eski parlaklığını sürdürebilecek. Şurası bir gerçektir. İstanbul iki bin yıldır dünyanın metropolüdür. Bu metropolün merkez noktası da, hiç şüphesiz ki bugünkü Eminönü Belediyesi sınırlarına tekabül eden bölümdür.
….
İstanbul’un mahalle hayatı kayboluyor. Oysa bu iki bin yıldır Bizans’tan Osmanlı İstanbulu’na aynı esaslar, aynı canlılık etrafından devam etmiştir. Mahallenin idaresi de, halkın arasındaki dayanışmada aynı şekildedir. Bugün endüstrileşen ve hızla kentleşen İstanbul’da bu kayboluyor. İstanbul erimekten çok, birtakım cemaatler ve onların arasında da meydana gelen kopuklukların şehridir. Eminönü, bilhassa eski mahalle hayatının ve mahalleli zihniyetinin kaybolduğu bir kenttir. Onun ıslah edilmesi için çalışmalı ve bazı tedbirler alınmasını düşünmeliyiz.