BIST 10.793
DOLAR 32,21
EURO 34,84
ALTIN 2.411,56

Cumhurbaşkanımız ve 8. Eğitim İzleme Raporu!...

Cumhurbaşkanı,Başbakan, MEB,AK Parti, CHP,MHP,HDP,8. Eğitim İzleme Raporu,ERG,Hileli sınavlar

Sn. Cumhurbaşkanımız, konu eğitim ve çocuk olunca bambaşka bir kişilik sergiliyor. 2015/2016 eğitim yılı açılırken yaptığı konuşmalarda –elbette sadece İHL leri açtı diye eleştiri aldı-  neşeliydi ve yumuşak ifadeler kullandı. Ona göre; 4+4 ile gençliğin ana damarını kesmişler, İHL leri engellemişlerdi.” Ancak, bir kesimde; “son yapılan uygulamalarla eğitimin raydan çıkarıldığını” görüşünde. Son yapılan dershanelerin normal  liselere dönüşmesi de olmamıştı ve ülkemiz için bir kayıptı.

Son yapılan araştırmada, en güvenilir meslek olarak “öğretmenliğin” görülmesi, önemli bir göstergedir...

AK parti, 13 yıl boyunca “en fazla derslik açan ve atama yapan” hükümet olmuştur.

Ancak, önemli olan; “öğrencilere verilen bilgi, onların iyi yetişmesi, meslek okullarına, anaokul eğitimine”  gereken önem verilmesiydi. Bu konularda gerekli başarı sağlanamadı. Eğitimde oryantasyona önem verilmedi. Din dersi  öğretmenlerinin –çoğunlukla-müdür yapılması doğru karşılanmadı, tepki çekti. Danıştay’ın ve AYM’nin verdiği kararlar uygulanmaması güven zafiyeti yarattı…  13 yılda 5 Bakan değişti, müsteşarlarda çabası…

                Bilinen kuraldır;  “Eğitim ve sanatın yayılması için barış ve huzur ortamı    gerekir. Çocuklar huzurlu iseler eğitimden bir sonuç alınabilir.”

Şimdi, hepimizin katılacağı -sözde kalmaması gereken-  Sn. Cumhurbaşkanımızın söylediklerinden bazılarını verelim;

"Bu ülke atalarımızın dedelerimizin bilhassa da aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin bize emanetidir.

Ülkenize, bayrağınıza sahip çıkın. Mensubu olduğumuz millete sahip çıktın.

Bu milletin dostunu düşmanını çok iyi tanıyın.

Tarihinizi kültürünüzü medeniyetinizi araştırın, öğrenin.

Aile toplumun temel direği. Nesiller arasındaki devamlılığın kilididir.

Anne ve babanıza olan saygınızdan en küçük taviz vermeyin. Onlara öf bile dedirtmeyin.

Aynı şekilde tüm aile büyüklerinizle ilişkinizi sıkı ve sağlam tutun.

Bilgisayar çağındayız, internet devrindeyiz. Az önce söyledim, sanal dünyalarda geziniyoruz. Hepsine eyvallah. Ama unutmayın ki asıl olan insandır. İnsani dokunuştur, temastır, sevgidir. Sanal dünyada bunu kuramazsınız. Onun için doğal dünyada bunu kurmaya devam edin. Bunun için arkadaşlarınızı asla ihmal etmeyin.

Unutmayın sevgi emek ister sözü sadece bir film repliği, şarkı sözü, şiir dizesi değildir. Bu söz insanlığa dair kadim bir hakikatin ifadesidir.

Evet sevdiğiniz her şey için emek verin.

Ailenize, arkadaşlarınıza emek verin.

İnanın bana bu emeklerin hiçbirinin de karşılıksız kalmadığını göreceksiniz."  (Cumhurbaşkanı’nın Kadıdıköy Ahmet Sani Gezici Kız İmam Hatip Lisesi Açılış Töreni konuşmasından/28.09.2015)

Ancak, aşağıda vereceğimiz RAPOR,  eğitimde çok başarılı olunamadığını gösteriyor. Bir ülkenin kalkınmasında eğitimin çok  önemli olduğunu bütün araştırmalar ortaya koymaktadır. Ülkemizde eğitim konusunda bir çok araştırma/anket/rapor yayınlanmaktadır. Ama, dikkate alınmadıkları açıktır!..

İşte bunlardan birisi olan; Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) her yıl hazırladığı “2015/ 8.Eğitim İzleme Raporu” açıklandı. 'nin Karaköy Yerleşkesi'nde düzenlenen basın toplantısında, ERG Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İpek Gürkaynak, ERG Direktör Vekili Işık Tüzün ve ERG Politika Analisti Yaprak Sarıışık'ın raporla ilgili detayları paylaştı.

