BIST 10.083
DOLAR 32,42
EURO 34,72
ALTIN 2.435,62
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Ekinci cinayeti meclis gündeminde!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Şubat 1994’te katledilen avukat Yusuf Ekinci’nin dosyasının zaman aşımına girmeden incelenmesi amacıyla TBMM’de bir Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti.

Abone ol

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, “Ayhan Çarkın’ın yer göstererek, isim vererek yaptığı açıklamalar olayın oluş şekliyle birebir örtüştüğü ve delillerin tümü toplandığı halde savcılık üç yıldır dosyayı bekletmektedir” denildi.

Ankara Barosu avukatlarından Ekinci, 19 yıl önce 24 Şubat 1994’te bir infaz timi tarafından Gölbaşı’nda öldürülmüştü. Eski Özel harekâtçı polis memuru Ayhan Çarkın, üç yıl önceki ifadesinde Ekinci’nin 5 kişinin bir infaz timi tarafından öldürüldüğünü söylemişti.

Araştırma önergesinin gerekçesi şöyle:

Ankara Barosu avukatlarından Yusuf Ekinci, 19 yıl önce, 24 Şubat 1994 tarihinde bir infaz timi tarafından Ankara-Gölbaşı’nda katledilmiştir. Ekinci cinayetinin aydınlatılması konusunda dönemin hükümet ve devlet yetkilileri hiçbir somut adım atmayarak, olağan şüphelilerin kimler olduğunu da ortaya koymuştur. Cinayetin sorumluları konusunda elle tutulur bir gelişme yaşanmaması üzerine Ekinci ailesi davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımış, Mahkeme, ortaya konan somut delillere dayanarak cinayetin aydınlatılması için yetkililerin etkin bir soruşturma yapmadıklarına hükmetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’ni mahkûm etmiştir. Buna karşın faillerin ortay çıkarılması konusunda etkin bir soruşturma yürütülmemiş, eski Özel Harekâtçı polis memuru Ayhan Çarkın’ın üç yıl kadar önce yaptığı itiraflardan, Ekinci’nin 5 kişilik bir infaz timi tarafından katledildiği ortaya çıkmıştır.

 

Yusuf Ekinci dosyasıyla birlikte 90’lı yıllarda Ankara ve İstanbul’da işlenen faili meçhul cinayetlerden birkaçının soruşturulması için Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel görevlendirildi. Savcı 29 Kasım 2011 günü eski MİT Kontr-terör daire başkanı Mehmet Eymür’ü gözaltına aldırttı. Eymür cinayetlerin Mehmet Ağar’ın bilgisi dahilinde işlendiğini iddia ediyordu. Bu ifadelerin basında yer almasının ardından Mehmet Ağar 2 Aralık 2011’de bir basın toplantısı düzenledi: Daha önce Mumcu cinayetini takiben sarf ettiği belirtilen “bir tuğlayı çekersem bütün duvar yıkılır” sözlerini hatırlatır şekilde “kusurlarımız olmuştur, bilerek değildir. Hizmet kusurudur, ben de konuşmak istiyorum, çok doluyum ama susuyorum” diyerek daha üst mercileri dolaylı biçimde suçluyordu. Bu açıklamayı takiben önce Eymür gözaltından serbest bırakıldı. Sonra da itirafçı Ayhan Çarkın ve Ziya Bandırmalıoğlu dışındaki tutuklu özel harekâtçı polisler tahliye talepleri olmadan aylık incelemede resen tahliye edildiler. Akabinde savcı Hakan Yüksel de görevden alındı ve dosya, Kozmik Oda ve 28 Şubat soruşturmasını yürüten Savcı Mustafa Bilgili’ye verildi. Savcı Bilgili 28 Şubat dosyası gibi ağır bir dosya ile meşgul olduğu için faili meçhuller dosyasını ikinci planda tuttu. 28 Şubat davası açıldıktan sonra savcı Bilgili önce zaman aşımına girmek üzere olan Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın’a ilişkin davayı açtı. Bu davada Mehmet Ağar, Korkut Eken, İbrahim Şahin ve Özel Harekâtçı polisler hakkında ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ isteniyor. Bu dava ile birlikte denetimli serbestlikten faydalanarak tahliye edilen Mehmet Ağar’ın derhal tutuklanması gerekirken, onlarca emsal uygulamaya rağmen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi infazın durdurulmasına karar verdi. Ağar tutuklanmadı ve ilgili kanun maddesi anayasaya aykırılık iddiasıyla yüksek mahkemeye gönderildi.

 

Daha sonra da faili meçhuller dosyası, Ağar’ın müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını isteyen savcı Mustafa Bilgili’den alındı ve Savcı Sadık Bayındır’a verildi. Yeni savcının yüzlerce klasörden oluşan dosyaya nüfuz ederek dava açabilmesinin uzun zaman alacağı açıktır. Oysa Yusuf Ekinci cinayeti Şubat 2014 itibariyle zaman aşımı kapsamına girecek ve ortadan kaldırılacaktır. Kimi yetki sahiplerinin, sözde “devletin bekası” adına cinayet işleyenleri korumak amacıyla cinayet dosyalarını zaman aşımı kapsamına sokarak ortadan kaldırma gayreti içinde oldukları biliniyor. Bu bağlamda Mecit Baskın cinayetinin 27.11.2013 günlü ilk duruşmasında açılan davanın sönümlemesini sağlama gayreti dikkat çekicidir. Nitekim sanık ve itirafçı tanık konumundaki Ayhan Çarkın içinde bulunduğu ekibin işlediği cinayetleri detaylı olarak sanıkların yüzüne karşı anlattığı halde mahkeme inkâr yolunu seçen sanıkların savunmasına itibar etmeyi yeğlemiştir. Tutuklu Ziya Bandırmalıoğlu’nun tahliyesine, Ayhan Çarkın’ın tutukluluk halinin devamına ve akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için gerekli tıbbi muayenenin yaptırılmasına karar vermiştir.

Çarkın’ın yer göstererek, isim vererek yaptığı açıklamalar olayın oluş şekliyle birebir örtüştüğü ve delillerin tümü toplandığı halde savcılık üç yıldır dosyayı bekletmektedir.  Hiçbir yasal neden olmadığı halde dosya hakkında gizlilik kararı alınmış ve soruşturmanın safahatı gizli tutulmaktadır. Kimi benzer nitelikteki davaların zaman aşımı gerekçesiyle ortadan kaldırıldığı biliniyor. Yusuf Ekinci cinayetinin de zaman aşımıyla ortadan kaldırılmasına üç ay gibi çok az bir zaman kalmıştır. Dava dosyasına bakan savcıların peş peşe değiştirilmesi, Ayhan Çarkın’ın isimlerini verdiği infaz timindeki arkadaşlarının bırakılmaları ve kendisinin akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespitine karar verilmesi ister istemez, bu işlemlerin bir müdahaleyle gerçekleştirildiği kanısını uyandırıyor.