BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

CHP'den 3 milletvekiline ihraç yolu

CHP Parti Meclisi'nin 8 saat süren toplantısından sonra açıklama yapan Eşref Erdem, 3 milletvekilini "kesin ihraç istemiyle" tedbirli olarak YDK'ya sevkedildiğini söyledi

Abone ol

CHP, muhalifler Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay, İstanbul milletvekilleri Hasan Aydın ve Ahmet Güryüz Ketenci'yi, kesin ihraç istemiyle tedbirli olarak Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk etti. Disipline sevk edilen milletvekilleri haklarını mahkemede arayacaklarını ifade ederken, Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem, partideki iç tartışmaların bitmesi gerektiğini söyledi. CHP Parti Meclisi Genel Merkez'de Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında saat 11.00'de toplandı. Parti aleyhine hareket eden bazı delege ve milletvekillerinin durumunun görüşüldüğü toplantıda, disiplin kararları çıktı. İki hafta önce Genel Sekreter Oğuz Oyan başkanlığındaki 5 kişilik disiplin komisyonunun raporu çerçevesinde yapılan görüşmeler neticesinde 'İktidara Yürüyüş Hareketi' içinde yer alan milletvekillerinden Ahmet Güryüz Ketenci, Hasan Aydın ve Mehmet Tomanbay'ın Yüksek Disiplin Kurulu'na sevkine karar verildi. Yurtdışında olduğu için toplantıya katılamayan Kemal Derviş, hakkında bir karar çıkmazken, komisyonun parti meclisine sunduğu raporda ilginç ifadelere yer verildi. 'Cumhuriyet Halk Partili Olmanın Sorumluluğu' adlı raporda muhaliflerin CHP aleyhine yürütülen uluslararası kutsal ittifaka alet olduğu savunuldu. Muhaliflerin İstanbul'da toplanan Sosyalist Enternasyonal Toplantısı'nda Baykal aleyhine İngilizce broşür dağıttıklarının da iddia edildiği raporda, şu ifadelere yer verildi: "Parti tüzüğünü ihlal ederek, parti programının temel çizgilerini inkar ederek veya meşru olmayan zeminlerde tartışmaya açarak, parti genel başkanı ve yöneticilerine hakaret ederek, iftira atarak, sahte belge üretim veya dağıtımına katkı sağlayarak, parti çizgisini yurt içi ve yurt dışında olumsuzlayarak, kısacası partiye zarar vererek yapılan hareketler, eğer partililer tarafından yapılıyorsa, parti içi demokrasinin değil, parti suçunun kapsamına girer. 2002 seçim sonuçlarını önemsizleştirme gayretleriyle, 2003 Ekim kurultayına kadar bir yıl boyunca kampanya götürüldü. Milletvekili seçilebilecek sıralarda kendilerine yer bulamayan bazı partililer, çeşitli toplantılar düzenleyerek ve basın açıklamaları yaparak parti içi bir muhalefet başlatmak istediler. Bu harekette başı çekenler eskiden beri parti içinde müzmin muhalif olarak bilinen partililerdi. Ancak 2002 seçim sonuçları muhaliflerin istediği ve anketlerin varsaydığı gibi çıkmadığı için, kampanyanın sert bir muhalefet zemininde yapılabilmesinin nesnel koşulları oluşmadı. 2003 kurultayı, henüz yaşanmamış olan yerel seçimlere yönelik bir muhalefet organizasyonunun, yeni katılanlarla beslenerek başlatıldığı bir dönüm noktası oldu. Bu organizasyon, partiyi tam da yerel seçimler sürecine girilmişken iç tartışmaya çeken, dışa dönük mücadelede moralini sarsan, parti içi demokrasi ilkelerine ters düşen bir harekete dönüşme işaretlerini vermeye başladı. Muhaliflerin, 'yerel seçimlerde partinin başarısız olacağı' şeklindeki söylemi, bir süre sonra bunlardan bir bölümünce 'başarısız olmalı' kalıbına dökülmeye başladı. Kendilerini '29 Martçı' olarak tarif edenler çıktı. Bunlar, 28 Mart'ın başarısı için değil, tam tersine, 'hesap sorma günü' diye belirledikleri 29 Mart için hazırlıklarını yaptılar. Parti içindeki 29 Martçılar'ın bir bölümü ile parti dışındaki ve özellikle medya içindeki CHP karşıtları bu süreç içinde adeta örtük bir kutsal ittifaka