Sevgili okurlarım size elim vardıkça, emlak konusunda
bildiğim gerçekleri paylaşmaya çalışacağım
Şahsım gayri menkul danışmanlığı yapıyorum, yaklaşık iki yıldır
devam eden aktif iş hayatımda öylesine hayasızlıklarla karşılaştım
ki.
Kime, neye kızacağımı şaşırdım.
Gayrimenkul sektörü diyoruz ya. Adı büyük dönen rantın haddi
hesabı yok.
Ama bu alanın bir yasasıda yok.
Sistemin adı sistemsizliğe bürünmüş kör tuttuğunu öpüyor.
Satışlar ayrı, kiralıklar ayrı bir dram.
Sektör kolay para kazanmayı hayal eden hayalcilerle dolmuş
taşıyor.
Herkes emlakçı herkes alıyor satıyor.
Yalanlar havada günahlar garanti
Satayım gerisi beni ilgilendirmez diyen simsarlar, aracılar,
kapıcılar lokantada bulaşıkçılar herkes racon kesiyor.
Değerleme yapıyor.
Kelepir adında vatandaşı soyup soğana çeviriyorlar.
Bazı bölgelerde satılıktan çok emlakcı var.
Sektör birbirini yiyor.
Portföy bulmak için müteahhitlerin ve ev sahiplerinin şeytanı
olmuşlar.
Gayri menkulde piyasa fiyatı diye bir şey kalmamış. Dünyanın her
yerinde fiyatı alıcı belirlerken, bizde satıcının keyfinin kahyası
bir de emlakçı belirliyor.
Satıcıya soruyorum, evinize nasıl böyle bir fiyat biçtin.
Aval aval bakıyor.
Tamamda bunu neye göre belirledin
Canım öyle istedi.
Ya da emlakçılar daha fazla eder dedi ama ben yine de insaflı
davrandım.
Kaç aydır satmaya çalışıyorsun
İki aydır, ama olsun her ay üstüne yüzde yirmi zam yapıyorum
Satmaya çalıştığı evi üç ay önce, istediği fiyatın yarı
fiyatına almış.
Boya badana yapmış, Zahmet edip mutfak dolaplarını değiştirmemiş
bile, yeni kapak takmış,
İki kat fiyatı utanmadan istiyor. Ayıptır desen,
Mal benim değil mi? istersem on katına satarım.
Emlak’ta maalesef fiyatları alıcılar değil onlar haricinde
herkes belirliyor.
Emlak’ta semt farkı, yaş farkı kalmamış, oda sayısı tutuyorsa
aynı fiyatlar biçiliyor.
Emlak alıcılarının, tüketici hareketlerinden farklı tepkiler
verdiklerini görüyoruz, fiyatlar arttıkça alım yönünde tahrik
oluyorlar, kaçan tiren var kendini vagona atacaklar.
Bu rezil duruma kamu duyarsız kalmamalı, tedbirlerle vatandaşın
yanında olmalı
Konut üretmeli, konut için tarım dışı alanlar üzerinde imar
düzenlemeleri yapmalı
Plansız göçmen barındırmakla övünmeden önce, artan ani nüfus
artışına bağlı talepler karşılayacak aksiyon alınmalı
Lüks konut üretme sevdasından vazgeçip vatandaşa uygun fiyatlı
konutlar üretilmeli
Yabancıya ev satışı konusunda bölgesel sınırlamalar
getirilmeli.
Ekspertiz raporuna göre, Emlak vergisini, tapu harcını al
bakalım neler oluyor,
İki konut sahipliğinden sonra satın alınan her ev için iki katı
vergi al bakalım
Bir kişinin onlarca dairesi oluyor mu?
Ülkemizde Ev sahiplik oranı yüzde 65 civarında, ancak bu oranın
nüfusa oranının yüzde 40 larda olduğunu düşünüyorum.
Ev sahibi olabilme yolunda ciddi zorluklar varken. Konuta
ihtiyaç değil de yatırım gözüyle bakan sonradan görmelerin icadıdır
bu gidiş.
Kiralıklar hepten zıvanadan çıkmış,
istenen mantıksız kiraları söylemeye gerek bile yok,
Bir yıllık ev kiralıyorsunuz, size daha kontratın başında
tahliye taahhüdü imzalatılıyor.
Özene bezene masraf yaptığınız evden yıl dönümüne bir ay kala
gelen tebligatla kapı dışarı ediliyorsunuz.
Kira artışı tefeymiş tüfeymiş kimin umurunda ev sahibi efe,
Elinde tahliye taahhüdü hüküm veriyor.
Düzen ve kanunu takip etmeyip, tedbirleri almadığımızda maalesef
namusla insanları hırsız ediyoruz.
Yakında büyük şehirlerde Çadır mahalleler kurulursa kimse
şaşırmasın,
Emeksiz ve değerinde olmayan her ödetilen bedel
hırsızlıktır.
Enerji maliyetlerini, enflasyonu hatta doları düşürseniz ne
yazar,konutta devam eden yapay rüzgârı dindiremezsiniz.
Acilen emlak iş koluyla ilgili acil eylem planı geliştirip bu
işi ciddiye almalıyız.
İnsanların en birincil ihtiyaçlar sıralamasında yemekten sonra
gelen barınma ihtiyacının karşılanması sosyal devletin
gereğidir.
Biz ne kadar sosyal hukuk devletiyiz?
Ancak yaşadığımız kadar.