BIST 10.209
DOLAR 32,36
EURO 34,77
ALTIN 2.400,33
HABER /  DÜNYA

Castroyu öldürmenin 638 Yolu

Patlayan purolar, zehirli şırıngalı tükenmez kalemler. Ve daha niceleri "Castro’yu Öldürmenin 638 Yolu"nda.

Abone ol

Patlayan purolardan baştan çıkarıcı kadınlara, tehlikeli gazlarla donatılmış radyo istasyonlarından zehirli şırınga olan tükenmez kalemlere kadar binbir çeşit suikast metodu “Castro’yu Öldürmenin 638 Yolu”nda anlatılıyor. Belgesel önceleri Kübalı yetkililer tarafından olumlu karşılanmış olsa da, içinde ihtilal hükümetini kötü gösteren görüntüler olduğu için Küba’da yasaklanmış.

48 yıllık yetki süresinin çoğunda Castro’yu korumakla görevli olan Küba İstihbarat Teşkilatı’nın eski başkanı Fabian Escalante’ye göre, Castro’nun hayatına son vermek amacıyla gerçekleştirilmek istenen suikastlerin sayısı 600’ü aşkın. Bunlardan özellikle 60’lı yılların ilk yarısında düzenlenenler Amerikan Gizli Servisi CIA tarafından desteklenmiş. John F. Kennedy bile James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming’den Castro’yu etksiz hale getirmek konusunda fikir danışmış.

SÜİKAST DÜZENLEYENLER ŞİMDİ NE YAPIYOR?
Castro’nun suikast girişimcilerini takibe alan yapımcılar, hala ABD’de yaşayan ve aynı zamanda terörist olmakla suçlanan kişilerle görüşüyorlar. Bu görüşmeler bazı çarpıcı gerçekleri ortaya koyuyor. Örneğin yarımkürenin en tehlikeli teröristi kabul edilen Orlando Bosch, Miami’de ailesiyle birlikte huzurlu bir hayat sürüyor. İşin ilginci Orlando ve ortağı Luis Posada Carriles şimdi birer amatör ressamlar.

Film, 17 yıllık bir süreç içinde üç kez süikast düzenleyerek Castro’yu öldürmeye en çok yaklaşmış olan Kübalı sürgün Antonio Veciana hakkında da geniş bilgi veriyor. Veciana’nın şu anda Miami’de denizcilik malzemeleri satan bir dükkanı var.

TERÖRİZME KARŞI SAVAŞ DA SORGULANIYOR
“Castro’yu Öldürmenin 638 Yolu,” terörizme karşı savaş konusuna da bazı yorumlar getiriyor. Zamanında terörist olmakla suçlanan kişilerin şimdilerde ABD’de rahat bir hayat sürdürdüklerini gösteren belgesel, terörizmle bağlantısı kesinleşmeden Guantanamo Koyu’nda hapis tutulanların varlığına değinerek adaletsizliği sorguluyor.