BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Bu iddia doğru mu Bakan Bey?

Star yazarı Saygı Öztürk, bu sayının sadece 17 olduğunu iddia etti ve bakanı, 'yalan söylemekle' suçladı

Abone ol

İşte Saygı Öztürk'ün şok iddialarla dolu yazısı: Milli Eğitim Bakanı, 'sıfır çeken' 17 öğrenciyi niçin 40 bin 586 diye açıkladı? Milli Eğitim Bakanlığı'nda bazı çevrelerin kazançlarını artırmanın dışında eğitim-öğretimle ilgili önemli bir adım atılmadı. Bakanlık 'eğitim bakanlığı' olmaktan çıkarılmış, sadece 'atama bakanlığı'na dönüştürülmüş durumda. Milli Eğitim Bakanlığı merkez örgütü tamamen değiştirildi. Son değişiklik ise Öğretmen Eğitimi Genel Müdürü Aydın Özyar, Eğitim Araçları Daire Başkanı Süheyl Çiyan'ın görevden alınmaları oldu. Genel Müdürlüğe Hasan Terzi, Daire Başkanlığı'na ise Murat Kıraç getirildi. Bakan, danışmanını da 'bakanların işlerini iyi takip etmediği' için görevden aldı. Bakanlıktan bir son haber daha verelim, Müsteşar Yardımcısı Necdet Özkaya dün ameliyat oldu. Okul kurtarma Bazı özel okullar zor durumda. Bunların arasında AKP'nin kurucu üyelerinden birisinin eşine ait okullar da bulunuyor. İşte, hükümetin özel okullarda 'yoksul öğrenci okutma' projesinin altında hem cemaat okullarına öğrenci kaydırma, hem de AKP kurucusunun eşine ait okulu kurtarmak yatıyor. Anadolu liseleri, bazı derslerin yabancı dille okutulduğu süper liseler tüm öğrencilere açık. Zengin-yoksul ayrımı olmadan öğrenciler, 420 Anadolu lisesine alınıyor. Hem de zorlu bir sınavdan geçtikten sonra yerleştirmeleri gerçekleştiriliyor. Bazı derslerin yabancı dille okutulduğu 728 'süper lise'ye, ilköğretim başarı ortalaması 4.0 olan her öğrenci yoksul-zengin ayrımı olmadan başvurabiliyor ve diploma notlarına göre yerleştiriliyor. Hükümetin '10 bin yoksul öğrenciyi özel okullarda okutalım' projesi eğer yoksul öğrenciye bir hizmetse, parasızlık yüzünden Anadolu liseleri, üniversite hazırlık kursuna gidemeyen öğrencileri düşünmeli. Binlerce öğrenci bugün üniversiteye hazırlık kurs ücretlerini ödemekte zorlanıyor, ya da dershaneye olanaksızlık nedeniyle gidemiyor. Bakan Çelik, bu öğrencileri öncelikle düşünmeli. İşte gerçek bilgiler Bakan Çelik, önceki hükümetin eğitim politikasını eleştirmek için çok 'ucuz' bir yol buldu. Anadolu liseleri sınavına katılan 600 bin 289 öğrenciden 40 bin 586'sının 'sıfır çektiğini', yani 100 sorudan birisini bile doğru cevaplamadığını belirtti. İşte, bu açıklamanın önünde, arkasında ne olduğunu bilmeyen meslektaşlarımız 'eğitim sisteminin iflas ettiği'nde, 'eğitimin çöktüğünü'ne ilişkin yorumlarda bulundu. 