BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,94
ALTIN 2.418,47
HABER /  GÜNCEL

BBC Türkçe Servisi ekol oldu

II. Dünya Savaşı arifesinde kurulan BBC Dünya Servisi’nin Türkçe yayınları 20 Kasım’da 65 yaşına bastı. BBC Türkçe’nin özel bir önemi var.

Abone ol

Sadece haberalma özgürlüğünün kısıtlandığı dönemlerde Türkiye’nin biricik haber kanalı olduğu için değil. Tarihi boyunca Bülent Ecevit, Hilmi Yavuz, Orhan Boran, Halit Kıvanç, Can Yücel, Nuri Çolakoğlu, Ferhat Boratav, Temuçin Tüzecan gibi isimlerin çalıştığı bir radyo bu. İlk Türkçe radyo, Sovyet Radyosu’nu dinlerken ‘efendiler, bakın propaganda yapıyorlar’ diyen Atatürk’ün radyo kurulması direktifinden bir yıl sonra faaliyete geçti. Yıl 1927’ydi. 12 yıl sonra, Türkçe ilk kez uluslararası bir yayının da dili haline geldi. 1939’da beklenen büyük savaşın tarafları belli olmuş, dünya Nazi Almanyası ile İngiltere arasında saf tutmaya zorlanıyordu. Nazilerin Ortadoğu’ya yönelik propagandalarından rahatsız olan İngiliz Dışişleri, BBC’den bölgeye yayın yapmasını istedi. Yayınların parası dışişlerinin kesesinden çıkacak, ama BBC, bu yayınlar için de editoryal bağımsızlığa sahip olacaktı. Türkçe’nin de aralarında bulunduğu 43 dilde yapılan BBC yayınlarının prestiji de işte bu formülde yatıyor. BBC’nin editoryal bağımsızlık tutkusu ona dünya kamuoyu nezdinde itibar kazandırdı. Birçok başka yayın, örneğin Amerika’nın Sesi Radyosu, sadece propaganda yaptığından, bu saygınlığı asla elde edemedi. ECEVİT’İN EK İŞİ 20 Kasım 1939’da yayına başlayan Türkçe Servisi, BBC’nin yabancı dil servislerinin ilklerindendi. Gerçi BBC savaşta tarafsızlığını bozmuş ve Fransız direnişçilere şifreli yayınlar geçmişti ama dış yayınlar öyle etkili olmuştu ki İngiliz Hükümeti barış zamanında da devam kararı almıştı. BBC Türkçe yayınları, Doğu Bölümü’nün bir parçası olarak, Londra’nın dışında enfes bir parkla çevrili bir malikanede başladı. Çalışanların çoğu tanıdık vasıtasıyla işe alınmıştı, profesyonel spiker ya da gazeteciler değildi. Sonradan yazar olarak yıldızı parlayacak Feyyaz Fergar (Kayacan) bile gelişigüzel çeviriler yapıyordu. Üslubunun temizliği ve hitabetiyle göze çarpan tek bir genç vardı. Londra Basın Ataşeliği’nde görevli ve ek kazanç için BBC’de çalışan Bülent Ecevit: ‘İngiltere demokrasi ve basın hakları bakımından çok ileri idi. BBC Türkçe Servisi de görevini çok ciddiye alan insanlar tarafından yönetiliyordu. 1946-50 arasında Londra’da görevli iken, eğitim ve sanat programları için bana da yer verdiler. O dönem benim için çok eğitici oldu. BBC’nin yansızlığından şüphe etmedim. Özellikle Türkiye’de demokrasiye ara verilen dönemlerde BBC izlemeye hep özen gösterildi.’ KORE SINIF ATLATTI 1950’lerin başında çok partili sisteme geçen, Kore’ye asker gönderen, NATO’ya alınan Türkiye, BBC’de de sınıf atladı. Türkçe Doğu bölümünden alınarak Portekizce, İspanyolca, İtalyanca ve Yunanca’nın bulunduğu Güney Avrupa Bölümü’ne bağlandı. O sırada çeviri denetçisi olan ve daha sonra Türkçe bölümünün başına geçecek efsanevi müdür Andrew Mango’ya göre bu çok ileri görüşlü bir karardı: ‘Güney Akdeniz grubunun standartları bizimkinden daha iyiydi. 1958’de Türkçe Bölüm Müdürlüğü’ne atanınca Türk entelektüel hayatında ismi geçen gençleri işe almaya başladım. Can Yücel, Tektaş Ağaoğlu, Sadun Aren, sonra Orhan Boran, Hilmi Yavuz, gazeteci Yurdakul Fincancı, radyocu Mustafa Gerçeker bunlar arasındaydı.’ Böylece BBC yabancı bir radyodan ziyade, Türk medyasının yurtdışındaki bir uzvu haline geldi. TRT kurulduğunda, yapılan bir anlaşma ile 6 aylık sürelerle stajlar başladı. TRT ile BBC arasındaki bu değişim programı zamanında Londra’da olanlardan biri de Hilmi Yavuz’du: ‘Cumhuriyet’te gördüğüm bir ilan üzerine BBC’ye başvurdum. Çeviri ve ses sınavlarında başarılı olunca oradaki adıyla program assistant (haberci-sunucu) olarak 1964-69’da beş yıl çalıştım. TRT ile BBC arasında bir değiş-tokuş programı vardı. Ama tek taraflı işliyordu: Türkiye’den 6 aylığına staja gidenler oluyordu ama İngiltere’den gelen yoktu.’ CAN YÜCEL KOVULDU İngiltere’ye gidenler arasında işten memnun olmayanlar da vardı: Ekibin en serserisi Can Yücel. Kılık-kıyafeti berbattı, kravat takmayı sevmez, sürekli buruşuk gömlek ve ütüsüz pantolon giyerdi: ‘Yavaş yavaş sıkıntı bastı, her gün aynı şey! Git oraya, haberleri tercüme et, aynı bokun soyu. Allah’tan Nazım sayesinde kovuldum. Nazım’ın öldüğü gün program yapmadık, unuttuk programı. Son bir iyiliği daha dokundu bana Nazım’ın...’ BBC Türkçe Yayınları’nın ünü yayıldıkça ünlüler Londra’ya gittiklerinde BBC’ye konuk olmaya başladılar. Vakur Versan, Munci Kapani, Metin And gibi üniversite hocaları BBC’den yayın yaptılar. 27 Mayıs 1960’tan önceki gergin dönemde bu ziyaretler çoğaldı. Can Yücel’in davudi sesiyle okuduğu bültenler o kadar etkili oldu ki DP hükümeti yayınların durdurulması için İngiliz Büyükelçiliği’ne başvurdu. Yanıt sonraları Türk hükümetlerinin sıkça duyacağı cinstendi: ‘BBC bağımsızdır, müdahale edemeyiz.’ Türkçe Bölümü’nün kendi içinde de gerginlik vardı. Burada iki bakan çocuğu bir aradaydı: CHP’li Hasan Ali Yücel’in oğlu Can ile DP’li Samet Ağaoğlu’nun oğlu Tektaş. Solculukta birleşiyorlardı ama yine de Tektaş babasının akıbetini düşünmeye mecburdu. DP’den gelen baskılara direnen Mango, 27 Mayıs’tan sonra Türkiye’ye yaptığı ziyarette kahraman olarak karşılandı. Ancak BBC Türkçe, 27 Mayıs öncesi tarafsızlığını kaybetmiş değildi. Örneğin DP hükümeti son günlerini yaşarken, muhaliflerin yaydığı ‘DP Harbiyelileri öldürüp kıymasını yapmış’ şeklindeki yalan haberi yayınlamayı reddetmişti. ORHAN BORAN’IN YUPPİ’Sİ Orhan Boran, Nuri Çolakoğlu, Tayfun Ertan gibi genç yetenekler BBC’nin 1960’tan sonra da ününü sürdüren sesler oldular. Orhan Boran 1960’larda çok popüler olan Yuppi adlı kahramanını burada yarattı. Kendi sesini kaydettikten sonra bunu iki kat hızlı çalarak inceltiyor, böylece konuşturduğu Yuppi ile siyasi hicivler yapıyordu. BBC muhabiri olmanın da bir prestiji vardı. Halit Kıvanç bu prestiji bizzat yaşayanlardan: ‘1963’te orada bir yıla yakın çalıştım. BBC muhabiri olmak o kadar saygın bir şeydi ki bana verdikleri kartla Prenses Alexandra’nın düğününü izledim, kraliyet ailesinin girdiği yerlere girebildim. Sonra maaşıma zam yapıp bana beş yıl daha kalmamı önerdiler. Ama Türkiye’de televizyon kuruluyordu, hepimiz çok heyecanlıydık, döndüm.’ TRT’Yİ BIRAK, BBC DİNLE 12 Eylül darbesi, haberalma açısından yine bir buhran dönemiydi ve BBC Türkçe yayın süresini yarı yarıya artırdı. Yasaklıyken ilk mülakatını BBC’ye veren Süleyman Demirel meydanlara tekrar kavuşunca, halka ‘TRT’yi bırakın BBC’ye bakın’ çağrısı yaptı. BBC sayesinde yasağını delen bir başka ünlü de Bülent Ersoy’du. BBC Türkçe’deki 45 dakikalık programda Ersoy’la hem röportaj yapılmış, hem de şarkıları yayınlanmıştı. O dönemde (83-87) görev yapan gazeteci Ragıp Duran’a göre BBC hálá ‘radyo ve televizyon yayıncılığının Kabe’si.’ 90’larda, BBC Türkçe yayınları, günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Mart 1972’de TRT ve BBC arasında alınan kararla Londra’ya staja giden kadrolar yeni açılan Türk televizyon kanallarında görev alarak, yayıncılık anlayışlarını Türkiye’ye taşıdılar. 1992’ye kadar 5 yıl BBC’de bulunan Ferhat Boratav BBC’nin bu saygınlığı hak etmek için İngiliz Hükümeti’yle de çok kriz yaşadığını, Falkland Savaşı’nın iyi bir örnek olduğunu söylüyor. BBC Türkçe Servisi, ilgiyi taze tutmak için ilklere imza atmaya devam etti. 1982’de Türkiye’de ilk kez seçim sonuç tahmini yapıldı. Nuri Çolakoğlu yönetiminde başarılan bu ilk için Güneri Cıvaoğlu, Güneş Gazetesi’nde ‘Beyler, seçim böyle izlenir’ başlıklı bir makale yazdı. 43 DİL, 50 MERKEZ 250 MUHABİR BBC Türkçe’nin haftada toplam 13 saat yayın süresi var. Radyo RTÜK’ün hışmına da uğradı: 1999’da yayını 18 aylığına durduruldu. Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği ise BBC’yi 2002 Dostluk ve Barış Ödülü’ne layık buldu. BBC’nin Türkçe bölümü, bu büyük kuruluşun geniş imkanlarından yararlanıyor. BBC’nin haber ağını dünyadaki 50 merkezden, 250 muhabir besliyor. Hafta içi her gün 07.00, 18.00 ve 22.30’da haber programları yayınlıyor. Programları canlı olarak BBC Türkçe’nin internet sitesinden (www.bbc.co.uk/turkish), Türkiye’de NTV Radyo’dan ve kısa dalgadan dinlemek mümkün. Yazı: Savaş Özbey Kaynak: Hürriyet