BIST 9.645
DOLAR 32,52
EURO 34,84
ALTIN 2.429,47
HABER /  GÜNCEL

Dilek Doğan davası ertelendi çok sayıda gözaltı var

İSTANBUL Sarıyer'de polis baskını sırasında polis kurşunuyla öldürülen 25 yaşındaki Dilek Doğan'ın öldürülmesine ilişkin ikinci duruşma bugün yapıldı. Mahkeme davayı 30 Mayıs tarihine erteledi.

Abone ol

İstanbul Sarıyer'deki evinde özel harekatçı polis Yüksel Moğoltay'ın silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Dilek Doğan'ın ölümüyle ilgili davanın 2'nci duruşması Çağlayan Adliyesi'nde görülmeye başlandı.

Duruşma için adliye içi ve dışında çok sayıda polis görevlendirilirken, polis ve çevik kuvvet araçlarının konuşlandırıldığı adliye önündeki meydan ise bariyerlerle kapatıldı.

"BEN SADECE SİLAH SESİ DUYDUM"

Sanık özel harekat tim amiri Yüksel Moğultay duruşmaya katılmadı. İlk olarak Dilek Doğan'ın ağabeyi Mehmet Doğan'ın arkadaşı tanık Tayfun Yücebağ dinlendi. Mehmet Doğan'ın polisin iddia ettiği gibi alkollü olmadığını belirten Yücebağ, "Silah sesinden önce bir itiş, kakış, arbede olmadı. Ben sadece silah sesi duydum. Aramanın yapıldığı oradaydım. Babanı odaya girmek istediği doğru değildir, böyle bir şey görmedim" dedi.

45 DAKİKA AMBULANS BEKLENMİŞ

Sanık Yüksel Moğultay'ın arkadaşı özel harekat polisi Gökhan Dumanlı da "tanık" sıfatıyla ifade verdi. Arama sırasında Mehmet Doğan'ın polislere hakaret ettiğini öne süren polis Dumanlı, Mehmet Doğan'ın "canlı bomba olacağım" dediğini iddia etti. "Tanık" özel harekat polisinin bu iddiası daha önce de gündeme gelmiş ancak kamera kayıtlarında Mehmet Doğan'ın böyle bir söz söylemediği görülmüştü.

Doğan ailesinin avukatı Cemal Yücel, telsiz kayıtlarını hatırlattı, "Telsiz kayıtlarına göre 45 dakika ambulans beklenmiş. Yani adeta Dilek'in ölmesi beklenmiş. Dilek'in  ailesi adeta çırpınarak, polislerle dövüşerek Dilek'i hastaneye yetistirmeye çalışmiş" dedi.

"CİNAYETLE YARGILANAN POLİS NİYE KAÇMASIN?"

Mahkemelerin polis yargılamalarında açıkça taraf tuttuğunun altını çizen Yücel, "Savcı geçen celse, sanığın kaçma şüphesi olmadığını söyleyerek, tutuksuz yargılama talep etmiş ve mahkeme bu yönde karar vermişti. Buna nasıl kanaat getirilmiş, bilemiyoruz, anlayamadık. Cinayetle yargılanan bir polis neden kaçmasın. Polis olduğu için diyorsanız, bu ülkede hakimlerin, savcıların bile kaçtığını gördük. Zekeriya Öz'ler sınır kapılarında kameralara poz vererek kaçmadı mı? Bu polis niye çakmasın" diye konuştu.

AVUKATLAR VE AĞABEYİ GÖZALTINA ALINDI ANNESİ FENALAŞTI

Duruşma salonunda gerginlik çıkması ve slogan atılması nedeniyle heyet, duruşmaların izleyicisiz yapılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti salonun boşaltılması istendi. Ancak izleyiciler salonu terk etmedi. Bunun üzerine heyet, duruşmaya saat 14.00'e kadar ara verdi.

