BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  POLİTİKA

Arınç o subayın ne yaptığını anlattı

Kamuoyu krokinin yutulmaya çalışıldığını biliyordu. Durum biraz daha faklıymış. O gece neler yaşandığını Arınç anlattı.

Abone ol

Suikast iddialarını 'safsata' olarak gören muhalefeti omurgasızlıkla suçlayan Bülent Arınç olayla ilgili emniyetin kendisine aktardığı bilgileri kamuoyu ile paylaştı.

Arınç zanlılardan birisini evinin krokisinin bulunduğu kağıdı pet şişeye atarken yakalandığını belirterek, ilk üst aramada bir tanesinin üzerinde sarı basın kartı çıktığını aktardı..

Genelkurmay'dan bilgi istemediğini söyleyen Arınç, karargahtan yapılan açıklamayı olumlu ancak yetersiz bulduğunu dile getirdi.

Arınç, Televizyon Yayıncıları Derneği yönetim kurulu üyeleri ve sektör temsilcileriyle Ihlamur Kasrı'nda yaptığı toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, basın mensuplarına kendisine ulaşan bilgileri şöyle anlattı:

OLAYIN MAĞDURU BEN OLARAK GÖRÜNÜYORUM
Basın önünde ben bu konuyu konuşmadım. Olayın mağduru ben olarak görünüyorum. İlk tespitlere göre savcılık tarafından olaya el konulduğu ve adli tahkikat başladığı için özellikle bu konuda konuşmamaya dikkat ettim.

Ama olayla ilgili gazetelerde pek çok şey yazılıyor. Ben de bana aksettirilen bilgileri paylaşmıştım bazı gazetecilere. Genelkurmay da bir bildiri ile kamuoyuna açıklama yaptı.

İHBAR SAAT 14.30'DA GELMİŞ

Emniyet Müdürünün anlattığına göre olay şöyle cereyan etmiş. Sanıyorum Cumartesi günü saat 14.30 sıralarında emniyetin telefonuna bir ihbar yapılmış. Bu ihbarda iki sivil aracın benim konutumun civarında sürekli dolaştığı, içindeki şahısların bir eylemde bulunabilecekleri ve bu konuda bir tertibat alınması istenmiş.

BİRN TANESİNİ BENİM SOKAĞIMDAN DAHA GENİŞ OLAN BİR ÜST SOKAKTA PARK ETMİŞ DURUMDA GÖRMÜŞLER

Tabii emniyete bu tür ihbarlar zaman zaman geliyordur ama olayı önemli bulmuşlar. İsmim geçiyor olunca terörle mücadele ekipleri binanın yakınında bu araçları aramaya başlamış. Bir tanesini benim sokağımdan daha geniş olan bir üst sokakta park etmiş durumda görmüşler ve beklemeye başlamışlar. 'Nasıl olsa gelecekler ve araçla ilgilenecekler' diye...

SUBAY OLDUĞUNU İFADE ETMİŞLER

Daha sonra bir araçla iki kişi gelmiş ve bu araca yöneldikleri sırada polis duruma hakim olmuş. İlk konuşmalarında kendilerinin subay olduğunu ifade etmişler. Sonra zapta isimleri geçmiş. İsimlerini verecek durumda değilim.

ARAÇLAR KİME AİT?

Birinin albay, birinin binbaşı olduğu emniyetin saptamasıyla tespit edilmiş. Tam hatırlamıyorum ama araçlardan birisinin Genelkurmay Başkanlığı veya Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait olduğu, bir diğerinin de bir rent a car firmasından kiralanmış araç olduğunu tespit etmişler.

SAVCIYA HABER VERİLMİŞ

Kişiler asker olunca savcıya haber verilmiş, savcı da 'Merkez Komutanlığından görevlilerin gelmesi gerekir' diye düşünmüş ve oradan sanıyorum bir albay, yarbay bir kaç kişi daha gelmişler. Onlar da araçların başında bu işlerin başında bulunmuşlar. Yani usul ve hukuk bakımından bir eksiği olmamış.

PET ŞİŞENİN KAPAĞINI AÇMIŞ

Sanıyorum en çok tartışma konusu olan şey, bizim evimizin bir kağıda yazılı olarak ellerine geçmesi. Bunlardan birisi araçların başındayken su içmek istemiş. Bir pet şişe getirilmiş, pet şişenin kapağını açmış, fark ettirmeden yere mi düşürmüş, cebine mi sokmuş, bir hareketlilik görmüşler ve sonra 'Elini çıkart ve onu ver' denilmiş.

APARTMANIN İSMİ YAZILIYMIŞ

O da alelacele elinden çıkardığını ağzına götürmek ve su içmek isterken, bana söylenen bu, polisler tarafından eli tutulmuş ve elindeki kağıt alınmış. Bu kağıtta da bizim sokağımızın numarası ve apartmanımızın ismi yazılıymış. Bunlar üst arama tutanağında dercedilmiş.

Araçların içinde arama yapılmış. Bilebildiğim kadarıyla kanunsuz sayılabilecek, dikkat çekilebilecek bir nesne bulunamamış. Sonra götürülmüşler mi, yoksa direkt evlere mi gidilmiş. Lojmanlarında arama yapılmış. Lojman aramalarında hem askeri, hem sivil savcı hazır bulunmuş.

