BIST 10.677
DOLAR 32,23
EURO 35,07
ALTIN 2.446,88
HABER /  GÜNCEL

Aydın Napoli'de konuştu

İtalya'nın Napoli kentinde bulunan Devlet Bakanı Mehmet Aydın, 11 Eylül saldırıları sonrasındaki süreçte Batılı ülkelerdeki güvenlik tedbirlerine dikkat çekti.

Abone ol

NATO Parlamenterler Asamblesi'nin (NATO-PA) Özel Akdeniz Grubu toplantısı için İtalya'nın Napoli kentinde bulunan Devlet Bakanı Mehmet Aydın, 11 Eylül sonrası yaşananlara dikkat çekti. Aydın, bugün toplantının sona ermesinin ardından Napoli'de A.A muhabirinin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, ''Güvenlik konusu elbette çok önemli. İnsanların var olması için güvenliğin sağlanması lazım. Ancak Batılı ülkelerde almakta oldukları güvenlik tedbirleri, demokrasinin ruhunu zedelememeli'' dedi. Devlet Bakanı Aydın, Türkiye'deki kimi Hıristiyan yetkililerin Türkiye'de dini özgürlükten yararlanamadıklarını ileri sürmelerine karşılık olaraksa ''Bu doğru bir iddia değil. AB sürecinde hiçbir dini grup ne koparırsak kar mantığıyla hareket etmemeli'' diye konuştu. Mehmet Aydın, Batı'da güvenlik sağlama endişesiyle hukuki ve siyasi alanda kısıtlamalara gidilmesinin, ileride tehlikeli durumlara yol açabileceğini belirten konuya ilişkin görüşünü şöyle özetledi: ''Maalesef Batı'da kimi tedbirler alınırken, demokratik ilkelerin yeterince göz önünde bulundurulmaması gibi durumlar da yaşanabiliyor. Örneğin entegrasyon, ana dilin öğretilmesi ve kültür konularında Batı'da önemli ölçüde hukuki ve siyasi daralmalar göze çarpıyor. Batı bugüne dek hep demokrasisiyle övündü. Bu demokrasi anlayışıyla dünyadapek çok ülkeye örnek gösterilebilecek konuma gelmişken geri adımların atılması, etkileri bugünden öngörülemeyecek durumların ortaya çıkmasına neden olabilir.'' Devlet Bakanı Aydın, kimi Hıristiyan yetkililerin Batı basınına verdikleri mesajlarda Türkiye'de İslam dışındaki dinlerin dinsel özgürlükten yararlandırılmadıkları biçimindeki iddialarına ilişkin bir soruyuysa şöyle yanıtladı: ''Genel olarak konuşmam gerekirse ben Türkiye'de bir Hıristiyan aleyhtarlığının, bir Yahudi aleyhtarlığının bulunduğunu düşünmüyorum. Bazı insanlara sırf Hıristiyan veya sırf Yahudi oldukları için bir ayrımcılık yapılması biçiminde bir olguya, göze batar bir akım veya eğilim olarak hiç rastlamadım. Bireysel olaylara her zaman her ülkede rastlanabilir. Ama bizim kültürümüzde bu türden bir ayrımcılık yok.'' -TÜRKİYE'DE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ- Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Türkiye'de din özgürlüğünün varlığının Batılı ülkelerin resmi raporlarında da teyit edildiğini hatırlatarak, şunları söyledi: ''Bu konuda Batı'daki kurumlarca yayımlanmış resmi raporlara bakın. Mesela 2004 raporlarına bakın. Hepsi, Türkiye'de inanç, ibadet ve inandığını ifade etme hürriyetinin var olduğunu söylüyor. Eksiklikler yok mu? Bu konuda söylenenler vakıflarla ilgilidir. Evet, eksiklikler vardı. Onların giderilmesi için de zaten yasa değiştirildi. O yeterli görülmedi. Bunun üzerine yeni bir yasa tasarısı daha hazırladık. Şimdi vakit yetmeyecek belki ama, önümüzdeki Ekimde parlamento toplandığında bahsettiğim yeni tasarı yasalaştırılacaktır.'' Aydın, mevcut hükümetin bu konularda son derece pratik davrandığını belirterek, ''Değişikliğin problemi çözmediğini gördüğümüzde, bir eksiklik müşahede ettiğimizde, gerekeni yapıyoruz. Yasanın uygulanması, bazı eksiklikleri ortaya çıkarabiliyor. Baktık ki