Bu arada çıkan duruşma salonundan çıkmayanlar zorla dışarı çıkarıldı. Bu sırada adliye koridorlarında arbede yaşandı. Çıkan arbedede, Avukat Özgür Yılmaz Günay Dağ, Barkın Timtik in de olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Adliye önünde de devam eden olaylarda Dilek Doğan'ın ağabeyi dahil birçok kişi gözaltına alındı. Duruşmada fenalaşan Dilek Doğan'ın annesi Aysel Doğan, adliyedeki sağlık ünitesine kaldırıldı.



EYLEM YAPMAK İSTEYENLER GÖZALTINA ALINDI

Dava nedeniyle polis çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Adliye yakınında oturma eylemi yapan gruba polis izin vermedi. Eylem yapmak isteyenler gözaltına alındı.

AYSEL DOĞAN: KURŞUNLARI YÜREĞİMDE HİSSEDİYORUM

17 Şubat’taki duruşmada mahkemenin polis memuru Y.M’yi tutuklamayacağını anladıklarını dile getiren Anne Aysel Doğan, konuştu. Doğan, mahkemenin sürekli sanık polisi koruduğunu gözlemlediklerini söyledi. “Sanki çocuğumuzu biz öldürmüşüz gibi davranıyorlar. Düşünüyorum taşınıyorum biz mi öldürdük diye” diyerek yaşadığı acıyı ve ikilemleri anlatan Doğan, olay gecesine ait polis kamerası görüntülerini hatırlatarak, “Sanık polis Y.M, ‘kargaşa çıktı oldu’ diyor. Görüntüleri izleyen herkes anlar, orada öyle bir görüntü yok” dedi.

Kızları Dilek’in ölümünden sonra evlerinden her gün “Dilek” diye çığlıklar yükseldiğini, ağabeyi ve babasının sürekli olarak ağladığını anlatan anne Doğan, şunları dile getirdi: “Sabahları Dilek işe giderken beklerdim, minibüse binene kadar arkasından beklerdim. O da bize el sallardı. Akşamları da kapıda beklerdim. Şimdi yine bekliyorum, belki yine Dilek gelir diye. Kapının önünde her gün Dilek gelir diye bekliyorum.”

Doğan, “Bizim suçumuz aydın olmak, devrimci olmak. Anne olmadıklarından anlamıyorlar, bilmiyorlar. O’na sanki bir yavruyu öldürmemişler gibi davranıyorlar. Bize de suçlu gibi davranıyorlar. Belki o adam tutuklanırsa biraz adalet sağlanmış olur, ancak bu mahkemelerin o adamı tutuklayacağı yok. Hakim bana dalga geçer gibi bakıyor. Ben o hakime ne diyeyim” diye konuştu.

Olay gecesine ait tanıklığını da paylaşan anne Doğan, kızı Dilek yere düştükten sonra O’nu gördüğünü göğsündeki kurşun yarasına dokunduğunu belirterek, “Ölecek diye düşünmedim hiç. Aklıma gelmedi. Boynunun altındaki kurşun yarasına dokundum. Kanlar içindeydi kızım. Hastaneye kaldırıldıktan bir hafta sonra öldü Dilek’im. Şimdi ben, kızımın vücudundaki kurşun izini yüreğimde taşıyorum” dedi.



"ÇATIŞMA ÇIKTI HAVASI YARATMAK İSTEMİŞLER"

Doğan’ın ailesinin avukatı Oya Arslan, dava dosyasına giren belgelerle polislerin yalan söylediğinin ortaya çıktığını belirterek şunları söyledi: “Polisler Dilek vurulduktan hemen sonra ambulans istediklerini söylemişti. Oysa ki 112’ye ihbarda bulunan o sırada Dilek’lerin evinde bulunan komşuları. Polisler 112’yi hiç aramamış. Olaydan sonra 155’i aramışlar. Üstelik çatışma çıktığını ve yaralı polis olduğunu söylüyorlar. Çatışma çıktı havası yaratmak istemişler.”

Yüksel Moğultay, mahkemedeki sorgusunda silahı ağabey Mehmet Doğan’ın ateşlediğini öne sürmüştü. Moğultay’ın “ihmali davranışla kasten adam öldürme” suçundan 26 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın yeni duruşması bugün İstanbul 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Ailenin avukatı ise başından beri davanın “kasten öldürme” suçundan görülmesi gerektiğini savunuyor.