BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Birlik Vakfı'nın 20. kuruluş yıldönümü

Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı İsmail Kahraman, Türkiye'de sivilleşmenin önüne engellerin getirildiğini öne sürerek, şunları söyledi:

Abone ol

Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı İsmail Kahraman, Türkiye'de sivilleşmenin önüne engellerin getirildiğini öne sürerek, ''Türkiye'nin kurtarıcıya değil, kurtarıcılardan kurtulmaya ihtiyacı var'' dedi. Vakfın 20. kuruluş yıldönümü nedeniyle Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen ''Sivilleşme ve Demokratikleşme'' konulu toplantıda konuşan Kahraman, sivil toplum kuruluşlarının çoğulcu demokrasinin baş şartı olduğunu söyledi. Türkiye'de sivilleşmenin önüne engellerin getirildiğini savunan Kahraman, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin kurtarıcıya değil, kurtarıcılardan kurtulmaya ihtiyacı var. Silahlı gücün siyasete müdahalesi önlenmelidir. Toplum silahların gölgesinde yaşamamalıdır. Gölgeler güneşi önler, yeşermeye izin vermez. Sivilleşmenin diğer yönü de örgütlenme hürriyetidir. Toplumun kendisini idare ve ifadede hür olmasıdır. Oysa toplumumuz kendisi olamamaktadır. Tek tip insan yetiştirilmektedir. Başkalarına karşı maske takmaya alıştırılanlar, kendi gerçek yüzlerini unuturlar. Doğrunun ışıkları onları rahatsız eder. Gerçek korkusu beyinlerine yerleşir. Örgütlenmede üzücü bir tabloyla karşı karşıyayız.'' Türkiye'de sivilleşmeye engeller çıkarıldığını, demokrasinin önünün sık sık kesildiğini, örtülü ve açık müdahalelere maruz kalındığını ileri süren Kahraman, demokrasiden uzaklaşmanın sıkıntıları da beraberinde getirdiğini vurguladı. İsmail Kahraman, sıkıntının sebebi olanların kurtarıcı olarak ortaya çıktığını ifade ederek, Anayasa'nın da bir yasa metni olduğunu,şimdiye kadar 30 kez değişikliğe uğradığını dile getirdi. ''Anayasalar millete dayandırılmalıdır, dayattırılmamalıdır'' diyen Kahraman, devleti vatandaşına hizmette görevlendiren ilmi ve çağdaş bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi. -DİNSİZLİK TAASSUBU- Kahraman, dünyada sadece Türk anayasasında yer alan laiklik kavramının da açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Eğer bu kavram dinsizlik anlamı taşıyorsa, bunu reddediyoruz, kabul etmeyiz. Türkiye, Müslüman bir ülke. Bu gerçekleri gözardı edenler, içinde bulundukları dinsizlik taassubu ile hayatları boyunca dipsiz bir kuyunun içine düşmeye devam edecektir. Laiklikten anlaşılan, özgürlüğü ve toplumsal barışı sağlamak ve korumaktır. Din ve özgürlükleri güvence altına almaktır.''