BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

Ay, 'Gördün mü?'yü bulamadı

Savaş Ay, Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'ın tekneyle girdiği yarışta düştüğü komik durumları köşesine taşıdı. Ay, Babahan'a "Gördün mü?" şarkısını istedi...

Abone ol Savaş Ay, Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'ın tekne turunda düştüğü komik durumu gözler önüne seren bir yazı yazdı. Ay, başlıklı yazısında Babahan'a bir de istek parça var...

Yazı: Savaş Ay
Kaynak:


Genel Yayın Müdürümüz Ergun Babahan'ın teknesi tee uzaktan seçildi, telaşım daha da arttı. O şarkının olduğu kaseti hemen bulmalıyım ama nasıl?..
Sabahtan beri Bozcaada liman içinde mukim restoranların bulaşıkhanelerine bile girip sordum. Yok, yok, yoook...

"Gordün müüü, gordün müüü?"
Son çırpınışla Gümüş Otel'in arkasına koştum. Orada tezgâh açıp midye dolma satan Mardinli gence sordum:
- Gordün müü, gordün müüü?
- !!!!
- Var mı sende o? Ya da hemşerilerinde filan bulunur mu?
- Varsa başım gözüm üstüne de, ne aradığını bağışla abi?
- Gordün müüü gordün mü?
- Savaş abi neyi gördüm mü?
- Yahu hani şu komik bir adamın okuduğu daha da komik bir şarkı var ya. "Gordün müüü gordün mü?" diyor hani. O işte. Onu arıyorum.

Amerikan folk da olur
Çocuk şaşkın şaşkın bakıyor yüzüme. Aslında sırf o değil, beni izleyen herkes şaşkın. Bir arpa boyu gerimden takip eden otel sahibesi Gamze Hanım dayanamıyor, patlıyor sonunda:
- Savaş Bey anlayamıyorum sizi doğrusu.
- Pardon!..
- Sizi diyorum. Anlayamıyorum. Hiç de tarzınız değilmiş gibi o müzikler. Klasik Türk Musikisi'ni tercih edersiniz sanıyordum.
- !!!!!
- Ya da ne bileyim country, Amerikan folk, New Jazz filan?

Telaşım niye?
Biraz da utanıp sıkılarak eğiliyorum kulağına:
- Haklısınız aynen de öyleyim. Ama önemli bir iş için lazım bu şarkının olduğu kaset.
- Gordün mü şarkısını iş için mi kullanacaksınız yani?
- Gamze Hanım anlatmam uzun sürer. Ergun Bey'in teknesi limana girmek üzere. Telaşım o yüzden.
Uzatmayalım. Sonunda o kaseti bulamadım ve plan yattı. Oysa işin belediye kısmını ayarlamıştım. Baş müdürümüz tam karaya ayak bastığında belediye hoparlöründen yayına başlayıp, "Sıradaki parçayı Ergun Bey'e ithaf ediyorum" diyerek basacaktım play tuşuna. Bütün ada inleyecekti; "Gordün müüü gordün mü? Havaları basmayı gordün müüü?"

Yetmedi bak!..
"Ne alakası var?" diyeceksiniz. Çok alakası var. Yelkencilik, teknecilik öyle bir şey ki; yıldız, poyraz, karayel ve diğer doğal rüzgarlar dışında hiçbir 'hava' yelken doldurmaya yetmiyor. Sevgili baş müdürümüzün de havası yetmedi, teknesi ancak 14'üncü gelebildi.
Karşılaştığımızda fazla bir şey çaktırmadım. "Çok iyi yarıştın müdürüm. Siz olmayaydınız kim bilir kaçıncı gelirlerdi. Hatta belkim de hiç gelemezlerdi. Cesaret, bilek, yürek, inanç, emek her şey sizde gayetle güçlü. Tebrikler" filan dedim.

Abartmayın canımmm!..
O, ekibinin bir bölümüyle uzaklaşınca, ben diğer yelkencilere yanaştım, istihbarat toplamaya başladım. Öğrendiğime göre mütemadiyen ayak altında dolaşmış. Halatların filan üstüne oturmuş. "İskele-sancak farkı nedir?" diye 22 kez sormuş yine de öğrenememiş. Devamlı surette "Karnının aç olduğunu, uykusunun geldiğini" söyleyip şikayet etmiş.

Oralar nere?..
Bu kadarı bana bile abartı geldi ama şöyle bir konuşmayı da naklettiler. Müdürüm sormuş:
- Biraz içim geçmiş de fark edemedim. Daha çok var mı kaptan?
- Ergun Bey, startı Çengelköy'den verdik daha Hayırsız Ada açıklarındayız.
- Nasıl yani hâlâ Marmara' da mıyız?
- Evet. Zaten daha 2 saat oldu çıkalı.
- Şu görünenler Çanakkale İş Kuleleri değil mi yani?
- Ne alakası var efendim? Onlar Ataköy civarındaki oteller.
- Ahhh ahhh!..
- Hayırdır niye ahladınız?
- Geçen hafta bu zamanlar Amerika' dan kalkan özel bir jet tayyaredeydim. Saatte 800 mil hızla uçmak. Konfor ötesi ortam . Süper servis...
- !!!!
- Sonra da bu köhne tekne. Kamara, mutfak, duş kısmına bak. İki küçük yemek masasını birleştirsen ancak bu kadar yer tutar.
- Öyle olsun. Yalnız halatların oradan kalkıp biraz kenara otursanız. Balonu açacağız da.

İskender Hoca dedi ki
Ben bu konuşmaları denizci kıskançlığına verdim, inanmadım. Zaten akşam yeniden karşılaştığımızda "Ne kadar çok çalıştığını; olayın tam bir takım oyunu olduğunu; usta yelkencilerin kendisinde istidat görüp bundan sonraki yarışmalara da çağırdıklarını" söyledi sayın Babahan.
Bu sözlerin doğruluğunu kurt denizci İskender Hoca'dan teyit ettim. Hoca gülümseyerek baktı ve dedi ki:
- Elbette ki Ergun Bey'i her yarışta teknemizde görmek isteriz. Sponsorluğu devam ettikten sonra niye almayalım ki onu?
O geceyi herkeslerle beraber dünyanın en güzel coğrafya parçalarından olan Bozcaada'da geçirdik. Ertesi sabah günün ilk saatlerinde bu kez Çeşme'ye start alacaktı 66 yelkenli tekne. Ben kendi gözümle görmek için kıyıya indim baktım. Lakin ne göreyim, yine yaprak kıpırdamıyor, yelkenler pörsük, tekneler kımıltısız.

Derya ortası
Bir ara etrafı tarassut eden deniz astsubayının dürbününü rica edip yakın plan baktım teknelere. atv Genel Müdürü Mehmet Tezkan'ın da bir başka ekiple birlikte olduğunu tespit ettim. Ergun Bey'in kayığının hemen ötesinde salınıp duruyordu onun yelkenlisi de. Başta söylediğim sözü bir daha tekrarladım içimden. Genel müdürlük rüzgarı derya ortasındaki yarış yelkenlilerine asla işlemiyor.

Bankacı rüzgârı
Acaba başka bir şarkıyla mı uğurlasam, üstat Münir Nurettin' in "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın" eserinin bulunduğu kaseti mi çaldırtsam belediye hoparlöründen.
Yok yok. Denizbank Genel Müdürü Hakan Bey'in de teknesi orta yerde kalakaldığına göre yine en uygun şarkı o; "Gordün müüü, Gordün müüü? Havaları basmayı gordün müüü?"