BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,94
ALTIN 2.418,47
HABER /  GÜNCEL

Derya Sazak'tan dost ateşi

Milliyet Gazetesi'nin sosyaldemokrat yazarlarından Derya Sazak'tan CHP yönetimine dost ikazı. Derya Sazak, hiç kimsenin aklına gelmeyen bir tehlikeyi haber veriyor.

Abone ol

Milliyet Gazetesi'nin sosyaldemokrat tandaslı yazarı Derya Sazak'tan CHP'ye uyarı. CHP yönetimini oldukça sert eleştiren Milliyet yazarı, pek akla gelmeyen; ancak olası bir hukuki duruma dikkat çekiyor. İşte Sazak'ın yazısı. Kayyuma gitmesin CHP Politbürosu'nun hukuk tanımazlığı yüzünden son kurultaydan yara alarak çıkan sosyal demokratlara bir darbe de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'ndan geldi. Başsavcı Ömer Faruk Eminağaoğlu, CHP yönetimine 'ihtar' niteliğinde bir yazı göndererek, 'delegelerin 348 imzayla toplanmasını istediği olağanüstü kurultay tarihinin 5 Ağustos'a kadar bildirilmesini' talep etmiş. CHP, 12 Eylül 1980'de askeri rejim tarafından kapatıldığı dönem hariç hiç bu kadar kötü duruma düşürülmemişti. 12 Eylül'de siyasi faaliyetler durdurulduktan sonra partilerin yönetimine birer 'kayyum' atanmıştı. Tüzük kurultayını toplamak yerine Başsavcı'yı 'siyaset yapmakla' suçlayan CHP Politbürosu, bu gidişle 'kayyum eliyle' genel kurul yapmak zorunda kalacak. Acı olan şudur: 12 Eylül'de demokrasi askerler tarafından ortadan kaldırılmıştı, CHP yönetimi şimdi 'parti içi demokrasi'yi ortadan kaldırmakla suçlanıyor ve delegelerin özgür iradelerini korumak adına Başsavcı devreye giriyor. Bir sol parti bundan daha fazla nasıl küçük düşürülebilir?! CHP lideri Baykal, parti içi muhalefeti suçladığı gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nı da kendisine karşı kurulan 'komplo'ya dahil edebilir mi? Baykal ve Önder Sav, kendi kazdıkları kuyuya düştüler. 28 Mart seçimlerinin ardından delegelerin istediği 'tüzük kurultayı' doğal akışı içinde toplanmış olsaydı, bugünkü noktaya gelinmezdi. CHP yönetimi, parti içi muhalefetin 'seçimli kurultay' yolunu kesebilmek için 'Baykal'a güvenoyu' taktiğine başvurdu. Toplantıyı ise 'jandarma bölgesi'ne çekerek, tel örgüler içinde delegeyi baskı altına aldı. Bu aynı zamanda 'seçimli kurultay'a karşı da bir önlemdi. Baykal kazayla güvenoyu alamasa, 'Gündemde zaten seçim yoktu' denilecekti. 3 Temmuz olan kurultay ilanının gazetelere verildiği sırada ilçe seçim kuruluna başvuru yapılmadığı bile öne sürülmüştü. Bir partinin genel sekreteri -üstelik Barolar Birliği Başkanlığı yapmış- hukuku bu kadar zorlar mı? Tüzük kurultayıyla ilgili imzaların Önder Sav'ın baskısıyla geri çekildiği açık. Başsavcılık bu durumu tespit ettiği için, 21 Haziran çağrısının geçerli olduğunu bildirerek CHP'nin 5 Ağustos'a kadar kurultay tarihini ilan etmesini istedi. CHP Politbürosu olasıdır ki, 'ihtar' almayı göze alarak kurultayı toplamayacaktır. O zaman da, parti içi demokrasi ve hukuk tanımazlık sorunu 'dışa dönük' faaliyetlerinde ve AKP'ye karşı muhalefetinde bir handikap olarak karşısına çıkacaktır. Hiç akla getirilmeyen bir olasılık da, CHP yönetiminin kaçındığı kurultayın, 'kayyum' tarafından toplanması riskidir. CHP'yi bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı yok.