BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

AP'de keskin kamplaşma

Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi gruplar arasında Türkiye kavgası iyice kızıştı. AB'nin Türkiye üyeliğine ilişkin olarak vereceği karar şimdiden AP'yi kamplara böldü.

Abone ol

Geçen Haziran ayında seçilen ve ilk genel kurul toplantısını bu hafta Strasbourg’da yapan AP’nin politik grupları Aralık ayında Türkiye hakkında AB devlet ve hükümet liderleri tarafından verilecek karar konusunda kamplara bölündü. Kamplaşma, İrlanda dönem başkanlığı bilançosu ile Hollanda dönem başkanlığı programının tartışıldığı bugünkü AP Genel Kurul oturumunda net bir şekilde ortaya çıktı. AP’deki hiçbir politik grup Aralık ayına kadar en önemli gündem maddelerinin Türkiye olacağını gizlememekle birlikte bu konuda derin görüş ayrılıkları yaşanıyor. Hıristiyan Demokratlar’ın önemli bir bölümü, Egemenlikçiler ve aşırı sağcılar Türkiye’ye yeni bir perspektif verilmesine açıkça karşı çıkarken, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller “Kopenhag politik kriterlerini yerine getirdiği takdirde” Ankara’ya verilen sözlerin yerien getirilmesi çağrısında bulundular. 25 AB üyesi ülkeden 732 parlamenterin temsil edildiği AP’nin sayıca en büyük (268) grubu olan Hıristiyan Demokratlar’ın çok sayıda üyesi, Türkiye’ye üyelik yerine özel ortaklık önerisini eskiye oranla daha yüksek sesle dile getiriyor. Hıristiyan Demokrat grup içinde Türkiye’nin AB üyeliği karşıtlarının bayrağını Fransız ve Alman parlamenterler taşıyor. Hıristiyan Demokratlar gibi, sayıları 27 olan Egemenlikçiler ile 33 koltuk sahibi çoğu aşırı sağcı parlamenter de açık biçimde Türkiye’nin üyeliğine karşı kampanya yürütüyor. Bundan önceki AP’de Türkiye’nin olası AB üyeliğinin en keskin savunucuları olan Liberaller ise Fransa’da Türkiye’ye karşı kampanya yürüten UDF partisinin aralarına katılmasıyla Ankara’ya karşı tavır değiştirmiş görünüyor. Yeni adı “Avrupalı Liberaller ve Demokratlar İttifakı” olan 88 koltuk sahibi grubun İskoçyalı başkanı Graham Watson, bu sabahki oturumda yaptığı konuşmada gündemin en ‘renkli’ konusu olan Türkiye hakkında tek bir kelime daha etmeyerek grubundaki uslup değişikliğini de yansıtmış oldu. Buna karşılık, geleneksel ve ilke olarak Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakan 200 koltuk sahibi Sosyal Demokratlar ile 42 koltuk sahibi Yeşiller bu politikalarını aynı kararlılıkla sürdürüyor görünüyorlar. Sosyal Demokratlar’ın AP’deki lideri Alman Martin Schulz, bu sabah yaptığı konuşmada “Türkiye’ye 40 yıl önce söz verip, şimdi de bu sözü yerine getirmemek için bahaneler uyduramayız” dedi. Türkiye’nin üyeliği konusunu İslam tartışması haline getirmek isteyen bazı Hıristiyan Demokrat ve muhafazakarları eleştiren Schulz, “Sorun İslam değil. Türkiye gibi müslüman bir toplum kardeşlik, dayanışma ve özgürlük değerlerini savunuyorsa ve eğer AB de uluslararası planda saygınlık kazanmak istiyorsa, o halde Türkiye’nin üyeliği Bin Ladin’in tezlerine karşı panzehirdir. Türkiye’nin üye olup olmayacağını bilmiyorum ama kriterleri yerine getirdiği takdirde kendisinden bu şans esirgenmemelidir” dedi. AP’deki Yeşiller grubunun eşbaşkanı Monica Frassoni de, Schulz gibi Türkiye’nin üyelik süreci konusunda sorunun İslam olmadığını, Türkiye’nin sadece ve sadece Kopenhag kriterleri temelinde işlem görmesi gerektiğini söyledi. Genel kuruldaki bu oturuma kaynak oluşturan AB dönem başkanı Hollanda’nın başbakanı Jan Peter Balkanende ise Türkiye hakkında Aralık ayında alınacak kararın ‘dürüst’ ve 2002 Kopenhag Zirvesi’nde AB liderleri tarafından varılan mutabakat çerçevesinde verilmesi gerektiğini vurguladı. “Bu konuda rehberimiz, İslam korkusu olmamalıdır” diyen Balkanende, “Sorun İslam değil. Müslümanlar, hıristiyanlar ve diğer inançlar beraber yaşayabilirler. Sorun din değil, kin yaymak, hoşgörüsüzlük ve kadına yönelik baskı için dinin kötüye kullanılmasıdır” ifadelerini kullandı. Balkanende, Genel Kurul’daki konuşmasından sonra düzenlediği basın toplantısında da, “Türkiye hakkında öyle bir karar almalıyız ki, 3-4 yıl sonra arkamıza dönüp baktığımızda doğru kararı almışız diyebilelim” dedi. AB Komisyonu başkanlığında son aylarını geçirmekte olan Romano Prodi de oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye hakkında Ekim ayında yayımlayacakları raporun içeriği hakkında bugün konuşmanın erken olduğunu söyledi. Prodi buna karşılık, AP üyelerine “Raporu hazırlamak için analizler, tanıklıklar ve olguları 360 derecelik bir açıda topluyoruz. Sizi temenni ederim ki tarafsızlığı ve kapsamı itibarıyla önemli bir çalışma yapmaktayız” dedi. Kaynak: www.ntvmsnbc.com