BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Ege Bölgesi kanser tehditi altında

Türkiye'nin zeytin üretim merkezi Ege, kanser alarmı veriyor. "Zeytin kıran" ve "mantar" olarak da bilinen hastalık yüzünden bölgede 300 bin ağaç kurudu.

Abone ol

Türkiye'nin zeytin üretim merkezi Ege, ‘kanser' hastalığı tehdidiyle karşı karşıya. ‘Zeytin kıran' ve ‘mantar' olarak da bilinen hastalık yüzünden bölgede yaklaşık 300 bin ağaç kurudu. Hızla yayılan mikrobu durdurmanın tek yolu bilinçli mücadele ve aşılama. Hastalık sonucu zeytinde 4,5 milyon kilo, yağında da bin tonluk düşüş bekleniyor. Zeytinyağındaki toplam zararın 5 trilyon lirayı bulacağı, üretimdeki azalmanın fiyatlarda artışa yol açacağı belirtiliyor. Geçen yıl 75 bin ton olarak gerçekleşen zeytinyağı ihracatındaki artışın da durmasından endişe ediliyor. Uzmanlar, 200-300 yıllık ağaçları kurutan mikrobun toprakta 10 yıl yaşayabildiğine dikkat çekerken, Tarım Bakanlığı'nı uyarıyor: “Üreticileri bilgilendirmez ve desteklemezseniz hastalık zeytin varlığına önümüzdeki yıllarda büyük darbe vuracak.” Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, hastalığın diğer ağaçlara sıçrama riskinin bulunduğunu belirterek, zeytin ağacı varlıklarının büyük bölümünü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Rekoltenin düşmesi durumunda zeytin ve zeytinyağı fiyatlarının artacağına işaret eden Çetin, “Kurtarılmayı bekleyen 300 bin ağaç tamamen kurursa zeytin üretimi bundan büyük zarar görür.” dedi. Zeytin ve zeytinyağı üretiminde önemli bir yere sahip Türkiye, hastalığın yayılması halinde İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve Portekiz ile rekabet etme gücünü kaybedebilir. Geçen yıl dışarıya 74 bin ton zeytinyağı satan Türkiye, 2001'de 91, 1999'da da 106 bin ton ihracat yaptı. Hastalığın ihracatta da ciddi kayıplara yol açacağı belirtiliyor. Bulaşıcı olan ‘zeytin solgunluğu' hastalığı, bir ağacı 4-5 ay içinde kurutuyor. Sürgün ve uç dallardan başlayan hastalık kısa sürede gövde ve köklere kadar iniyor. Ağacın yaşaması için, kesilen dalların başka bir arazide imha edilmesi gerekiyor. Hastalıklı dalın kesilmesinde kullanılan testerenin, dezenfekte edilmeden sağlam bir ağacın budanmasında kullanılmaması öneriliyor. Zeytin bahçelerinde pamuk, domates, biber gibi hassas ürünlerin yetiştirilmesi hastalık oranını artırıyor. Hastalık, sulama yapılan zeytin bahçelerinde yüzde 21, sulanmayan alanlarda ise yüzde 9 oranında görülüyor. Hastalığın Türkiye'ye zeytincilikte gelişmiş diğer Akdeniz ülkeleri İspanya, İtalya ve Yunanistan'dan geldiği iddia ediliyor. Türkiye'de ilk kez 1973’te Bafa Gölü civarında rastlanan hastalığın yurtdışından ithal edilen tarla bitkileri tohumlarıyla ülkemizde yaygınlaştığı tahmin ediliyor. Ziraatçılar Vakfı Genel Sekreteri Burhanettin Aydın, bir ülkenin zeytin sektörünün ancak şarbon özelliği taşıyan bu hastalıkla yok edilebileceğini öne sürüyor. Ülkemizde hastalığın öneminin kavranamadığından yakınan Aydın, bu konuda iyi niyetli düşünemediğini belirtiyor. Hastalığın yurtdışından ithal edilen tarla bitkilerinin tohumlarıyla ülkemize geldiğini vurgulayan Aydın, "Gümrüklerdeki kontrollerde hastalığın teşhisi mümkün değil. Mikrobun ülke geneline yayılmasından endişeleniyorum." dedi. Hastalığının kimyasal mücadelesinin bulunmadığını dile getiren Salim Çetin, hastalık sürecini şu şekilde aktardı: "Ağacın yaprak sürgün ve dalları yeşilimsi rengini kaybederek açık kahverengiye dönüyor. Yapraklar geriye doğru kıvrılarak ağaçta dökülmeden kalıyor. Sürgün ve dallar morumsu renk alıyor. Özellikle genç ağaçlarda ağacın bir yönünde başlayan solgunluk daha sonra tümünü kaplayacak şekilde ilerleyerek kurutuyor." Turgutlu bölgesinde yaklaşık 50 bin zeytin ağacı hastalığın pençesinde bulunuyor. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Çetin, zeytin kanserinin Aydın, Akhisar ve Manisa yörelerinde yaygın görüldüğünü belirtti. Hastalığa zeytin ağaçları arasında pamuk, kavun, karpuz gibi ürünlerin yetiştirildiği yerlerde daha fazla rastlandığını açıklayan Çetin, şu önerileri yaptı: "Bu mikrop 40 derecenin üzerindeki sıcaklarda ancak ölüyor. Hastalığın önlenmesi için solarizasyon yöntemi önemli. Bu yöntemle her ağacın altı tek tek kazılıp su dolduruluyor. Daha sonra üzeri ince naylonla kaplanıp 10-12 hafta bekleniyor, özel budama yapılıyor. Ancak hem maddi anlamda hem de zaman açısından çiftçi bunun altından kalkamaz. Tek çare hastalığın bulaştığı dalları ya da bütünüyle ağacı kesip yakmak." Çetin, iki yıl içinde 400-500 bin ağacın yok olacağına dikkat çekerek, Tarım Bakanlığı'nın il ve ilçe müdürlükleri, Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü aracılığıyla üreticileri bilgilendirmesi ve desteklemesini istedi. Manisa genelinde 53 bin hektar zeytin alanında yüzde 3'ü söz konusu hastalık yüzünden kurudu. Akhisar'da bu rakam yüzde 4 iken Gölmarmara'da yüzde 5. Gölmarmara ilçesinde zeytinliği bulunan Salih Ören, 150 zeytin ağacından 30'unun hastalıktan kuruduğunu söyledi. Manisa'nın Gölmarmara Belediye Başkanı Nihat Ağaçdiken, "Özellikle kavun ve pamuğun yaygın olduğu ilçemizde vatandaş pamuk ve kavundan zarar edince zeytine yöneldi. Zeytinde de bu tür hastalık meydana gelince çiftçimiz gerçekten ne yapacağını bilemez duruma geldi." şeklinde konuştu. Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, hastalığın genelde suyun çok biriktiği taban arazilerdeki ağaçlarda görüldüğünü belirterek, çiftçilere bilinçli üretim yapmaları konusunda uyarıda bulundu. Manisa'nın Turgutlu ilçesinde zeytincilik yapan Ali Arba, hastalığını armut ağaçlarından geçtiğini savundu. Hastalığın önce armut ağaçlarında görüldüğünü vurgulayan Arba, "Önceleri armut ağaçlarını kuruttu, şimdi sıra zeytin ağaçlarında. Hastalık karşısında çaresiz kalıyoruz." diye konuştu. EÜ Ziraat Fakültesi hastalığı aşılama ile durdurmayı başardı Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yıldız ve Doç. Dr. Latife Erten, her yıl on binlerce ağaca zarar veren hastalığı yenmek için 1,5 yıldır kuruyan zeytin ağaçları üzerinde çalışma yapıyor. 3 bin 600 ağaçta 60 çeşit zeytini inceleyen ikili, bazı çeşitlerde hastalığı durdurmayı başardı. Bilim adamları, dirençli ağaçları hastalıklı ağaçlara aşılayarak gerçekleştirdikleri çalışmadan olumlu sonuç aldı. Prof. Dr. Mehmet Yıldız, hastalığa karşı mücadelede Türkiye'nin en önemli zeytin ağacı çeşitlerini incelediklerini belirterek, aldıkları sonuçların umut verici olduğunu söyledi. Zeytinin hastalığa karşı dayanıklı olması kadar ekonomik olmasının da çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldız, bol