Hiç fark ettiniz mi, son yıllarda Türk dünyası hakkında neden
daha fazla konuşur olduk?
Çünkü kardeşliğimiz yeniden canlanıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri
Teşkilatı’nın 12. Zirvesi için Azerbaycan’ın Gebele
şehrindeydi.
Bu sadece bir zirve değil, uyanışın sesi olabilir mi?
“Dilde, fikirde, işte birlik” dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Bu söz, Türk dünyasının yüzyıllardır özlediği bir birlik
hayalini yeniden hatırlatıyor bize.
Kâğıt üzerinde değil, kalpte hissedilen bir birlik bu.
Benim gözümde konuşmanın en dikkat çekici kısmı ise şu bölüm
oldu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok taraflılığın giderek
aşındığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin insanlığın
vicdanını yaralayan birçok meseleye kayıtsız kaldığı bir
uluslararası sistemle karşı karşıyayız.” Dedi.
Böyle bir dönemde Türk dünyasının omuz omuza durması sadece siyasi
değil, ahlaki bir sorumluluk haline geliyor.
İşte bu yüzden Türk Devletleri Teşkilatı’nın anlamı her geçen
gün daha da büyüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında dikkat çeken bir diğer
nokta ise:
“Teşkilatımızı içine kapanık bir yapılanma olarak asla görmüyoruz.
Diğer ilgili uluslararası kuruluşlar ve ittifaklarla etkileşim
halinde sesini ve gücünü ortaya koyan bir vizyonu hayata
geçirebilmeliyiz.”
Yani bu birlik, kendi kabuğuna çekilen bir yapı değil.
Tam tersine, dünyaya “biz buradayız” diyen bir
özgüvenin ifadesi.
Artık sadece kardeş ülkeler arasında değil, dünyaya birlikte
seslenebilen bir Türk dünyası var.
Yani kapılar kapanmıyor, tam aksine daha da açılıyor.
Asırlar önce aynı çadırın altında oturan, aynı destanı anlatan
milletler, şimdi yeniden bir masa etrafında buluşuyor.
Ama bu kez sadece geçmişi anmak için değil; geleceği birlikte
inşa etmek için.
Gebele’de yapılan zirve, bir diplomatik toplantıdan çok daha
fazlasıydı.
Belki de tarih ‘Türk Dünyası’ için bir kez daha
yazılıyor…