BIST 10.284
DOLAR 32,31
EURO 34,86
ALTIN 2.410,56
HABER /  GÜNCEL

Birand'dan RTÜK'e bir uyarı

Posta gazetesi yazarı ve Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand RTÜK'ün Kürtçe yayınlarına izin vermesini olumlu buldu!

Abone ol

Birand " başlıklı yazısında RTÜK'e önemli bir uyarıda bulundu!

Yazı: Mehmet Ali BİRAND



RTÜK'ün yaptığı açıklama çok önemli. Bugüne kadar direnilmiş, ayak sürülmüştü. Yeni RTÜK yönetimi ise yeşil ışık yaktı. Artık Kürtçe yayın yapılabilecek. Yayın yapılması, PKK propagandası, bölücülük kampanyası veya teröre göz kırpmak anlamına gelmiyor. Bu ülkede yasalar vardır ve her yayımcı yasalara uymak zorundadır.
RTÜK, doğru bir adım atmıştır. Bunun nedenini de, Güneydoğu'dan gelen faks, e-postalardaki mesajlara dayanarak anlatmak istiyor.
İzin olmadığından dolayı, isimlerini veremiyorum. Mesajların ortak yönleri şöyle:
- Biz PKK'ya sempati duymuyoruz. Ancak yine de ROJ TV'yi izliyoruz. Nedeni de, Kürtçe yayın yapan doyurucu başka hiçbir kanal yok... ROJ TV bize, siyasi propaganda ve PKK yanlısı kişilerle yapılan söyleşileri yansıtıyor, ancak aynı zamanda Kürtçe müzik, bölge ile ilgili haberler, kültürümüzle ilgili bilgi dolu programlarda yayınlıyor... Ya ROJ TV'yi bırakın veya Kürtçe yayın yapan başka kanalları izin verin..."
RTÜK'ün son kararının önemi, işte şu son satırda saklı.
Biz,"bunlara Kürtçe yayın yapılması izni verirsek, bağımsızlık hareketi artar ve PKK güçlenir" mantığı ile hareket ettik. Kürtçe yayın ve kürtçe konuşmayı bir tehdit gibi gördük.

Sonunda ne oldu?
ROJ TV güçlendi. Bugün Güneydoğu'da herkes, beğense de beğenmese de ROJ TV'yi seyrediyor. Bu kadar geniş bir kitlenin ihtiyacağını karşılayınca, başta Danimarka olmak üzere, kimseye "bu terör TV'sidir" görüşü kabul ettirilemez.
Şimdi RTÜK' e önemli bir rol düşüyor.
Yasaları uygulamak, ancak yeni kurulacak kanalları boğmamak. Bunun çok zor bir iş olduğunu biliyorum. Ancak, hepimizin bir gerçeği kabul etmemiz gerekir. Birini yok edersek, diğeri yükselir.

BİR İNGİLİZ TAVSİYESİ...
İngiliz Guardian gazetesinde George Monbiot imzalı yazıdan alıntıları, Çarşamba günkü gazerelerde okumuşsunuzdur.
Bu makaledeki tavsiye çok çarpıcıydı.
Türkiye gibi, bir "Soykırım" suçlamasıyla karşı karşıya kalmış ülkelerin nasıl davranmaları gerektiğine dair son derece gerçekçi örnekler veriyor
Özetlemek isterim.
1. İngiltere'nin geçmişte birçok katliamları olmuştu
1870'lerde Hindistan'da milyonlarca kişinin ölümüne yol açmıştı.
1950'lerde Kenya'de mau mau ayaklanmasını bastırmak için 320 bin kişi toplama kamplarına götürülmüş ve olaylarda 100 bin kişi hayatını kaybetmişti.
Bunlar gibi 20 ayrı katliamdan sorumlu tutulmuştu.
2. İngiltere bu olayların sorumluluğunu kabul etmemiş, gerekçelerini anlatmış, ancak kamuoyunda tartışılmasını özellikle engellememişti. Tartışıldıkça, devletin sorumluluğu Uluslararası kamuoyunun gözünde azalmıştı.
Kıssadan hisse çıkarılım.
Türkiye'nin bir Soykırım ile suçlanmasını kabul etmiyorum. Ancak bu sorunun tartışılmasına getirilen kimi yasal, kimi toplumsal kısıtlamalara da karşı çıkıyorum. Zira, kısıtlama getirmek kuşkuları arttırır. Birşeylerin saklanmak istendiği izlenimini yaygınlaştırır.

JOOS'UN TÜRKİYE SEVGİSİ...
Joos Lagendjk'ı uzun yıllardır tanırım. Özellikle 1999 dan itibaren, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik adaylığı süreci başladıktan sonra, Joos'un çalışmaları çok daha ön plana çıktı ve etkinleşti.
Avrupa'da, Türkiye'nin tam üyeliğini destekleyen bir avuç insan varsa, bunların başında Joos Lagendjk gelir.
Türkiye veya Türklerle hiçbir çıkar ilişkisi yoktur. Türkiye'nin tam üyeliğini, Avrupa'nın çıkarları açısından desteklediğini, Türkiye'nin Avrupa dışında bırakılmaması gerektiğini her konuşmasında tekrarlar.
Çeşitli konferanslarda izledim ve Lagendjk her birinde, Türkiye'yi sonuna kadar savunmuştur. Daniel Cohn Bendit gibi, Türkiye'yi hiçbir zaman yanlız bırakmamıştır.
Ancak Türkiye'nin AB hedefine ulaşmasının tek koşulu olan, Kopenhag Kriterlerine uyulması konusunda da, aynı derecede duyarlıdır.
Türkiye'ye AB yolunda engel teşkil eden her konuda Ankara'yı ve Türk yetkilileri uyardı. Bu uyarıları, Türkiye'nin önünü açmak için yaptı.
- Annan planını destekledi, KKTC'yi EVET oyu vermeye teşvik etti.
- Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılmasına ve uyum yasalarının çıkmasına sürekli destek verdi.
- Türkiye'nin aday olarak kabul edilmesi (17 aralık 2004) ve müzakere tarihi verilmesi çalışmalarında sürekli şekilde Türkiye'yi destekledi.
Joos Lagendjk'ın suç duyurusuyla sonuçlanan konuşması aslında, PKK'ya uyarılarla doluydu. PKK'yı, terörü bırakması için sürekli uyaran nadir AB parlamenterlerinden biri sayılan Joos'un amacı Türk askerine hakaret değildi. Zira TSK'nın Türk siyaset yelpazesindeki yerini en iyi bilen kişilerden biridir. Konuşmanın tümü okunduğunda, Türk medyasında da değinilen, bazı kışkırtıcı tutumlara dikkat çektiği anlaşılır.
Bu yazıyı yazmamın nedeni de, bugüne kadar, Türkiye için tek başına mücadele eden ve destekten dolayı teşekkür etmemiz gereken bir kişiyi size tanıtmak ve kimi mahkum ettirmek istediğimizin iyice anlaşılmasını sağlamaktı...