BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Çelik isim değiştirmeye dikkat çekti

Çelik'in çekincesi ise DEHAP'ın basının da desteğini alarak da bu isim değiştiren örgütleri desteklemesi...

Abone ol

Gazeteci kadir Çelik'in Dünden bugüne Tercüman Gazetesi'ndeki yazısı... "Ağabey, 43 gün oldu... Gördüğüm ilk sivil sizlersiniz. Teröristleri saymazsak tabii... 25 gündür de aileme telefon edemedim." Tarih 17 Temmuz 1994'tü... Hakkari'nin İkiyaka Dağları'nın 2 bin 400 rakımlı tepesinde saat sabaha karşı 3 buçuk civarıydı. Temmuz'un 17'si olmasına karşın, o rakımda ısı sıfırın altında dört dereceydi. Ay batmış, Hisar Yaylası'na hakim tepede göz gözü görmez olmuştu. Zifiri karanlıkta, sigaralarımızı avuçlarımızın içinde saklayarak yaptığımız sohbette Bursalı Mehmetçik Nuri işte böyle diyordu. Teröre teslim Hakkari dağları Güneydoğu'da PKK terörünün en sıcak günleri yaşanıyordu. O dönem çalıştığımız ATV adına, kameraman Ateş Can ile birlikte terörle mücadelenin en sert koşullarının yaşandığı Hakkari'deydik. Kısa süre önce piyasaya çıkan kitabıyla çok konuşulan Osman Pamukoğlu, Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı'ydı. Osman Paşa ve kurmayları tarafından Hakkari'deki tugay karargahından helikopter ile operasyon bölgelerinden birine uğurlandık. Hemen karşı tepede, Eşek kapısı denilen bölgede çatışma sürüyordu. Biz dürbünle bölgedeki PKK'lıları görebiliyorduk. Tabii onlar da bizi... Aramızdaki mesafe sadece 800-900 metre civarındaydı. Yani teröristlerin elindeki RPG 11 roketatarlarının bin 100 metrelik menzilindeydik. Sabaha karşı ay da battıktan sonra, derin sessizliği uzaktan gelen havan ve roket sesleri bozuyordu sadece. Çata - çuta Bursalı Mehmetçik Nuri, elinde G-3 piyade tüfeği ile nöbetini tutuyordu. Bizim ise operasyonun sürdüğü bölgede gözümüze uyku girmemişti. Laf lafı açtı... Nuri daha 20 yaşındaydı. Tezkere almasına iki aydan az kalmıştı ama O, "şafak saymıyordu". "Tezkere bırakmayı düşünüyorum ağabey" dedi. - Neden Nuri? - Nedeni var mı ağabey? Buradaki kardeşlerimi bırakıp gitmek istemiyorum. Onlar burada çatışırken, memlekette beni uyku tutar mı? Hem ben artık çata - çuta sesi olmadan uyuyamıyorum bile... - Çata - çuta sesi ne demek Nuri? - Ağabey buralarda geziyorsun, çok kurşun sesi duymuşsundur sen de. - Tabii duydum... - Ama çata - çuta duymamışsındır. Bak şimdi kurşun çevredeki kayalardan sekince "çut" diye ses çıkarır. Tam kulağının dibinden geçerken de, "çat" diye bir ses duyarsın. Kurşun havayı delip geçince "çat" eder. Ama bunu duyabilmen için şans eseri kurtulmuş olman lazım. Uzaktan geçerse duyamazsın. Biz çatışma sesine kısaca "çata - çuta" diyoruz işte. O sesi duymadığım zaman rahat edemez oldum ben. Ve bugün Tam 10 yıl önceki bir anımızı anlatmamızın nedeni şu... Türkiye yıllarca terörle boğuştu. Çapı azalsa da, terör hâlâ yer yer devam ediyor. On binlerce şehit, on binlerce gazi... Bedenen sağlıklı olsa da ruhen biten on binlerce Bursalı Nuri var bu ülkede... Diğer yanda da isim değiştirerek kanlı geçmişini unutturabileceğini, terör listelerinden kurtulabileceğini düşünen PKK... Ya da KADEK; veya Kongra-Gel. Daha da vahimi, yasal zeminde siyaset yapan bir parti... O da "örgütü" gibi isim değiştirerek devam ediyor yoluna... Şu sıralar adı "DEHAP". DEHAP ne yapıyor? PKK-KADEK-Kongra-Gel'in Avrupa Birliği tarafından terörist örgütler listesine alınmasını protesto ediyor. Bravo! Pekiyi medya bu haberi nasıl veriyor? Polisin, protestocu DEHAP'lıları kamerayla kaydetmesini ya da grubun liderlerinden gözlem altına alınanlar olduğunu öne çıkartarak. Pes!