BIST 9.185
DOLAR 34,38
EURO 36,85
ALTIN 2.968,42
HABER /  GÜNCEL

Arınç'tan referanduma hayır

Başbakan Tayyip Erdoğan türban konusunda referandum sinyali veriyor. Ancak Meclis Başkanı Bülent Arınç "bu referandum" olmaz diyor. Arınç'ın gerekçesi ise..

Abone ol

TBMM Başkanı Bülent Arınç, referandumun anayasal yollardan birisi olduğunu belirterek, ''Ancak, sadece Anayasa değişiklikleri konularında referanduma gidilebilmektedir. Herhangi bir konuda referanduma gitmek imkanı yok. Belki yeni bir kanun çıkarılarak bazı durumlarda referandum olağan yol haline getirilebilir'' dedi. Hukuki Araştırmalar Derneği'nin 8. Olağan Genel Kurulu, Ankara Ticaret Odası Konferans Salonu'nda toplandı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan genel kurulun açılış konuşmasını derneğin genel başkanı Yakup Erikel yaptı. Erikel, Türkiye'de ve dünyada adil hukuk düzeni ve bunu uygulayacak hukukçulara ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Dünyadaki 6 milyar insanın hukukunun emperyal hukukla sağlanamayacağını ifade eden Erikel, evrensel hukuktan hareket eden bir ulusal ve uluslararası hukuk anlayışının egemen olması gerektiğini kaydetti. TBMM Başkanı Bülent Arınç da, konuşmasında genel kurula bazı ülkelerin ombudsmanlarının da katıldığını anımsatarak, ombudsmanlığa önem verdiğini ve Türkiye için olumlu bir kurum olduğunu düşündüğünü belirtti. Dünyada, zulüm, haksızlık, insan hakları ihlalleri ve kötü düşüncenin devam ettiğini ifade eden Arınç, huzur ve barışın sağlanması, mutluluk ve refahın artırılmasının temel düşünce olması gerektiğini söyledi. Ancak hem Türkiye'de hem de dünyada olumsuzlukların devam ettiğini belirten Arınç, bu konuda yapılan mücadelenin güçlenerek devam ettiğini kaydetti. Arınç, Adalet Bakanlığı'nın TCK ve buna bağlı kanunlar başta olmak üzere, hukuki hayatın yeniden düzenlenmesi konusunda 3 yıldan beri hummalı bir çalışma yürüttüğünü anlattı. Yargının bir parçası olan avukatlığın yargı içerisindeki konumunu her zaman ön plana getirme, güçlendirme ve mesleğin gerektirdiği saygınlığı geliştirme mecburiyetinde olduklarını söyledi. Geçen yıllarda avukatlık kanununda değişiklik yapıldığını, ancak getirilen iyileştirmelerin yeterli olmadığını kaydeden Arınç, 40'a yakın hukuk fakültesinden her yıl 5 bin öğrencinin mezun olduğunu ve bunların hakim ve savcı olamamaları durumunda, önlerinde sadece avukatlık mesleğinin bulunduğunu söyledi. Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda yapılan değişiklik ile 3 yıl avukatlık yapanların yazılı vesözlü sınavı geçmeleri durumunda hakimliğe geçmelerini öngören bir düzenleme yapıldığını belirten Arınç, avukatlık mesleğinin içinden gelen birisi olarak avukatların sorunlarını bildiğini ve bu sorunların aşılması gerektiğini düşündüğünü kaydetti. AB Türkiye'nin AB'ye tam üye olmak istediğini, bunun bugünün değil, 1950'lerden beri sürdürülen hedef olduğunu, düşe kalka bu çizginin devam ettiğini ifade eden Arınç, 3 Ekim'de tam üyelik müzakerelerinin başlanabileceği yolunda karar alındığını, bunun tam üyelik sürecinde önemli bir dönem olduğunu söyledi. ''Müzakere sürecinin zor olacağı, uzun süreceği ve yeni bazı olumsuzluklara belki yol açabileceği, arkasından yeni tartışmalara götürebileceğinin öngörüldüğünü'' belirten Arınç, şöyle konuştu: ''Bütün ülkelerde böyle olmuştur. Bu sürecin içindeki sıkıntılar bir taraftan ulusal çıkarların AB'deki tartışmalarla ne kadar örtüşebileceği, bir taraftan da, bir standart içinde bulunmak gerekiyorsa bu standarda nasıl ulaşabileceğimiz elbette bir tartışma konusu olacaktır. 