yöneldiler. Medya karar vermişti CHP hezimete uğratılacaktı. Planlar ona göre yapıldı, stratejiler ona göre geliştirildi. Seçimlerde AK Parti'nin yüzde 50-60, CHP'nin yüzde 11-13 oy oranı tutturacağına ilişkin uzman açıklamaları seçim öncesinde NTV'de saatlerce tekrar tekrar yer alabildi. Adeta seçimlerden önce seçim kampanyası yürüten partililerin ve adayların moralini bozacak ve CHP'ye oy verecek seçmende tereddüt yaratacak ne varsa yapıldı." Muhaliflerin parti suçu işlemeyi göze aldığının da savunulduğu raporda, partinin çift başlı bir görünüme sokulmak istendiği de belirtildi. Kendilerini 'İktidara Yürüyüş Hareketi' olarak adlandıran 30 milletvekilinin kendilerini parti grubunun bütününden ayrıştırdığı ve bir bildiri yayınladığının ifade edildiği raporda, "Farklı kişisel küskünlük ve tatminsizliklerden yola çıkanların çoğunluğunu oluşturduğu, dolayısıyla ideolojik bütünlüğü olmayan muhalif milletvekilleri grubu, doğrudan doğruya parti genel başkanını hedef alan grup dışı muhaliflerle ittifak kurmakta gecikmedi. Bu durum, hareketin mevcut 'ilkesiz ittifak' konumunu pekiştirdi. Bundan rahatsız olan bazı milletvekilleri hareketten ayrıldı veya arasına mesafe koydu" denildi. Raporda Kemal Derviş de kıyasıya eleştirildi. Derviş'in parti programıyla ters düşen görüşlerini ulu orta açıklamayı marifet sandığı, CHP'den çok AK Parti'ye yakın durduğu görüntüsünü vermekten kaçınmadığının ileri sürüldüğü raporda, "Kurultay sonrasında AK Parti'ye geçen bir milletvekili için 'Demek ki AK Parti bu arkadaşımızın değerini daha iyi bildi' diyebilen, parti genel başkanımıza 'başbuğ' yakıştırması yapan partili milletvekillerine daha fazla tahammül etmek istemeyen CHP'lilerin sayısı ve tepkisi hızla arttı" ifadelerine yer verildi. Parti meclisinde 'Cumhuriyet Halk Partili Olmanın Sorumluluğu' adlı raporun okunmasının ardından değerlendirilmeye geçildi. Partide muhaliflerin disipline sevk edilmesi istenen milletvekillerinin sayısı da ele alındığı toplantıda, bazı parti meclisi üyeleri parti aleyhine faaliyet yürüten tüm milletvekillerinin disipline sevk edilmesini isterken, parti yönetimi bu sayının sınırlı tutulmasından yana tavır koydu. Yapılan oylamada, Hasan Aydın 7 ret oyuna karşın 48 kabul oyu, Mehmet Tomanbay ve Ahmet Güryüz Ketenci ise 4 ret oyuna karşın 54 kabul oyuyla kesin ihraç talebiyle tedbirli olarak Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildi. Toplantıda muhalif milletvekilleri, haklarında verilen kararın hukuki olmadığını ileri sürdü. İstanbul Milletvekili Aydın, toplantıda ayrılırken parti meclisi üyelerinin 'Duygusal' bir karar verdiklerini öne sürerek, "Tekrar geriye döneceğimize inanıyoruz. Yargıya, mahkemeye başvuracağız ve sevdiğimiz, özlediğimiz arkadaşlarımızın arasına yeniden döneceğiz" diye konuştu. Mehmet Tomanbay ise parti meclisinin haksız bir karar verdiğini ancak bu kararın verilmesinin doğal olduğunu söyledi. Tomanbay, "Ben 16 yaşından beri CHP'liyim sonuna kadar da CHP'li kalacağım" dedi. Muhalif milletvekillerinden Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan ise hiçbir milletvekilinin partiden atılmaya tahammülünün olmadığını belirtirken, disiplin kararının muhaliflere "gözdağı" niteliği taşıdığını savundu. Öte yandan, toplantı ardından Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem gazetecilere bir açıklama yaptı. 3 milletvekilinin parti tüzüğünün 72. maddesi gereğince kesin ihraç istemiyle tedbirli olarak Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildiğini söyledi. İhraç sayısının mümkün olduğunca sınırlı tutulduğunu dile getiren Erdem, partideki iç tartışma sürecinin bitip bitmediği yönündeki bir soruya "Umarım bu süreç tamamlanmıştır" cevabını verdi.