8 yıllık zorunlu eğitime karşı olanlar bunu hayli kullanacak, cümleye 'Milli Eğitim Bakanı sayın Doçent Doktor Hüseyin Çelik beyin buyurduğu gibi' diye başlayacaktır. Nitekim şeriatçı bir gazete, sal üstünde, at üstünde okula gidenlerin fotoğrafını yayımlayarak '8 yıllık zorunlu eğitimde ortaya çıkacak tablo bu' demeye getirdi. Kısa süre önce Bakan Çelik'in 'taşımalı eğitimin kaldırılacağını' söylediğini de anımsarken, bir şeyler yapılmaya başlandığı da dikkatlerden kaçmaz. Bakan Hüseyin Çelik, kamuoyunu doğru bilgilendirmek için şu gerçekleri açıklamalıydı: 1- İlköğretimin 5 yılını köy okullarında okuyan öğrenciler, 8 yıllık temel eğitime geçilmesiyle halkaya dahil oldu ve Anadolu liselerine başvuru arttı. Geçen yıl göre sınava katılan öğrenci sayısı 50 bin artışla 600 bine ulaştı. Bu durum başarı oranını düşürüyor. 2- Önceki sınava göre, bu yıl baraj notunu yükseltildi. Geçen yıl Türkçe, matematik, sosyal, fen derslerinin herhangi birinden 0.5'in üzerinde ham puan alan öğrencinin tüm testlerinden standart puanı toplanıyordu. Bunların katsayıları büyük olduğu için birinden 5 doğru cevabı bile olsa öğrenci neredeyse 200 puan alıyordu. Bu yıl 4 testin ham puan ortalamaları alındı. Bir testten 0.5'i geçmiş olmak çok önemli değil, diğerinden eksi aldığı için ortalaması 0.5'in altına çıkıyor. 3- İlköğretimde 'alan' olmadığı için ÖSYM'de öğrencinin 0.5'i geçmesi yeterli sayılıyor. Bizde ise öğrenci örneğin Türkçe'den 0.5 geçmiş ama matematikten bir şey yapmamış. Haliyle 0.5'in üzerinde olanların puanını hesapladık, diğeri hesaplanmadı. Haliyle öğrenci ham puan barajını geçemediği için standart puanı da hesaplanmadı. 4- Hiçbir soruya doğru cevap vermeyenlerin yani 'sıfır çeken'lerin sayısı 17 kişi. 5- Geçen yıla kadar herhangi bir testten 0.5'ten az alan öğrencinin, diğer testlerden de standart puanı hesaplanıyordu. O yüzden barajın altında kalan sayı az oluyordu. Örneğin geçen yıl 2 bin 700 civarında öğrenci barajın altında kalmıştı. Bu yıl da aynı uygulamayı yapsaydık, sayı yine 5 binin altında kalırdı. 6- Biz, sosyal ve Türkçe'ye önem veriyoruz ama, sosyal bilgiler dersinin katsayısını fen liseleri sınavında 1, Türkçe'yi 3, Anadolu liseleri sınavında sosyal bilgileri 2.5, Türkçe'yi 3.5 olarak almışız. Türkçe ve sosyal bilgilere işte bu kadar değer veriyor, diğer derslerin katsayısından küçük tutuyoruz. 7- İlköğretimde sınıfta kalmak hemen hemen imkansız. Öğrenci derslerinde başarılı olsun ya da olmasın bir üst sınıfa geçiriyoruz. İlköğretimde Disiplin Yönetmeliği de yok. Öğretmen, öğrencisine çalışmadan sınıf geçirtmek, her türlü disiplinsizliğine göz yummak zorundadır. 8- Sınıflarım çok kalabalık, iyi öğretmen bulamıyorum. Başvuran herkesi öğretmen olarak alıyorum. 9- Zorunlu eğitim sayesinde kızlarımızın okullaşma oranı hayli yükseldi. Bundan geri dönüş olmayacak. 10- Liselerime iyi yetişmiş öğrenci gönderemiyorum. 1.5 milyon 8. sınıf öğrencisinden 600 bini sınava katıldı. Başarı oranı düşük. Üstelik bunlar sınava hazırlanan, dershanelere giden, özel ders alan öğrenciler. Sınava girmeyen 900 bin öğrencinin durumunu ise hiç düşünmek istemiyorum.