daralmalar oluyor, bir küçük değişiklik yapıp o daralmayı da giderme yoluna başvuruyoruz'' dedi. Devlet Bakanı Aydın, Türkiye'deki cemaat liderlerinin de din ve ibadet özgürlüğü açısından hiçbir sorunları olmadığını söylediklerine dikkati çekti. Aydın, ''Hemen hemen her cemaatin lideri bunu söylemiştir. Size yüzlerce iktibas aktarabilirim. Mesela Antalya'daki Dinler Bahçesi'nin açılışına cemaat liderleri de vardı. Başbakanın huzurunda, Türkiye'de din özgürlüğü sorunu yaşamadıklarını söylediklerini bizzat ben hatırlıyorum'' diye konuştu. Aydın, kimi dini grupların özel statü istemelerinin bir sorun yaratabildiğine işaret ederek, bu konuda şu örneği verdi: ''Mesela bir grup gelip, 'Katoliklik resmen tanınmalı, bize özel bir statü verin' diyor. Ama bu, söylendi diye hemen yapılabilecek bir şey değil. Bu hukuki boyutları da olan kapsamlı bir konu. Avrupa'da dabenzer sorunlar var. Tamam Avusturya ve Belçika gibi iki-üç ülkede İslam resmen tanınmıştır örneğin. Avrupa'da yirmi milyon civarında Müslüman yaşıyor. Buna rağmen İslam, İtalya dahil pek çok ülkede hukuki bakımdan henüz tanınmış değildir. Bu ilerde ne olur ne olamaz bilemem.'' AB sürecini muayyen bir dini grubun kendine imtiyazlı bir konum sağlama aracı gibi kullanmaya kalkışmasının doğru bulmadığını belirten Aydın, şunları söyledi: ''Türkiye'nin AB'ye girmek için ciddi biçimde gayret sarf ettiği bir dönemdeyiz. Kimileri de bunu fırsat addedip, bu arada ne koparırsak kardır mantığıyla hareket ediyor. Açıkça söyleyeyim bu olmaz. Bu adil de değildir. Türkiye'de bir Lozan Anlaşması vardır. O anlaşmada gayrimüslim vatandaşlarımızın statüsü belirlenmiştir. Bu durumda her küçük dini akıma, bizden talepte bulundular diyerek özel bir statü tanıyamazsınız.'' -RUHBAN OKULU MESELESİ- Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Fener Rum Patrikhanesi'nin Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nu yeniden açma talebinde de benzer bir sorun yaşandığını kaydetti. Aydın, buna prensip itibarıyla Türkiye'de kimsenin bir itirazının bulunmadığını anımsatarak, ''Ama bu okul nasıl olacak? Bir üniversiteye mi bağlı olacak? Müstakil mi olacak? Müstakil olursa Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetim ve gözetiminde olacak mı? Bir fakülte şeklinde mi olacak? Yoksa bir tür vakıf üniversitesi mi olacak?'' diye sordu. Aydın, ''Türkiye'de bunların tümü tartışıldı. Ama birileri kalkıp salt onlara özgü bir şey talep edemez. Yapılması gereken şey, gereksinimin Türkiye'deki kurallar içinde karşılanmasıdır'' dedi. Tevhid-i tedrisat yasası doğrultusunda Türkiye'deki tüm eğitim kurumlarının Milli Eğitim Bakanlığı'nca (MEB) denetlenmesi zorunluluğuna, Diyanet'in Kur'an Kursları'nın da MEB'in denetimine tabi tutulduğuna değinen Aydın, şunları kaydetti: ''Madem ki tevhid-i tedrisat var, bu yasaya bütün vatandaşlar uymak durumundadır. Türkiye'de Müslüman olanlar da, Müslüman olmayanlar da ayni haklara sahiptirler. Hiç kimse bir ayrıcalık istememeli. Ayrı bir imtiyaz olmaz. Ama imtiyaz isteyip yasal sınırların dışında bir okul modeli düşünüyorsanız, o zaman mesela yarın Müslümanlar da benzer bir talepte bulunurlarsa onlara hayır mı dememiz gerekecek? Nitekim mevcut yasalar nedeniyle bugün Müslümanlar da özel bir ilahiyat fakültesi açamamaktadırlar.'' Napoli'deki iki günlük toplantı sonrasında A.A muhabirinin sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın yarın İtalya'dan yurda dönmesi bekleniyor.