Sanıyorum, 1 civarında başlayıp, 5'te bitirmişler. Sonra da ne buldularsa savcılığa teslim etmişler ve emniyetin işi bitmiş. Bu safhadan sonrasını bir gram dahi olsa bilme imkanım yok. Bunlar bir şekilde basın tarafından da istihbarat edinilmiş ki, gazetelerde yazılıp, çizilmeye başlandı.''

''SERBEST BIRAKMAK, BIRAKMAMAK ADLİYENİN İŞİDİR''

Arınç, ''Başkalarının da isimleri çıkmış, krokileri çıkmış, defterler, kitaplar alınmış'' şeklinde haberler bulunduğunu, ancak bunları bilmediğini ifade ederek, ''Bu incelemeler sırasında ele geçirilen ve incelemeyle içinde birtakım tespitler yapılan şey varsa onu ancak savcılık biliyordur. Benim doğrusu fazla bilgim yok'' dedi.

''Burada bana ait olan ne olabilir?'' diye düşündüğünü anlatan Arınç, şöyle konuştu:

SARI BASIN KARTI ÇIKMIŞ

''Evimizin yakınında araçlar, plaka numaralarıyla beraber ihbarda söylenen araçlar... Kişiler, askeri kişiler... Seferberlik bilmem ne başkanlığında çalışıyor görünüyor, ama Özel Kuvvetler Komutanlığına giriş belgeleri olduğu ifade edilmiş ve ilk üst aramasında da bir tanesinin bir dergi adına sarı basın kartı taşıdığına ilişkin bir kart veya kartvizit varmış. Şimdi olay budur. Daha sonra bu kişilerin serbest bırakıldığı vesaire olabilir. Yani bu adliyenin işidir, serbest bırakmak, bırakmamak... Bu konularla fazla ilgili değiliz.''

Herkesin merak ettiği "Neden burada ve neden bizim evimizin etrafında" sorusuna Genelkurmay açıklamasıyla bir cevap verildi. Ben bu konuya girmek istemiyorum. Ama Başbakan Yardımcısı olarak bu tahkikat en iyi şekilde sonuçlansın. Ve huzur içinde yaşayabileceğimize inanalım.

SUİKAST ÇOK İLERİ İDDİA

Haberler ilk günden itibaren suikast hazırlığı şeklinde verildi. Bu insanları tedirgin etti. Bu çok ileri bir iddia. ama sonuçta bu olay nedir, suikast mı, istihbarat çalışması mı?

NEDEN 4 GÜN SONRA

Ben yorum yapmayacağım. Aldığım bilgileri aktarıyorum. Genelkurmay neden 4 gün sonra açıklama yapmıştır gibi soruya yorum yapmak istemiyorum.

HASRETLE BEKLİYORUM

Bunlar ortaya çıkacak. Biz siyaset yapıyoruz ve zor süreçlerden çok geçtik. Ben Türkiye'nin en güzide kurumu olan TSK içinde böyle bir yanlışı yapabilecek kişilerin olmadığına inanıyorum. Ama bunu bir adli tahkikat sonucunda vereceğime de inanıyorum ve o günü de de bir an evvel hasretle bekliyorum, Henüz bu safhada suç duyurusunda bulunmayı düşünmüyorum. MGK'ya götüreceğimi söylemedim.

MUHALEFETTEN UTANIYORUM

Bir defa bunları bir siyasetçinin ağzından çıkmasından utanç duyuyorum. Bu mizah konusu bir olay değildir. Ama hayatları tamamen mizah konusu üzerine olan insanların, omurgasızların söyleyeceği de budur.

SAFSATA DİYEN CHP'Lİ ŞAHİN MENGÜ'YE SERT ÇIKTI

Buna safsata diyen milletvekilinin tek işi Genel Başkanının talimatıyla Silivri'deki Ergenekon duruşmalarını takip etmekle görevlidir. Silivri duruşmalarından vakit bulduğunda Meclis'e gelerek böyle açıklamalar yapıyor.

KILIÇDAROĞLU'NUN MASKESİ DÜŞTÜ

Diğeri ise kamuoyuna dürüstlük abidesi olarak tanıtılmaya çalışılan ama son olaylarda bu maskesi ve makyajı düşen bir kişi. Bunlar bu tür olaylara kendi boyları kadar bakıyorlar.

AİLEMDE TEDİRGİNLİK OLDU

Tedirgin misiniz sorusuna “Ailemde tedirginlik oldu. Zaten bu tür olayların amacı aileyi hedef almaktır” cevabını veren Arınç “Güvenliğimde artış oldu. Üç polis vardı dört oldu” diye konuştu.

AÇIKLAMAYI YAKIN GÖZLÜKLE OKUDUM

Arınç, Genelkurmay açıklamasını nasıl okudunuz sorusuna ise “Yakın gözlüğümle okudum” cevabını verdi. Tevil yoluyla ikrar açıklamanızla ne kastettiniz? Sorusuna ise şöyle karşılık verdi:

“Bir kişiye suç isnat edildiğinde yapmadım derse ret etmektir. Yaptım derse ikrardır yani itiraf. Eğer, bu suçu işledim ama başka amaçla yaptım derse tevil yoluyla ikrardır.”