3 yıldan beri çıkarılan yasalar ve dönüşüm projeleri ile Türkiye ileri adımlar attı. Bunların uygulamada eksiksiz yerine getirilmesi ve takip edilmesi zorunludur. Bunlar laf olsun diye değil, uygulansın diye çıkarılıyor. Bu sıradaki tartışmaları da Türkiye'nin geleneksel olguları ve birtakım dengeleri açısından ben olağan buluyorum. Türkiye çıktığı bu yoldan geri dönecek hiçbir adımı atmayacaktır.'' REFERANDUM TBMM Başkanı Arınç, referandumun anayasal yollardan birisi olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: ''Bu güçlü konumuyla TBMM'nin bu kanunları çıkarması, gerekirse bazı konularda referanduma gidebilmesinin, herkesin zaman zaman isteyebileceği demokratik açılımlardan birisidir. Ama tabi neyin, nerede, ne zaman olacağını da iyi bilmek şartıyla, bu demokratik imkanların hepsi yerinde ve zamanında kullanılmalıdır. Referandum anayasal yollardan birisidir. Ancak, bugünkü anayasal ve yasal düzenlemeler doğrultusunda sadece Anayasa değişiklikleri konularında ve belli ölçüler içerisinde referanduma gidilebilmektedir. Yoksa herhangi bir konuda referanduma gitmek imkanı yok. Belki yeni bir kanun çıkarılarak bazı durumlarda referandum olağan yol haline getirilebilir.'' Türkiye'nin, TBMM'nin yasama yetkisini ve bu yasama yetkisinde hakim güç olan çoğunluğun taleplerini bir şekilde engellemek, dengelemek ve revize etmek konusunu, 1961 ve 1982 anayasalarında getirdiğini anlatan Arınç, ''Cumhurbaşkanının geri göndermesinden Anayasa Mahkemesi'ne bizzat müracaat etmesine kadar, Anayasa Mahkemesi'nin belli düşünce tutum ve davranışları ile bazı durumlardaki hassasiyetlere kadar toplumdaki temel taleplerin bir başka güç tarafından engellenmesi, önüne geçilmesi hatta imkansız hale getirilebilmesi de mümkündür'' diye konuştu. TBMM Başkanı Arınç, şöyle devam etti: ''Bütün bunları bilerek yine de eğer demokrasi halkın talepleri, halkın kendi kendini yönetmesi ise 'Egemenlik milletindir' sözü sadece duvarlarda asılan bir levhadan ibaret kalmamışsa, bunun mutlaka gerçekleştirilmesi yönünde hepimizin çaba göstereceğine inanıyorum. İyi niyetli, saf, hukuktan ve insan haklarından yana düşüncelerle şu veya bu sebeple bunların yanında, önünde, arkasında yer almış, aslında bu düşüncelere hiç sahip olmamakla birlikte kendi ideolojisi bakımından uygun zemin ve zamanları olmayanlara herhalde çok daha dikkat etmemiz lazım.'' ''HİÇBİR İKTİDAR KALICI DEĞİL'' ''Siyasetçiler sözlerini tutarlar, tutmazlarsa karşılığını görürler'' diyen Arınç, şöyle konuştu: ''Karşılığını görme noktası, onların itibarsız hale gelmesi, sıfırlanması ve yapılacak seçimlerde layık oldukları sonuçlara çarptırılmasıdır. Bunun dışındaki başka bir yorumun herhalde mümkün olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla bugün iktidardakilerin neyin, nasıl yapılacağı konusunda güçlü projelerle ortaya çıkması veya seçim meydanı geldiğinde 'ben bunu yapacağım bunu yapma konusunda inançlıyım, azimliyim' diyerek halkın oy taleplerine, kararlarına elbette muhatap olması gerekiyor.'' Hiçbir iktidarın kalıcı olmadığını, hiçbir muhalefetin de muhalefetliği meslek olarak seçmediğini söyleyen Arınç, siyaseti; halkın en iyi şekilde yönetilmesi, halkın huzur ve mutluluğunun sağlanması ve sorunların çözülmesi olarak algılayanların halka müracaat etme, halkın oyunu kabul etme ve halkın takdirine razı olma sorumlulukları bulunduğunu kaydetti. ''İÇİNİZDEN GELDİK, DÖNECEĞİMİZ YER GENE İÇİNİZ'' Arınç, 5 yıllık sürecin yarısını aştıktan sonra, artık biraz daha hızlı seçime gittiklerinin farkında olduklarını ifade ederek, şöyle devam etti: ''Günler çok çabuk ve hızlı geçiyor. Duygularımızı ve düşüncelerimizi bir iktidar değişikliği sebebiyle yeniden şekillendirmek ihtiyacı duyuyorsak, işin nereden başlayıp nereye geldiğini, sandığa giderken düşündüklerimizi gerçekleştirme konusunda nasıl güçlü iktidarlar çıkarabileceğimizi daha iyi düşünmemiz gerekiyor. Biz içinizden geldik, döneceğiniz yer gene içinizdir. Başkaca bir yeri düşünmüyoruz. Bulunduğumuz mevki ve konumlarda inançlarımızdan, düşüncelerimizden, yolumuzdan, çizgimizden taviz vermediğimize inanıyoruz. Dünyanın ve Türkiye'nin şartlarını belki biraz daha içinden görme imkanı bulmak gibi bir farklığımız, ayrıcalığımız oldu. Orada sizden farklı olarak yanılmış da olabiliriz. Ama inanıyorum ki, Türk halkı önümüzdeki seçimde 2007 Kasımında inandığı, güvendiği ve Türkiye'nin sorunları konusunda kendisini sorumlu hisseden iktidarları ya yeniden seçecektir ya yine seçecektir.''