zeytin veren güçsüz zeytin çeşitlerini aşılamayla güçlendirebileceklerini kaydetti. Aşılama sonrası bol ürün veren zeytin köklerinin güçlü çeşitlere dönüşeceğini belirten Yıldız, "Verticillium mantarı ağaca topraktan bulaşıyor. Aşı yöntemiyle mantarın ağaca geçmesini engelleyeceğiz. Zeytinlerin üstleri eski çeşidinde kalıp bol ürün vermeye devam edecek." diye konuştu. İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürü Yardımcısı Namık Yavuz da hastalıkla mücadelede aşılamanın milat olacağını kaydetti. Mücadelenin 1-2 yılda bitmeyeceğine dikkat çeken Yavuz, ancak 10 yıl sonra çok daha dayanıklı ve bol ürün veren ağaçların elde edileceğini belirtti. Enstitüde bilimsel çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekleyen Yavuz, ülkemizde yılda 5 milyon fidan yetiştirildiğini, bunun 4 milyonunun dikildiğini hatırlatarak, bu hastalığın önüne geçecek ipuçlarına ulaştıklarını anlattı. Ege Zeytin, Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Akhisar'ın Zeytinliova beldesinde üreticilik yapan Emin Demirci'nin 6 bine yakın zeytin ağacı bulunuyor. Önceki yıl 27 ağacı hastalığa yakalanan Demirci, bunlardan 25'ini solaryum sayesinde kurtarmış. Bu yıl 70 ağacın hastalığa yakalandığını kaydeden Demirci, yine aynı metotla 60 ağacı kurtarabileceğini umuyor. Demirci, Zeytinliova'da yüzde 40-50 civarında zeytinliğini bu hastalığa kurban veren üreticilerin olduğuna dikkat çekerek, "Üreticiler son yıllarda pamuk üretimi yaptıkları tarlalarına zeytin dikince bu hastalık baş gösterdi. Zeytin dikimi yapılmadan önce tarlalar iki üç yıl kurutulmalıydı." dedi. Üretici mikrobun yayılmasını nasıl engelleyebilir? Hastalığın görüldüğü zeytin ağaçlarının solgunluk ve kuruma belirtileri olan sürgün ve dalları budanarak bahçeden uzaklaştırılmalı. Budama işlemleri yapraklar dökülmeden ve budama aletleri sürekli çamaşır suyuyla dezenfekte edilerek yapılmalı. Kesilen dallar uzak araziye götürülerek imha edilmeli. Aşırı toprak işlemeden kaçınılmalı, sürüm aletleriyle hastalığın temiz bahçelere bulaştırılmamasına dikkat edilmeli. Aşırı sulama yapılmamalı, karık usulü yerine damla sulama tercih edilmeli. Bahçelerde kesinlikle sebze, pamuk gibi ara ziraat yapılmamalı. Dengeli, yaprak ve toprak analizleri yapıldıktan sonra analiz sonuçlarına göre gübreleme uygulanmalı. Hastalık kontrolü için hassas bitkilerle ziraat yapılmamalı. Yabancı ot kontrolü ve minimum toprak işleme yapılmalı. İnfekteli dal ve sürgünler hemen bahçeden uzaklaştırılmalı. Hastalıklı yapraklar enfeksiyonu artırdığından budama işlemi yapraklar dökülmeden tamamlanmalı. Budama yaparken öncelikle hasta ağaçlar budanmalı, temiz ağaçlar, makas alkol veya hipoklorit ile dezenfekte edildikten sonra budanmalı. Toprak işleme dikkatli yapılmalı, aşırı toprak işlemeden kaçınmalı. Sürüm aletleriyle hastalığın temiz bahçelere bulaştırılmamasına dikkat edilmeli. Bahçelerde kesinlikle ziraat yapılmamalı, özellikle sebze, pamuk gibi ürünler hastalığın artışına sebep olduğu için bu ürünlerin ara ziraatından kaçınılmalı. Dengeli gübreleme yapılmalı. Yaprak ve toprak analizi yaptırılarak, analiz sonuçlarına göre gübreleme uygulanmalıdır. Haber: Mustafa Yüksel, Ali Rıza Karasu, Muharrem Gökçen, Emrullah Sarı; İzmir, Manisa, Turgutlu Kaynak: Zaman Gazetesi