ERG Direktör Vekili Işık Tüzün; eğitim sisteminde önemli değişiklik ve yenilikler olduğunu anlatarak, "Milli Eğitim Bakanlığı'nın gerçekten de hakkını vermek lazım. Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısında, ciddi düşüş var. Yurt genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısı, 34'e indi. Ancak yine de Güneydoğu'da derslik başına 42, İstanbul'da 44 öğrenci düşüyor. Geçtiğimiz yıl bu sayı, Güneydoğu'da 62 ve İstanbul'da 54'tü. İyileşmelere rağmen bölgesel eşitsizliklerin tam olarak giderilemediğini görüyoruz" dedi.   

Prof. Dr. Gürkaynak; “eğitim sisteminde kaliteyi artırmanın yolunun nitelikli öğretmenden geçtiğini” anlattı.    
                  Yaprak Sarıışık; “devlet okullarına güvenin azaldığını söyleyerek, velilerin giderek özel okullara yöneldiğini” söyledi.

‘2015 Eğitim İzleme Raporu’nda dikkati çeken bazı bulgular ise  şöyle;
"2014-2015 eğitim-öğretim yılında, ilkokulda okullaşma oranı bir önceki yıl yüzde 99,6 iken, 2015'te yüzde 96,3 oldu.

Kız çocuklarının ilkokulda okullaşma oranı 2015'de yüzde 96,6 oranını yakalarken, erkek çocukları yüzde 96'da kaldı. Ortaokulda                   yükseldi.

İlkokul okullaşma oranlarında yüzde 3,3 oranında, ortaokulda ise yüzde 0,2 oranında bir düşüş yaşandı. Ortaöğretimde net okullaşma oranı, yüzde 76,7'den yüzde 79,4'e çıktı."

Anaokullarındaki öğrenci sayısında artış hızı bir önceki yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 21'e yükseldi. Özel anaokulu sayısı yüzde 16 oranında, resmi anaokulu sayısı yüzde 8 oranında arttı.

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı tüm okul türlerinde ortalama 19-20, özel kurumlarda ise 12-14 arasında gerçekleşti.

Özel ilkokullarda öğrenci sayısı, 2013-2014 eğitim-öğretim yılına oranla 2014-2015 eğitim-öğretim yılında yüzde 10 arttı. Resmi ilkokullarda ise bu oran, yüzde 3 azaldı. Ortaokul düzeyinde de özel okullarda öğrenci sayısı yüzde 15 artarken, devlete ait liselerde yüzde 5 azaldı.

2014 yılından itibaren Türkiye'deki 18-24 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 35'i, kadınların yüzde 41'i ortaöğretimi tamamlamadan eğitimden ayrıldı.

Genel ortaöğretimde okul sayısı yüzde 6,  lisesi sayısı yüzde 19 arttı.

Öğrenci sayıları açısından bakıldığında ise mesleki ve teknik eğitimde yüzde 1, imam hatip liselerindeki öğrenci sayısı ise yüzde 15 yükseldi.

Türkiye genelinde liselerde net okullaşma oranı yüzde 76,7'den yüzde 79,4'e yükselirken, derslik başına düşen öğrenci sayısı 29'dan 26'ya düştü. İmam hatip liselerinde ise derslik başına düşen öğrenci sayısı 28'den 26'ya indi.

En kalabalık sınıfların bulunduğu İstanbul'da, ilköğretimde derslikteki öğrenci sayısı 39'dan 37'ye indi.

ÖABT (Öğretmenlik Alan Bilgi Testi) 2014 sonuçlarında; öğretmenlerin kendi alanlarında 50 sorudan 25 doğru ortalamasına ulaştığı belirtildi.

ÖABT sonuçlarına göre; Türkçe öğretmenleri 50 sorudan 32'sini doğru yaparak en başarılı, Fransızca ve Almanca öğretmenleri ise 12 soruyu doğru cevaplayarak en başarısız grup oldu.

27 bin 798 rehber öğretmenin görev yaptığı, rehber öğretmen başına 650'ye yakın öğrenci düştüğü belirlendi.

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında ilkokulda 31 öğrenciyle Şırnak en kalabalık sınıfların olduğu il, Tunceli ise derslik başına 11 öğrenci sayısıyla yurt genelinde sınıf mevcutlarının en düşük kaldığı il olarak gösterildi.

İlköğretime devam eden engelli çocukların  çağına geldiklerinde örgün eğitim dışında kaldığına vurgu yapıldı. Bu durumda olan 98 bin 384 çocuğun ilkokula, 117 bin 16 çocuğun ortaokula ve ancak 41 bin 770'inin ortaöğretime devam ettiği belirtildi.

Mevsimlik tarım işçisi olan 18 yaş altı çocukların yüzde 50'sinin okullarını terk ettiği ve okula devam edenlerin yüzde 57'sinin de düzenli okula gitmediği belirtildi.

Okula gittiği halde, ev işi dahil çeşitli işlerde çalıştırılan çocuk sayısı 7 milyon olarak açıklanırken, çalıştırılan çocukların eğitimi terk oranı ise yüzde 21 olarak ifade edildi.
      
