BIST 10.644
DOLAR 32,24
EURO 35,07
ALTIN 2.493,89
HABER /  GÜNCEL

Bu mu Avrupa'daki çağdaşlık?

Yunanistan'da bir öğrenciye Arnavut diye bayrak taşıtılmazken, Fransa'da ise cezaevi ziyaretine sansür uygulanıyor.

Abone ol

Yunanistan'ın bir kasabasında okul birincisi Arnavut öğrenci törende Yunan bayrağı taşıyacak diye ayaklanma çıktı. 1-AB'nin göbeğinde şeriat Atina Hükümeti, Lozan Anlaşması'ndan ötürü ‘‘Müslüman azınlık’’ diye tanımlanan Batı Trakyalı Türklere, kendi atadığı müftüler aracılığıyla şeriat hükümlerini uygulatıyor. Kocalar, eşlerinden üç kez ‘‘boş ol’’ diyerek ayrılıyor, çocukların velayeti otomatikman babaya geçiyor. Kız çocuklar mirasın üçte birini alabiliyor. Yunanistan'ın Batı Trakyalı Türklere, 1923 tarihli Lozan Anlaşması uyarınca ‘‘Müslüman azınlık’’ oldukları gerekçesiyle İslam yasalarını layık görmesi yüzünden, demokrat Avrupa'nın bu köşesinde şeriat hüküm sürüyor. İnsan hakları ve demokrasinin kalesi Avrupa Birliği'nin bir üyesi olan Yunanistan'ın Batı Trakya bölgesindeki 100 bin Türk, Suudi Arabistan'ı andıran bir hukuki iklim içinde yaşıyor. Fransız haber ajansı AFP'nin, Batı Trakya'da kadın hakları mücadalesi veren Şükran Raif'in verdiği bilgilere dayandırdığı habere göre, kocalar eşlerini üç kez ‘‘boş ol’’ diyerek terkediyor ve kadının yeniden evlenmesi halinde çocukların velayeti otomatikman kocaya geçiyor. Ayrıca kız çocuklar mirasın ancak üçte birini alabiliyor, üçte ikisi erkek çocuklara kalıyor. GÜÇ MÜFTÜLERDE Batı Trakya'nın AB'nin en yoksul bölgelerinden biri olduğunu kaydeden AFP, bu bölgede aile hukukundan, Atina'nın atadığı üç müftünün sorumlu olduğunu yazıyor. Türk azınlık, müftülerin Kuran hükümlerine göre karar vermesine boyun eğiyor. Bazıları da müftünün kararını kabul etmeyerek hakkını mahkemede arıyor. Ancak Türk avukat Adem Bekinoğlu'nun verdiği bilgiye göre Yunanlı yargıçlar, Müslüman azınlığı ilgilendiren konularda yetkili olmadıklarını ileri sürerek, davaları yeniden müftülere havale ediyorlar. Bu arada bazı dindar ailelerin kızlarını örtünmeye zorlayıp, okula göndermediği, okullardaki eğitimin de son derece kalitesiz olduğu belirtiliyor. Yunanlı yetkililer ise Müslüman azınlık arasında reform girişiminde bulunamadıklarını, çünkü Türkiye'nin en ufak bir müdahaleyi provokasyon konusu yaptığını ileri sürüyorlar. 2- Arnavut diye bayrak taşıtmadılar Yunanistan'ın Nea Mihaniona kasabasında okul birincisi olan Arnavut öğrenci yarınki resmi geçitte Yunan bayrağını taşıyacak diye kasabada ayaklanma çıktı. Arnavut genç ırkçılığı protesto amacıyla hakkından feragat etti. Okul ikincisi olan Yunanlı kız da ırkçılığı kınayarak, ‘‘Bayrağı taşımam’’ dedi. Görev üçüncüye kaldı. OLAY ilk kez üç yıl önce patladı. Selanik yakınlarındaki sekiz bin nüfuslu Nea Mihaniona kasabasının ortaokul son sınıfında okuyan Arnavut öğrenci Odesias Çenai okul birincisi oldu. Böylece Yunan eğitim yasasına göre, her yıl 28 Ekim'de yapılan ulusal bayrak resmi geçit törenlerinde Yunan bayrağını taşıma hakkını kazandı. Ancak Yunanlı öğrenciler ve veliler ayaklanıp bir Arnavut'un Yunan bayrağını taşımasına karşı çıkarak okulu işgal edince tartışmalar büyüdü. Hatta Cumhurbaşkanı Kostis Stefanopulos, öğrencinin bayrağı taşımasını isteyerek ‘‘Bir yabancı bayrağımızı taşımak istiyorsa bu bayrağımızı daha da şereflendirir’’ dedi. Ancak buna rağmen olaylar durmadı. Ve sonunda Arnavut öğrenci bayrağı taşımayacağını açıkladı. Bunun üzerine görev, okul ikincisi olan Katerina Kalfaki'ye verildi. Üç yıl sonra, yani bugün lise son sınıfta olan Arnavut öğrenci Odesias Çenai yine okul birincisi olunca olaylar yeniden patladı. Film yeniden başa sarıldı. Veliler ve öğrenciler okulu işgal edip eğitimi durdurdular. Okulun duvarlarına ‘‘Yunanlı bayrak senindir’’ diye sloganlar yazıldı. Nea Mihaniona Belediye Başkanı Yannis Mavromatis da protestoculara destek verince olay daha da büyüdü. Kasabanın ana caddesine ‘‘Bayrağımız Yunanlılarındır’’ yazılı büyük bir pankart asıldı . KATERİNA'NIN BAŞKALDIRISI Sonunda okul birincisi Çenai, ‘‘Büyük bir hayalkırıklığı yaşıyorum. Üç yılda keşke birşeyler değişseydi’’ deyip tepkileri milliyetçi ve ırkçı olarak gördüğünü, bu nedenle de bayrak taşımayacağını bildirdi. Üç yıl önce toplum baskısı sonucu bayrağı taşıyan okul ikincisi Katerina Kalfaki, Çenai'nin ardından yine okul ikincisi olmuştu. Ancak bu sefer baskılara boyun eğmedi, arkadaşıyla tam bir dayanışma içinde ırkçılığı protesto amacıyla bayrağı taşımayacağını ilan etti. Böylelikle yarınki törende bayrağı taşımak okul üçüncüsüne kaldı. 3- Cezaevi sansürü Fransız Hükümeti, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin, Strasbourg'da cezaevindeki Türk vatandaşlarını ziyaret etmelerine izin vermedi. Fransızlar, ‘‘15 gün önceden izin alınmalıydı’’ diyerek talebi reddettiler. Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış, komisyon üyeleri Cavit Torun, Hakan Taşçı ve Gökhan Sarıçam’ın gezisi öncesinde Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla cezaevinde incelemelerde yapılabilmesi için girişimde bulunuldu. Alınan ön onaya dayanarak, iki cezaevinde incelemelerde bulunulması heyetin programında yer aldı. Ancak komisyon üyeleri, Strasbourg'a gittiklerinde yetkililer, ‘‘15 gün önceden başvuru yapılması kuralını’’ gerekçe göstererek ziyarete izin verilmediğini bildirdiler. Komisyon üyesi Torun, ‘‘Bizim ülkemizde böyle birşey sözkonusu olduğunda değil 15 gün, 15 saat içinde izin bile söz konusu oluyor. Bununla da yetinmiyor, onlarla birlikte gidiyoruz. Ama buna rağmen binbir türlü eleştiri alıyoruz’’ dedi. Kaynak:Hürriyet