 Güneydoğu'da derslik başına düşen öğrenci sayısı 62'den 42'ye düştü.

Mardin, Muş, Şanlıurfa ve Van'da öğretmenlerin en uzun görev yapma süresi ise 4 yıl oldu.

Sayıları 1,7 milyona ulaşan Suriyeli sığınmacıların yarısının çocuk olmasına rağmen okula gidemediği ve sadece 65 bininin kamplarda ve 7 bin 500'ünün örgün öğretim içinde eğitim gördüğü de belirtildi.

Rapor gerçekten geniş ve  çok amaçlı yapılmış. Eğitimin genel sorunları hakkında –bir kısmı bilinse de-ipuçları veriyor. Teşekkür etmek lazım….

Şimdi MEB düşen, bu ve bunun gibi raporları ciddiye alıp, uygulamaya geçmesi. Hazır olarak sunulan olumsuzlukların bir an önce giderilmesi için eğitimcileri ayağa/atağa kaldırması. Yoksa, rapor sadece raflara konur ve unutulur gider. Zaten; her kurumun kütüphanesinde çözüm için hazırlanmış yüzlerce rapor duruyor. Ama, yeni görev gelenler bunları değerlendirmeden, kurumun geçmişini bilmeden, neler yapıldığını görmeden dünyayı yeniden yaratmaya çalışıyorlar.

Ülkemizin, her alanda  asıl sorunu budur!..

Ve, eğitim ciddi ve kutsal bir iştir. Her uzatılan ele değer vermek ve değerlendirmek gerekir.…


 Başkan Truman;“Nasihat edeceğiniz ve tavsiye vereceğiniz kişinin neyi niyet ettiğini anlayarak ona uygun şeyler söylediğinizde, sözleriniz daha etkili olur.” demiş, bizde hatırlatmak istedik!..

 

HİLE İLE  SINAVLARI  KAZANANLAR!...

HSYK 2. Dairesi, 6 Mayıs 2012'de avukatlıktan hakimliğe geçiş sınavında, soru ve cevapları önceden elde ederek kopya çekerek, sınavı haksız, hileli ve şaibeli şekilde geçtikleri belirlenen 37 hakim ve savcının mesleğe kabul kararını geçen haziran ayında kaldırarak haklarında ihraç kararı verdi. Bu kararın ardından, bu hakim ve savcıların girdikleri davalarla ilgili Yargıtay'a temyiz dilekçeleri yağdı. Üç yıl boyunca görev yapan hakim ve savcıların girdikleri davalarda yargılanan çok sayıda tutuklu ve tutuksuz sanığın avukatı, Yargıtay Ceza dairelerine gönderdikleri temyiz dilekçelerinde, bu hakim ve savcıların altına imza attığı karar ve taleplerinin mesleğe kabul kararlarının kaldırılmasıyla birlikte yok hükmünde sayılacağını, verdikleri kararların da geçersiz sayılması gerektiğini belirtti. Haklarında inceleme yapılarak meslekten el çektirilen bu hakim ve savcıların altında imzası bulunan karar, iddianame, mütalaa gibi taleplerinin kesin karar niteliği taşımadığını belirten avukatlar, ihraç edilen hakimlerin bireysel olarak ya da heyetlerde oy birliğiyle aldıkları kararlar ve muhalefet şerhleri ile savcıların verdiği mütalaa ve yürüttükleri soruşturmalar, hazırladıkları iddianameler ile topladıkları delillerin vasıf ve mahiyeti olmadığını, bu çerçevede müvekkilleri hakkındaki kararlar da yok hükmünde olduğu için, yeniden yargılama talebinde bulundular. Yeni adli yılın açılışıyla birlikte yüzlerce dilekçe ile karşılaşan Yargıtay'ın ilgili ceza daireleri talepleri büyük titizlikle inceleyip buna göre karar verecek. (ÖzgürCebe/Sabah, 29.09.2015)

SORU: Peki, akademik alanda ÜDS'yi “etik olmayan” yollarla -“hileli ve şaibeli” – geçenler, Prof. olma yolunda ilerleyenler  ne olacak? Bir çok kişi bu konuda itiraflarda bulundu. (Bkz. H.Gülerce, ama kimse üzerine almıyor, görevini yapmıyor) Suç varsa, üzerini örtmek suça ortaklık etmek değil mi?  (Bize, öyle öğrettiler) Sınavı geçen ama tek kelime İng. konuşamayan akademisyenlerle akademik başarı/kalite  nasıl yükselecek? Etik olan, yanlışa sapmayan, bilimsel çalışmaları boyunu aşmış, Prof. düzeyine ulaşmış yüzlerce Y.Doç. ise ÜDS’ye ezdirilmeye devam ediliyor.

Yoksa, bu ihlallerde yüksek mevkide olanların yakınları mı var?!...

Allah, Kur’an-ı Kerim’de; “Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?” diyor.